HAKSÖZ-HABER
Erdoğan’ın AYM kararına ilişkin tepkisi üzerinden Türkiye’de hukuk devleti kalmadığını iddia eden Cengiz Çandar bugün Radikal’deki köşesinde açıkça darbe imasında bulundu. Sorulduğunda muhtemelen “biz durumun fotoğrafını çekiyoruz, tabii ki biz de istemiyoruz ama bu gidiş askeri mecburen harekete geçirecek gibi gözüküyor” diyecektir. Oysa ne Çandar ne diğerleri boşuna zahmet etmesinler, içlerinde biriktirdikleri nefretin askeri gözlerinde ne kadar sevimli bir kurtarıcı kıldığını tahmin etmemiz hiç zorlanmıyoruz.
İşte "Hukuk devleti"nden ne kaldıysa...” başlıklı yazısından bir bölüm:
Parlamento, yürütmeyi denetleyen bir mekanizma olmaktan çıkartılmıştır. Özerk kurumların başında gelen Merkez Bankası, büyük ölçüde nötralize edilmiştir. Yargı, büyük ölçüde, yeniden dizayn edilmiştir.
Kala kala, bir TSK, bir de Anayasa Mahkemesi kalmıştı. TSK, kurumsal olarak, siyasi iktidar bakımından “özerk” konumunu herşeye rağmen koruyor olsa da, son yıllarda yaşanan gelişmelerden ötürü “checks and balances” rolünü bugüne dek uyguladığı biçimde, şu sırada oynamayacak durumda. (Oynayamayacak demiyoruz, “şu sırada oynamayacak” diyoruz.)
Bu rolü, artık, bir kez oynayabilir. Düdüğü çalar. Oyunu durdurur. İlerde olur mu olmaz mı, bilemeyiz. Ama, buna imkân veren bir yola girilmiş olduğunu görebiliyoruz…”
Cengiz Çandar’lar, Hasan Cemal’ler ve diğerlerini anlamak lazım. Durumları zor. Gezi’den Gülen’e, Esed’den PKK’ya kadar tutundukları her dal ellerinde kaldı ve en son 1 Kasım seçimleri de kabusları oldu. Askere bel bağlamayıp da ne yapsınlar?
Hayal kurmak serbest, kirli öfkelerini istedikleri biçimde kussunlar ama bilsinler ki daha ötesi yok! Avuçlarını yalarlar!