İşte Öcalan’ın yol haritası

“Yol haritası”, İmralı’nın siyasi literatüre kazandırdığı kavramlardan biri. “Demokratik açılım” sürecine ‘katkı’ için PKK lideri Abdullah Öcalan’ın hazırladığı 156 sayfalık bir metin, 2009’dan beri kamuoyunda bu isimle anılıyor. Kimsenin görmediği ama üzerinde günlerce tartışma yürütülen, siyasi restleşmelere neden olan o metne nihayet Taraf ulaştı.

Öcalan’ın 20 Ağustos 2009’da kareli bir deftere yazmaya başladığı yol haritasını İmralı Cezaevi Yönetimi, “Devletin menfaatlerine aykırı olduğu ve terör örgütü propagandası içerdiği” gerekçesiyle yasaklamıştı. Yol haritası için büyük bir “taktik savaş” da bu kararla birlikte başladı. Öcalan, hazırladığı yol haritasını dışarıya ulaştırabilmek amacıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) için hazırladığı 550 sayfalık bir metne, bu 156 sayfayı da ekledi, görevlilere teslim etti. Bursa Başsavcılığı ise toplam 706 sayfalık savunmayı, içinden o 156 sayfayı çıkararak AİHM’e gönderdi. Öcalan’ı avukatları yol haritasını almakta kararlıydı. Avukatlar, savunmaların eksik gönderildiği yönünde itiraz ederek Ankara üzerinde baskı kurmaya başladı. İtirazı dikkate alan AİHM ise ocak ayında Türkiye’den savunmaların ‘eksiksiz’ gönderilmesini istedi. Ayın sonuna kadar da süre tanıdı. Türkiye’nin tavrı merakla bekleniyordu; zira 2007’de Öcalan’ın 120 sayfalık bir savunma metni, “Ulusal güvenliği tehdit” gerekçesiyle Strasbourg’a verilmemişti. Ancak bu kez böyle olmadı. Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı’na Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın göndermediği o 156 sayfalık yol haritasını göndermesi yönünde görüş bildirdi. 156 sayfalık belge ocak ayı bitmeden AİHM’e gönderildi. Ancak Türkiye, “AİHM’den teknik bir komisyon kurularak savunmayla ilgili olmayan kısımların ayıklanması” gibi son bir hamle daha yapmayı ihmal etmemişti. Fakat, bu girişime itiraz eden Öcalan’ın avukatlarını haklı bulan mahkeme, yol haritasını bir hafta önce Öcalan’ın avukatlarına ulaştırdı

Abdullah Öcalan’ın hazırladığı yol haritası üç ayrı başlıktan oluşuyor. Giriş bölümünde Türkiye’nin demokratikleşme ihtiyacı ve Kürt sorununa çözüm modeli başlığıyla genel bir çerçeve çiziliyor. Kürt sorununun çözümü için 10 ilke belirleyen Öcalan, PKK sorunu için de üç aşamadan oluşan ama taraflara pek çok seçenek sunan “Demokratik Çözüm Eylem Planı” öneriyor. Öcalan, “Demokratik Çözüm Eylem Planı”nın hayata geçebilmesi için devlet ve hükümetin bu plan üzerinde mutabık kalmasını ve Kürt hareketi ile sivil toplumun desteğini sağlaması gereğine dikkat çekiyor. Tarafların üzerinde uzlaşmasını şart koşan yol haritasının en somut kısmını bana göre bu üç aşamalı plan oluşturuyor

Birinci aşamada, PKK’nın silahları kalıcı olarak susturmasını ilan etmesi var. Bu aşamada iki taraf da, provokasyonları engelleyecek, kamuoyunu yeni döneme hazırlayacak

İkinci aşama en kritik olanı. Hükümetin inisiyatifiyle TBMM’nin onayıyla “Hakikatleri Araştırma ve Uzlaşma Komisyonu” kurulacak. Komisyonun teşkilinde tüm taraflar arasında ‘azami muvafakat’ aranacak. Bu komisyonda yapılacak itiraflar ve savunmalara bağlı olarak bir af müessesesi önerilerek Meclis’e sunulacak. Yasal engellerin kaldırılması halinde PKK dağdaki silahlı militanlarını ABD, AB, BM, Kürdistan Federe Yönetimi ve Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin içinde olduğu bir kurulun denetiminde sınır dışına çıkaracak.

