Bozdağ yaptığı açıklamada, daha önceki yasal düzenleme kapsamında istinaf mahkemelerinin (bölge adliye mahkemeleri) 20 Temmuz'da faaliyete geçeceğini anımsattı.
İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesinin, Türkiye'de yargılamaların hızlanmasına katkıda bulunacağı gibi, kararların doğru olmasına da çok büyük katkı sağlayacağına dikkati çeken Bozdağ, şöyle konuştu:
"Adaletin hem zamanında hem de doğru biçimde tecellisi bakımından büyük, önemli sonuçlar doğuracaktır çünkü istinaf yargılamasının faaliyete geçmesiyle ceza yargılamalarındaki davaların yüzde 91'i, hukuk yargılamalarındaki davaların yüzde 89'u ve idari yargılamadaki davaların yüzde 80'i yaklaşık istinaf mahkemelerinde kesinleşecektir. Bu, pek çok davanın kısa sürede sonuçlanması ve karara bağlanması sonucunu doğuracaktır. Yargılamaları bu açıdan hızlandıracaktır."
Bozdağ, yeni düzenleme kapsamında ikinci derece sevk mahkemelerinin yargılama sırasında olayı değerlendireceğini ve konunun daha sonra istinaf mahkemelerine geleceği bilgisini paylaşarak, şunları dile getirdi:
"İstinaf, kararlarda gördüğü eksiklik varsa, eksikliği bizzat kendisi tamamlayacak. Yanlışlık varsa yanlışlığı bizzat kendisi düzeltecek. Delilleri doğrudan değerlendirecek ve işin esasına girerek adeta ilk derece mahkemesi gibi doğrudan karar verebilecektir. Bu da aynı olayı iki ayrı mahkemenin görmesi ve değerlendirmesi, iki farklı mahkemenin karar vermesi sonucunda neticelendirilmesi anlamına gelecektir. Bu neticelendirme adaletin doğru tecellisine büyük katkı sağlayacaktır. Farklı gözler, farklı değerlendirmeler aynı sonucu verdiğinde karardaki isabeti gösterecek. Eğer eksiklikler tamamlanarak, yanlışlıklar düzeltilerek yeni bir karar tesis edilirse o zaman da eksikliklerin tamamlanması, yanlışlıkların düzeltilmesi için kaybedilecek zaman önlenmiş olacaktır. Bu da hızlıca bir netice ortaya koyacaktır."
"İSTİNAF MAHKEMELERİ, DANIŞTAYA GELECEK DAVALARI AZALTACAK"
Bozdağ, istinaf mahkemelerinin başka bir doğal sonucu olarak da Yargıtay ve Danıştayın gerçek anlamda içtihat mahkemelerine dönüşeceğini anlatarak, "Çünkü şu anda Türkiye'de Yargıtay ve Danıştay, kanunen vaka incelemesi yapmaması gerekirken, zaruretten dolayı zaman zaman vaka incelemesi yapmaktadır. Gerçek anlamda bir içtihat mahkemesi vasfını kazanması için hem iş yükünün azalması gerekiyor hem de dosyalara daha fazla zaman ayırmaları gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"İstinaf yargılamasının faaliyete geçmesiyle ceza yargılamalarındaki davaların yüzde 91'i, hukuk yargılamalarındaki davaların yüzde 89'u ve idari yargılamadaki davaların yüzde 80'i yaklaşık istinaf mahkemelerinde kesinleşecektir." diyen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, pek çok davanın kısa sürede sonuçlanması, karara bağlanması sonucunu doğuracaktır. Yargılamaları bu açıdan hızlandıracaktır. Danıştaya gelecek davalar da yüzde 80 azalacaktır. Böylelikle daha az işle daha fazla bir zamanda ilgilenme imkanı olacak, Yargıtay ve Danıştay gerçek anlamda bir içtihat mahkemesi vasfını kazanacaktır. Bu açıdan da son derece önemli. İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçecek olması, Danıştay ve Yargıtaydaki iş yükünün büyük oranda azalacak olması nedeniyle, Yargıtay ve Danıştayda büyük bir yapısal değişimi içeren kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşüldü, kabul edildi ve Cumhurbaşkanımızın onayına sunuldu.
Cumhurbaşkanımızın onaylaması halinde yürürlüğe girecektir. Bu büyük değişimle Yargıtaydaki 46 olan daire sayısı 24'e, Danıştayda 17 olan daire sayısı 10'a indirilmekte. Yargıtayın 516 olan üye sayısı 200'e, Danıştayın 195 olan üye sayısı 90'a indirilmektedir ve büyük bir yapısal dönüşüm Yargıtay ve Danıştayda istinafın faaliyete geçmesi nedeniyle yaşanmaktadır. Bu değişim ve dönüşüm de Yargıtay ve Danıştayın daha etkin çalışmasına büyük katkı sağlayacaktır."
ÇEK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Çek Kanunu ile İcra ve İflas Kanunu'nda yapılması planlanan değişikliklerle ilgili de bilgi verdi.
Daha önceki kanun değişikliğiyle karşılıksız çekler için hapis cezasının kaldırıldığını anımsatan Bozdağ, bu süreçte karşılıksız çek sayısında büyük bir artış olmadığını kaydetti.
Kamuoyunda hapis cezasının kaldırılmasıyla karşılıksız çek sayısında artış olduğu yönünde algı oluşturulduğunu vurgulayan Bozdağ, "Hapis cezasının olduğu dönemdeki karşılıksız çıkan çek sayısıyla, bugün hapis cezasının olmadığı zamanda karşılıksız çıkan çek sayısı birbirine çok yakın ama kamuoyunda 'hapis cezası kalktı, karşılıksız çıkan çek sayısı arttı' şeklinde bir algı var. Pek çok iş adamı, sanayi odaları, esnaf odaları, ticaret odaları ve sivil toplum örgütlerinin hapis cezasının yeniden getirilmesi konusunda talepleri oldu ve bu çerçevede biz de çeke yeniden hapis cezası getiren bir adım atıyoruz." ifadelerini kullandı.
Bozdağ, kanunda karşılıksız çeklerin, karşılıksız kalan kısmı kadar adli para cezası öngörüldüğünü aktararak, şu bilgileri paylaştı:
"Eğer kişi çeki öderse, adli para cezası da ortadan kalkacak, dolayısıyla herhangi bir ceza yaptırımı olmayacak ama çeki ödemezse adli para cezasının miktarıyla, karşılıksız kalan çek miktarı eşit olduğu için adli para cezasını ödemeyecek demektir. Bu durumda para cezası hapis cezasına dönüşecek ve içeride cezasının infazı sağlanacaktır. Bu düzenleme, kestiği çek karşılıksız çıkan insanımıza önce adli para cezası öngörerek, hapse girmeden borcunu ödeme konusunda üzerine düşenleri yapması bakımından büyük bir baskı oluşturacaktır ve onu borcu ödemeye zorlayacaktır. Borcu ödeyerek hem hapisten hem de adli para cezasından hem de çeke ilişkin diğer yasaklardan, müeyyidelerden kurtulacaktır.
Bu iş adamlarımızın, esnafımızın, sanatkarlarımızın ve iş dünyamızın her ferdinin talebine uygun olduğu için kamuoyunda önemli kabul gördü. Meclis açıldıktan sonra, tatile girmeden önce Çek Yasası, yeni şekliyle yasalaşmış olacaktır."