HAKSÖZ-HABER
Valilik tarafından yapılan açıklamada, Fatih'te zabıta ile arasında geçen olayla gündeme gelen seyyar satıcı (tatlıcı) Ali Kıtmir'in "15 Temmuz gazisi" olduğu iddiasının gerçekleri yansıtmadığı belirtildi.
İstanbul Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, Balat mevkisinde zabıta ile Kıtmir arasında yaşanan ve sosyal medyada görüntüleri paylaşılan olaya ilişkin sorumlular hakkında gerekli soruşturmayı başlattığı hatırlatıldı.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Sosyal medyada şahsın '15 Temmuz gazisi' olduğu şeklindeki paylaşımlar üzerine Valiliğimizce yapılan tetkikte, şahsın gazi olduğuna dair bir kayda rastlanmamıştır. Ayrıca Ali Kıtmir ile iletişime geçilmiş olup kendisinin '15 Temmuz gazisi' olduğuna yönelik herhangi bir beyanının olmadığı da anlaşılmıştır. Yanlış anlamaların ve buna bağlı olarak yapılabilecek istismarların önlenmesi bakımından keyfiyet, kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur."
Valiliğin olayla ilgili açıklama yaparak bu şiddet olayına karışan zabıta ekipleri hakkında soruşturma başlatıldığını beyan etmesi elbette olumlu bir tutumdur ancak kendisini mağdurun kimliği hakkındaki bir tartışmaya taraf kılması doğrusu çok da anlamlı bir zemine oturmamaktadır. Kaldı ki şiddetin mağduru kişi zaten kendisinin 15 Temmuz gazisi olmadığını beyan etmiş bulunmaktadır.
Öte yandan ‘Tatlıcı Ali’nin 15 Temmuz gazisi olup olmadığının olay bağlamında ne önemi var? Soru şöyle de sorulabilir: ‘Tatlıcı Ali’nin 15 Temmuz gazisi olduğu söylentisi kime niçin dokunuyor? Zabıta terörüne bu şekilde maruz kalan bir insanın kimliği çok mu önemli? 15 Temmuz gazisi olmuş veya olmamış; bunun ne önemi var?
Valilik açıklamasında ‘yanlış anlamaların ve buna bağlı olarak yapılabilecek istismarların önlenmesi bakımından…’ denilmiş. Valiliğin ‘Tatlıcı Ali’ hakkındaki 15 Temmuz gazisi söylentisinin yayılmasında ne tür bir istismar ihtimali gözlemlediğini bilmiyoruz ama memurların vahşi şiddetine maruz kalan bir insanın kimliği hakkındaki tartışma ve polemiklere girmeye kendisini mecbur hissetmesinin söz konusu olaydan ötürü yaralanan kamu vicdanının yatışmasına da mağdur kişinin sorununun giderilmesine de bir gram katkı sağlamadığı ve dolayısıyla çok da anlamlı bir zemine oturmadığı gayet açık.