İtini erlere gezdirten amiralin dava parasını kim verdi?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Genelkurmay eski Başkanımızın, ikinci kaseti de satışa sunuldu.Pardon, internete düştü..Neler var, yeni kasette?Ne yok ki?

 “Gazetecilere güvenilemeyeceği, hatta gazetecilerin analarını bile satıp, haber yapacakları” tesbitine kadar, neler yok ki.

Hemen bir parantez açıp, “gazetecilerin analarını bile satacakları”na ilişkin tesbiti, ben de bir basın mensubu olmama rağmen, hiçbir eleştiri getirmeden nasıl dillendirebildiğimi merak edenlere cevabımı vereyim..

Ben şahsen, sayın Koşaner’in bu tesbitini, Genelkurmay’a akredite olmadığımız için, bize yönelik olmadığı şeklinde yorumluyorum.

Akredite olmadığımıza göre, komutanların ilişkide oldukları gazeteciler de, bizler olamayız.

Ne diyor Koşaner, “Bakın şimdi bazı yaşlı gazeteciler hatırat yazıyorlar. Falan zamanda falan komutan bana bunu söylemişti. Öbürü de bunu söylemişti. Hep yazmışlar bir yerlere. Şimdi geçmişin hesabını bize soruyorlar. En iyisi basından uzak durmak.. Basından uzak durun. Gazeteci dediğin adam anasını bile satar, onu oraya haber diye koyar.”

Şimdi bu sözlerden, siz akredite olmayan, Genelkurmay’ın kapısından içeri adım atmamış, bizim gibi akredite olamamış gazetecilerin kastedildiği yorumunu çıkarabilir misiniz?

Mümkün değil.

Bizim subaylarla bir temasımız yok ki, onların sözlerini not alalım..

Onlar bizi akredite ilan etmediler ki, bizim nasıl gazeteci olduğumuzu da bilsinler..

Onlar olsa olsa, akredite olan, sabah akşam Genelkurmay’a girip, ordan çıkmayan kartel mensupları için bu sözü sarfetmiş olabilirler..

Onun için, “Analarını bile satar, haber yaparlar” sözünü, hiç de üzerimize almıyorum.

Onlar için bu tesbitin, aslında haksız da olmadığını, ben de tekrar edebilirim.

Önlerine konan her haberi, doğru-yanlış araştırmadan yayınlayanların, “Brifing vereceğiz” denilince, hemen uçağa atlayıp Ankara’ya koşanların, gerçekten de Koşaner’in tesbitindeki tıynette olduklarını, uzun uzun izaha gerek olmasa sanırım.

Görüyorsunuz değil mi, “Hayır bildiğiniz şeyde şer, şer bildiğiniz şeyde hayır vardır” ilahi mesajı, gazetemiz örneğinde nasıl tecelli etmiş.. O dönemde, her gün başımıza “vatan hainliği” iftirası olarak vurulan “akredite olmama”, bugün geldiğimiz noktada, bizim için hayırlı oldu..

Parantezi burda kapatıp, devam edelim..

Başka ne var, internete düşen kasette?

Çok güzel bir tesbit daha var..

Diyor ki Koşaner: “Hangi subay, general, amiral, her neyse köpeğini itini bilmem nesini askere gezdiriyor? Okuyorsunuz değil mi gazetede? Hangi subay çocuğunu arabayla bilmem nereye gönderiyor? Hangi bilmem ne okula gönderiyor? Eşini bilmem nereye gönderiyor? Herkesin gözü üzerimizde. Hiçbir şey artık gizli değil. Herkes birliğine sahip çıksın.”

Sayın Koşaner’in “Okuyorsunuz değil mi gazetede?” dediği gazete bilin bakalım hangisi..

Ben söyleyeyim size.. Akredite olmayan, elinizdeki gazete var ya.. İşte bu..

Hatırlıyorsunuz, Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz, köpeğini erlere zimmetlemiş, gezdirtiyordu..

Haberini yaptık.

İşte o haberi kastediyor Koşaner.

Ama Koşaner’in “İtini askere gezdirtiyor. Olmasın artık bunlar” tesbiti doğru olmakla birlikte, bir de çelişkisi var.

Nasıl mı?

Şöyle..

“İtini askere gezdirten tümamiral”e eleştiri getiren Koşaner, konuşmasının hemen biraz sonrasında, subaylara hakaret edilmesi halinde şahsi tazminat davaları açılması için, fon oluşturulduğunu söylüyor.

Bu ne perhiz, bu ne turşu?

Bir yandan “İtinizi erlere gezdirtmeyin” diyor.

Bir yandan da, subaylardan topladıkları paralarla, “itini gezdirten amiralin açacağı dava”yı finanse ediyorlar..

Ciddi bir çelişki..

Ciddi bir yanlış..

Ki, bize de 20’ye yakın ceza ve tazminat davası açtı, “itini askerlere gezdirten tümamiral!”

Şimdi sormam lazım, o davaların vekalet ücretleri, mahkeme başvuru harçları, acaba subayların cebinden toplanan paralarla mı finanse edildi?

En iyi, Koşaner bilir..

Biz de ona soralım..

Söyleyin komutanım: “İtini askerlere gezdirten amirale de, tazminat davalarında kullanılmak üzere, fon desteği yaptınız mı?”

YENİ AKİT