Genelkurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanının istifasıyla sadece son yılların değil, tüm dönemlerin sivil-asker en kritik gelişmelerinden birisi yaşandı.
En isabetli yorumu Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Ruijten yaptı:
"Türkiye demokratik kurumların askeri kararlar üzerinde denetim sahibi olduğu daha demokratik bir ülke haline geliyor..."
Özet ve olan tek cümleyle budur.
Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, Balyoz ve benzeri davalarla sürmekte olan adli yaptırım sürecine, hukuk üzerinden yaşanan temizlik ve tasfiye sürecine karşı oldukları ve bu duruma müdahale edemedikleri için istifa ettiler.
Şimdi şu noktaların altını çizmekte yarar var:
1. İstifa bir geri çekiliştir. Nitekim bugün itibariyle istifalar tek tek generallerin kişisel tavrını ifade etmekte, ancak aslen sivilleşme istikametinde bir tasfiye anlamı taşımaktadır. İstifalar bunun dışında hiçbir etki ve sonuç yaratmamış, medya ve kamuoyu gelişmeleri önemli ölçüde "sivil değerler" üzerinden değerlendirmiştir.
2. Siyasi iktidarın ve Çankaya'nın askeri karargâhla hiçbir pazarlığa girmemesi, sivil denetim ve üstünlük ilkelerinden taviz vermemesi, askeri politikalar alanında açık denetim yapma kararlığını göstermesi bu açıdan belirleyici olmuştur.
3. 2010 Askeri Şûrâsı'nda başlayan idari tasarruf yoluyla temizlik ile askeri alanın askeri açıdan özerkliğini sınırlama, bu kez de 2011 Askeri Şûrâsı öncesinde kendisini göstermiş ve denetim pekişmiştir.
4. Seçim öncesi dile getirilen, asker-sivil arası uzlaşma hali, Balyoz, Ergenekon gibi davaların esnemesi gibi endişelerin yerinde olmadığı, sivilleşme sürecinin geri dönülemez bir derinlik ve hız kazandığı ortaya çıkmıştır.
5. Hilmi Özkök sonrası Büyükanıt'ın basiretsizlikle, Başbuğ'un ise çaresizlikle yönettiği ordunun bugün en önemli sorunu, değişim sürecinin kaçınılmaz olarak hem nesnesi (yani hedefi) hem öznesi (yani zorunlu taşıyıcısı ve uygulayıcısı) olurken, bu ikinci görevini tam olarak yerine getirememesi ve kendi içinde sıkça dalgalanmalar yaşamasıdır. Silahlı Kuvvetler'in komuta kademesi yaşanmakta olan değişim ve temizlik süreci karşısında sadece pasifliği kabul etmekle yetinmiş, buna karşılık kendi içinde yenilenmeyi, demokrasinin koşullarına uymayı hızlandıracak bir temizlik adımı atmamıştır. Yeni asker, ordu konsepti istikametinde yol alamamıştır. Yaşanan istifalar bu durumun da bir yansımasıdır.
6. Bu açıdan bu aşamada önemli bir soru şudur: Tutuklu muvazzaf general sayısının 42'yle ordu general mevcudunun yüzde 10'unun üzerine çıktığı bir dönemde, Necdet Özel devri aynı zamanda askeri kurumda yeni bir yapılanmanın başlangıcı olabilecek midir?
7. Koşaner'in "Tutuklu bulunan 14 general/amiral ve 58 albay, hürriyetlerinin tahdit edilmesinin yanısıra, mevcut yasalarımız gereğince bu yıl yapılacak Yüksek Askerî Şûrâ'da değerlendirmeye girme hakkını kaybetmiş ve peşinen cezalandırılmıştır" yaklaşımı asker tarafından artık terkedilmek zorundadır. Zira o anda Türkiye'de gerçek normalleşme süreci başlayacak, demokratik düzenin ordusu şekillenmeye başlayacaktır...
Özetle yeni dönemin ilk olumlu gelişmesi yaşanmıştır.
Bu gelişme muhtemelen YAŞ'taki kararlar, askeri birliklerin iç güvenlik konusunda yerini adım adım sivil güvenlik güçlerine devretmesiyle pekişecektir.
YENİ ŞAFAK