İşte “o kafa” demokratikleşme paketini açıklayacak

Yıldıray Oğur

Bundan tam üç ay önce Dolmabahçe Sarayı’nın Başbakan Ofisi’nin devletin bütün “açılım”larına tanıklık etmiş salonunda Başbakan’ın sözleri bir an için sessizliğe neden olmuştu: Şu anda bir paket söz konusu değil.

O anı iyi hatırlıyorum çünkü paketle ilgili soruyu soran bendim. Âkil İnsanlar Heyetlerinin raporlarını sundukları son toplantının formatında aslında bir soru cevap bölümü yoktu. 7 bölgeden raporların heyet başkanları tarafından uzun uzun sunulması sırasında Başbakan sadece not aldı, bazı noktalarda eklemeler yaptı. Sunumların sonunda program bitip, Başbakan başka bir toplantıya geçmek üzereyken spontane bir sohbet başladı. Zaten o meşhur “PKK’nın sadece yüzde 15’i çekildi” açıklaması da Celalettin Can’ın “birinci aşama bitti, PKK gerekeni yaptı şimdi sıra sizde” diye özetlenecek uzun ve eleştirel konuşmasına, Başbakan’ın tepkisi sırasında gelmişti.

“Şu anda bir paket söz konusu değil” ve “PKK’nın sadece yüzde 15’i çekildi” açıklamalarıyla biten toplantının sonunda herkes merakla Başbakan ve ilgili bakanlardan çözüm sürecinin ne durumda olduğunu anlamaya çalıştı. Hep aynı cevap geldi: Merak etmeyin, süreç ilerliyor.

Başbakan Âkil İnsanlar Heyeti ile olan toplantıya Genelkurmay Başkanı ile görüşmeden gelmişti. Toplantıda PKK’nın süren eylemleri konusunda verdiği ayrıntılar bilgilerinin taze olduğunu gösteriyordu. Muhtemelen çekilme oranı da o taze bilgilerden biriydi. Ve yine çok muhtemelen Başbakan birinci aşama için 1 Haziran’a kadar çekilme vaadinde bulunan PKK’nın henüz sadece yüzde 15’inin çekildiğini öğrenince paketle ilgili pozitif bir mesaj vermek istememişti.

Bu iki açıklama ertesi günü en çok barış sürecinin başından beri el ele vermiş iki üvey kardeşi mutlu etti: “Bak demiştik size, bu AKP’yle barış olmaz”cıları ve “Bak demiştik size bu PKK’yla barış olmaz”cıları. Aynı teraneler analiz diye başımızdan aşağıya boca edildi: “Erdoğan Başkanlık seçiminde MHP’nin oylarına oynuyor”lar, ve tabii ki artık neredeyse ırkçı bir eleştiri olduğunu düşündüğüm “Bu kafayla barış olmaz”lar.

Paket, pazartesi günü bizzat Başbakan tarafından açıklanacak. Her müzakere sürecinde olağan olan taktik manevraları, poker hamlelerini yani aslında siyaset denen şeyi anlamamakta inat edip sosyolojik ön yargıları, sınıfsal kibirleri, iktidarla olan problemleri yüzünden barışa karşı her köşebaşında “Bu kafayla olmaz” yazan finish bayraklarıyla bekleşenler için yine bir mağlubiyet günü geldi çattı. Defalarca benzer açıklamalar, krizlerle test edilip onaylanmış bir süreci bitti bitecek diye bekleyenlerinki artık bir tespit değil, bir beklenti, bir umut. Savaşa siyaseten umut bağlamak da utanılacak bir ümitvarlık olsa gerek…

Seçimlerin tarihi ortadayken risk alıp Öcalan’la müzakere başlatan bir hükümetin, tam da bu riskin meyvelerini siyaseten toplayacağı bir aşamada MHP’nin oylarını hatırlayıp “kandırıcıklık” yapacağını iddia edenleri, hem de “kafa” “zihniyet” temalı antropolojik okumalarla hakikati arayanları galiba artık fazla ciddiye alıyoruz.

Ve galiba “Erdoğan’la olmaz, 2013 yılı çok kanlı geçecek”, “PKK kışın barışır, yazın savaşır, 2013 Mart’ında yeniden savaş başlar” deyip yanılan hacıyatmaz uzmanların yanında kahve falı bakan iyiniyetli komşular daha güvenilir kaynaklar artık.

Çünkü hâlâ “o kafa”yla barışa doğru yürüyoruz ve hâlâ sadece “o kafa”nın içinde Türkiye için bir demokratikleşme perspektifi var…

TÜRKİYE