Önce şu listeye bir göz atalım: 175 tabanca. 80 binden fazla tabanca mermisi. 22 uzun namlulu silah. 46 binden fazla uzun namlulu silah mermisi. 44 tüfek. 252 eğitim fişeği. 424 el bombası. Saatli, boru tipi ve cam şişe olmak üzere 3 bomba. 53 dinamit lokumu, 14'ü boş 43'ü dolu 57 LAW silahı.
6 binden fazla elektrikli kapsül. 34 uçaksavar mermisi, 11 havan, 84 top mermisi, 6 gaz bombası, 3 kilo patlayıcı madde. 3 bin ateşleme fitili, 4 gaz maskesi, 7 bubi tuzağı, 28 sis bombası. 12 roketatar, 4 roketatar başlığı. 43 metre infilaklı fitil, 2 metre saniyeli fitil... Ve daha buraya yazamadığım birçok mühimmat...
Bazı Ergenekonseverlerin 'Av tüfeği ile darbe' diyerek sulandırmaya kalkıştığı örgütten ele geçirilenler bunlar. Her şeyi bir tarafa bırakın, sadece bu liste bile normal bir memlekette insanların kanını dondurmaya yeter. Ama bizde nasıl oluyor biliyor musunuz? Örneğin davanın üçüncü iddianamesi açıklanıp onlarca suikast, bir dolu cinayet planı, krokisi açıklandığı zaman Andıç Medyası internet sitesinden Cemil İpekçi'nin cinsel hayatını manşete çekiyor. Bakış açısı bu...
Normal olarak insan, 'bakalım ertesi gün ne yazacaklar?' diye merak ediyor bu holding medyasının yazarlarını. Ancak görünüşe göre onlar açısından sorun yok, başyazarlarından vasat zekâlı köhne Marksistlerine kadar alayı her şey normalmiş gibi başka başka şeylere dalıyorlar.
Kimi iddianamenin içindeki bir kelimeyi ele alıp, ondan muazzam bir tarihsel netice elde ediyor mesela. Kimi o bildik geyiğiyle başkasına saldırmayı yazarlık zannediyor. Kimi hukuktan 'kendisi gibi düşünenlere taraf olma'yı anladığı için, aksine olan herkesi hukuk düşmanı ilan ediyor. Utanmadan insanları utanmaya davet edenler bile çıktı bu güruhtan... Efendim, ne diye mitingler için 'sözde' kelimesi kullanılmış'mış... Hani 'ağaca bakarken ormanı ıskalamak' filan da değil bu. 'Ağacın yaprağındaki bilmem neye bakarken koca ormanı yok saymak'la eşdeğer bir vurdumduymazlık. Ancak tarihsel bir vebal içeren bir vurdumduymazlık bu.
İdeolojinin gözleri nasıl kör, beyinleri nasıl dumur ettiğinin de acı verici kanıtı. Bu silahlar yakanlamasa, bu planlar ortaya dökülmese, karanlık teşkilat eylemlerine devam etse, yarın 'Türkiye'nin 11 Eylül'ü başlığını hiç sıkılmadan manşet yapacak olan yine bu zihniyet değil mi?
İnanın tüm iyi niyetimizle kendimizi zorluyor ve basit bir ideolojik körlük olarak niteliyoruz. Hadi bilemediniz, patronlarının menfaati için görmezden gelme ve çarpıtma. Yoksa onların zihin yapısı ile bakacak olsak, içlerinden Ergenekon'un medya 11'ini çıkarmak o kadar kolay ki. Ergenekoncularla yedikleri içtikleri ayrı gitmeyenler, terör haberlerini görmezden gelip, dezenformasyon haberlerini manşete çekenleri millet fark etmiyor zannediyorlar sanırım.
Taraf olmak başka şeydir, gerçeği görmezden gelmek başka. Gerçeği görmezden gelip, başkalarını suçlamak için olmadık taklalar atmak ise bambaşka. Bunların yaptığı son şık; hem körler sağırları oynuyorlar, hem başkalarını suçlayarak özledikleri eski günlerin tekrar dönmesini bekliyorlar...
Elbette yanılıyorlar ve �maalesef- üzülecekler hep. Zira bu millet yıllardan beri oynanan oyunları gördü artık. Tehlikeli derin devlet oyunlarını, kan üzerine kurgulanan 'rejim' geyiklerini çoktan fark etti. Zaten bu zekâ vasatıyla özlem duydukları baskıcı bir ülke modelinin geri dönmesi mümkün değil. Köhne Marksist'in de, bambaşka âlemlerde at koşturan başyazarlarının da, halaybaşlarının da bu gerçeği görmesi gerek sanırım.
Kendi gözlerini kaçırdıklarında orman yok olmuyor, tüm ürkütücülüğü ve gerçekliğiyle bu milletin karşısında çıplak bir şekilde duruyor. Ve her iddianame açıklandıkça bu gerçeklik bir kat daha netleşiyor üstelik. Fikir namusu, vicdan sorumluluğu olan her birey bu gerçeği görüyor. Onlar görmeyip, göstermek istemese de koskoca orman karşısında duruyor milletin.
ZAMAN