“İşte Yusuf'tan kötülüğü ve fenalığı böylece engelledik”

İnsanlığa yol gösterici olarak gönderilen son vahiyde Yusuf (as) kıssası ile kulluğun en önemli veçhelerinden birisi aktarılıyor.

24- “Andolsun ki kadın Yusuf'a karşı istekli idi; Rabbinden bir işaret görmeseydi Yusuf da onu isteyecekti. İşte ondan kötülüğü ve fenalığı böylece engelledik. Doğrusu o bizim muhlis kullarımızdandı.”

Andolsun ki kadın Yusuf’a karşı çok istekliydi. Eğer Yusuf Rabbinin burhanını, delilini görmeseydi, O da o kadına yönelirdi. Cinsel meyil sadece tenasül uzvunun meyli değildir. Cinsel arzu tüm vücudun meylidir. Kolay değil Allah öyle bir ortamda bırakmasın hiç birimizi. Genç bir insan ve karşısında da her şeyiyle kendisine teslim olmuş, ısrarla kendisini zorlayan güzel bir kadın vardı. Bu kadın Onun sahibesiydi. Onun evinde ve onun odasında. Karşı koymanın zor olduğu bir ortamda bulunuyordu Allah’ın elçisi. Gençlik, fıtrat, istek, arzu ve imtihan.

Allah işitendir, bilendir. Kimin temiz bir hayat istediğini, kimin namuslu bir hayatın peşinde olduğunu, kimin de günâh dolu, pislik dolu bir hayatın cazibesine kapıldığını Allah en iyi bilendir. İnsanların ne niyet taşıdıklarını, kalplerinde neleri tasarladıklarını, nelerden hoşlanıp nelerden nefret ettiklerini en iyi bilendir. Ve onun için de kime takva, temizlik vereceğini, kimi rezil ve rüsva edeceğini bilendir.

Yâni öyleyse şu toplumda Şeytana rağmen temiz bir hayat yaşayanlar, temiz kalabilenler kesinlikle bilesiniz ki ancak Allah’ın lütfu ve keremiyle bunu becerebilmişlerdir. Onun için bizler de sürekli Rabbimize sığınmak, Ondan istemek, Ona yalvarıp yakarmak zorundayız. Ya Rabbi bizleri koru, bizden bu lütfunu esirgeme. Ya Rabbi biz temiz olmak istiyoruz. Hanımlarımızla, çocuklarımızla temiz bir hayat yaşamak istiyoruz. Şunu kesin biliyoruz ki bu kadar pis insanların içinde sen temiz kılarsan, sen korursan ancak biz temiz kalabiliriz. Temiz olmak, temizliği seçmek ve bu konuda Allah’a sığınmak zorundayız.

Evet Yusuf (a.s) çetin bir imtihanla karşı karşıyaydı. Ama Rabbi koruyacaktı Yusuf’u. Çünkü O seçilmişlerdendi. Onun nesebi Kerîmdi, tertemizdi. O İbrahim oğlu, İshak oğlu, Yakub oğluydu. Allah’ın izni ve yardımıyla ayağı kaymayacaktı orada. O kıyâmete kadar bir iffet abidesi olarak Allah’ın kitabında örnek olarak kıyâmete kadar yerini alacaktı. Kolay bir imtihan değildi bu, ancak Allah’ın koruduğu başarabilirdi bunu.

Rabbimiz buyuruyor ki işte Biz böylece onu bu kötülükten koruduk, bu imtihandan yüz akıyla çıkardık, çünkü O Bizim samimi kullarımızdandı. Muhlislerdendi. Hayatını Allah için yaşayan, Allah yasalarına teslim olan kullarımızdandı. Allah’ın koruduğunu kim saptırabilir de? 

Ve işte Allah korudu onu. Kimi korumaz da Allah? Kendisine sığınan, her şart altında kendisine kulluğa azim gösteren hangi kulunu, hangi Müslümanı koruyup kollamamış da Rabbimiz? Tarih bunun canlı örnekleriyle doludur. Kim Allah’ı mutlak güç ve kuvvet sahibi bilmiş, kim güç kaynağıyla irtibatını kesmemişse, mutlaka korunmuş ve başarıya ulaştırılmıştır.

BASAİRUL KUR’AN


"Kendisinden kötülük ve fuhşu uzaklaştıralım diye" ifadesi iki şeyi tazammun eder. Birincisi şudur: "Lütfumuzun nedeni, burhanımızı idrak etsin ve kendisini günahtan sakındırsın diye idi. Çünkü biz kötülük ve fuhşu bu seçilmiş kulunuzdan uzaklaştırmak istedik." İkinci anlamı daha da derindir; zira bu olay ruhi eğitimine bir temel hazırlaması bakımından Yusuf'un hayatında önemli bir yere sahiptir: "Kötülük ve fuhşa karşı bağışıklık kazansın diye onu böyle bir imtihandan geçirmeyi biz istedik. Çünkü bu kışkırtma karşısında takvasının kazandırdığı tüm güçleri kullanarak böyle şeylerin gelecekte kendisine hiç bir kazanç getirmeyeceğini anlayacak ve bu bilinç onda güçlü bir karakter oluşturacaktı."

Genç kölenin güzelliği karşısında duydukları hayranlığı açıkça utanç duymaksızın belli etmeleri, evin "hanım"ının da onu tahrik için elinden geleni yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini çekinmeden utanmadan, itiraf etmesi sosyete bayanlarının durumunu yeterince sergilemektedir. Böylece Allah onu böyle sıkı bir imtihandan geçirmek suretiyle gelecekteki bu tür tahriklere karşı direncini artırmakla kalmadı, aynı zamanda söz konusu bayanların bu konuda herhangi bir başarı kazanma umutlarını da kırmış oldu. Yani bir köleyi baştan çıkaramayanlar bir yöneticiyi nasıl baştan çıkarabilirler?

Zemahşerî, “Keşşâf” tefsirinde şöyle diyor:

“Allah’ın peygamberi konumundaki birinin, bir günahı isteyebilmesi ve buna eğilim gösterebilmesi nasıl mümkün olabilir?’ biçiminde bir soru yöneltilecek olursa, yanıtım şudur: Ayette anlatılmak istenen, gençlik döneminde cinsel gücün ve arzunun yüksekliği sonucu Hz. Yusuf un da, kadının kendisini arzulayıp istemesini andırır biçimde, sözkonusu kadına karşı içinden bir arzu ve istek olmasıdır. İnsanın neredeyse tüm sağduyusunu ve direncini yitirmesine sebep olabilecek böylesi bir durumda, bu da son derece doğaldır. Nitekim Hz. Yusuf, Allah’ın ergenlik ve sorumluluk çağına girenleri yasaklardan kaçınmakla yükümlü kıldığını düşünerek, içinde uyanan bu isteği bastırarak kontrol altına almıştır. Üstelik, şiddetinden ötürü ayette “istek” olarak adlandırılan bu dayanılmaz eğilim Hz. Yusuf un içinde hiç uyanmasaydı, onun Allah katında, iffet noktasında övülen bir insan olabilme nedeni de ortadan kalkardı. Zira direncin ve sabrın büyüklüğü, belanın ve sınavın büyüklüğü ve şiddetiyle doğru orantılıdır”…

TEFHİMUL KURAN

Kur'an Haberleri

"Şüphesiz Allah iyilikte bulunanların ecrini boşa çıkarmaz!"
"Sizler, cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor, hatırlıyor musunuz?"
"Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin."
"Ben üzüntümü ve hüznümü yalnız Allah’a havale ediyorum."
"Bundan sonra bana düşen güzel bir sabırdır"