Türkiye sınırlarının dışına çıkarılan silahlı güçler kontrollü bir şekilde değişik ülkelere gönderilecektir. Burada daha önce çok defa gündeme gelen “Norveç modeli”ne benzer bir öneri söz konusu ediliyor. Öcalan, bu aşamada - dağdaki militanlar sınır dışına çekilirken-, cezaevindeki PKK’lı mahkûmların serbest bırakılmasını öngörüyor. Bunu “biri değersiz olmaz” şeklinde formüle etmiş.

Üçüncü aşamada ise yasal ve anayasal değişiklikler gündeme gelecek. Kanunlardaki düzenlemelerle silaha yeniden başvurmanın zemini ortadan kaldırılacak. Başta PKK’da görev almış olanlar ile sürgündeki siyasi mülteciler, vatandaşlıktan çıkarılanların yurda dönüşü sağlanacak. Öcalan, bu üçüncü aşamada KCK faaliyetlerinin yasallık kazanmasını istiyor. KCK legal, demokratik siyasal faaliyetler çerçevesi içinde kalacak; PKK ise, Türkiye sınırları dahilinde hiçbir faaliyet göstermeyecek.

Abdullah Öcalan, bu üç aşamalı çözüm planının yürümesinin kendisine bağlı olduğunu özellikle vurgulayarak, kendi konumuna ilişkin de “makul çözümler” geliştirilmesini hatırlatıyor. Öcalan’ın adını koymadığı o “makul çözüm”, sanırım bugünlerde tartışılmaya açılan “ev hapsi” formülü olmalı.

Öcalan’ın 20 Ağustos 2009’da hazırladığı bu yol haritasının hepsi olmasa da “üç aşamalı çözüm” kısmı, sorun çözülene kadar güncelliğini koruyacağa benziyor. Bu yol haritasının ardından önemli gelişmeler yaşanmıştı; İmralı’da Öcalan ile devlet arasında görüşmelere geçilmişti. Müzakerelerin hangi aşamada olduğu konusunda bilgi sahibi olmasak bile, bu üç aşamalı çözüm planı sayesinde, İmralı’da aşağı-yukarı neyin konuşulduğunu tahmin edebiliriz.

Bireysel ve kolektif haklar birdir, ayrılmaz

Abdullah Öcalan, çözüm anlayışını 10 maddeyle özetlemiş:

» Demokratik Ulus İlkesi: Dil, etnisite, sınıf ve devlete dayanmayan, çok dilli, çok etnisiteli, sınıf ayrımına ve devlet ayrıcalığına yer vermeyen, özgür ve eşit bireylere dayanan demokratik toplumun ulus halini ifade eder.

» Ortak Vatan İlkesi: Eşit ve özgürce paylaşılan anavatanların toplamını ifade eder.

» Demokratik Cumhuriyet İlkesi: Devletin demokratik topluma ve bireye açık olmasını ifade eder.

» Demokratik Anayasa İlkesi: Demokratik vatandaşı ve toplulukları ulus-devlete karşı korumayı esas alan toplumsal konsensüsle oluşan anayasadır.

» Demokratik Çözüm İlkesi: Demokratik çözüm ilkesi, daha çok devlet olmayı hedeflemeyen, devletin uzantısı da olmayan sivil toplumun demokratikleşmesini, yani demokratik toplumu esas alan çözüm modelidir.

» Bireysel ve Kolektif Hakların Ayrılmazlığı İlkesi: Bireysel ve kolektif haklar da aynı toplumun iki farklı yüzünü ifade eder. Sadece bireysel veya kolektif hak sahibi toplum veya bireyler olmaz.

» İdeolojik Bağımsızlık ve Özgürlük İlkesi.

» Tarihsellik ve Şimdilik İlkesi: Tarih ve şimdinin doğru kavranışı demokratik ulus çözümü için gerekli bir koşuldur.

» Demokratik ulus çözümünde ahlâk ve vicdandan kaynaklı empati şarttır.

» Demokrasilerin Öz Savunması İlkesi: Öz savunmazsız varlık olmadığı gibi, doğanın en gelişmiş varlığı olan demokratik toplumlar da öz savunmasız gerçekleşemez, varlığını sürdüremez. Demokratik ulusal çözümlerde öz savunma ilkesinin gerekleri karşılanmak durumundadır.

kurtulustayiz@gmail.com

TARAF