İstanbul sahipsiz mi kaldı?

Ali Osman Aydın, İBB hakkındaki tartışmalı konulara değiniyor.

Ali Osman Aydın / Yeni Akit

İstanbul ve yalanlar üstüne

Doğup büyüdüğüm şehir olarak İstanbul’un nasıl yönetildiği beni çok ilgilendiriyor. Sık sık toplu taşımayı kullanıyorum ve yeni dönemde ulaşımın nasıl organize edildiğini, nelerin aksadığını gözlemlemeye çalışıyorum.

Özellikle ulaşımla alakalı bir hayli soruna tanık oldum bu süreçte. Seferini tamamlamadan geri dönen tramvaylarda yolculuk yaptım mesela. İki durak arasında metrobüsten indirildik defalarca. Yüzlerce insan metrobüs yoluna dağılıp, diğer durağa yürüdük.

Metro istasyonlarında bir türlü yürütülemeyen merdivenlerse ayrı bir hikaye. Onlarcasını fotoğrafladım. Bazıları tabelada ilan edilen bakım tarihi geçtiği halde hala çalışmıyordu. Her gün genci yaşlısıyla yüzbinlerce insan yürümeyen merdivenler yüzünden eziyet çekiyor. İptal edilen seferlerden dolayı yaşanan izdihamlar, içinde yolcular varken tutuşan arabalar, kontrolden çıkan metrobüsler, yolcular tarafından itilen otobüsler ve günün her saati kilit olan trafik, İstanbul’da yaşamayı işkence haline getirdi!  

Genel kanaatim şu: İstanbul sahipsiz bir şehir!

İstanbul’un en temel sorunlarını bırakın çözmeyi, takip edecek bir başkanı yok! “Var” ama yok!

Genel fotoğrafa bakınca insanın aklına şu soru geliyor. İstanbul’un yöneticileri ya belediyeciliği hiç bilmiyorlar ya da İstanbul haricinde bir gündemleri var ki İstanbul’u ‘saldım çayıra Mevlam kayıra’ politikasıyla yönetiyorlar. Bence her ikisi de doğru…

Sadece belediyecilik yapmaya egosu elvermeyen bir belediye başkanı profili İmamoğlu. Bu yüzden boğazına kadar günlük siyasetin içine batmış, şehri de kendi kaderine terk etmiş durumda. Adeta bir meddah gibi kitleyle bir araya geldiği her durumda onları güldürerek, şirinlikler yaparak etkilemeye çalışması; onun siyasi vizyonunu, kalibresini açıkça ortaya koyuyor.

Bütün bu arka plandan dolayı geçen akşam İBB Ak Parti Grup Başkanvekili ve Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’yu televizyonda görünce programı dikkatle izledim.

Söylediği bazı şeyler var ki bence çok önemli.

Mesela mevcut yönetimin borçlanma oranı…

İBB AK Parti döneminde borcun bütçeye oranı %89.2 imiş.

CHP'li İBB döneminde borcun bütçeye oranıysa %190.5 olmuş.

Yani mevcut borç 50 milyar TL olmuş . Yasal borçlanma limitini tam 19 milyar TL aşmış İmamoğlu. Elle tutulur iş yapmadan borcu bu kadar artırması ayrı bir fecaat.

Tevfik Göksu’nun, “AK Parti belediyesi öz bütçesi ile yılda 410 otobüs alırken, CHP’li İBB 3.5 yılda 30 otobüs almıştır” ifadesi çok önemli bence.

Her yıl 410 otobüs almak nerde, 3.5 yılda 30 otobüs almak nerde! İki yönetim arasındaki beceri farkı bu!

2020’nin Aralık ayında İBB meclisine 90 milyon Euro’luk bir dosya getirmiş İmamoğlu. Demiş ki “Otobüs alacağız”.Ak Parti gurubu otobüs alınması için bütçeye “Evet” demiş ve bütçe sorunsuz geçmiş meclisten. Ama her ne hikmetse otobüsler alınmamış. Neden alınmadığı da bilinmiyor. Alınsaydı, İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanına sataşmak ve“engelleniyoruz” diye propaganda yapmak için bahanesi kalmazdı muhtemelen! Belki de alınmama nedeni budur, kim bilir!

Otobüs almak isteyen insan, meclisten geçen bütçeyle gider, alır. Fakat İmamoğlu öz kaynaklarla almayıp yurt dışından borçlanarak almaya çalışıyor otobüsleri. Belediyenin yasal borçlanma limiti 19 milyar TL aşıldığı için ve yeni bir borçlanmaya neden olacağı için Cumhurbaşkanlığı borç talebini onaylamamış haklı olarak.

Fakat borçlanma oranı % 150 seviyesine çekilebilirse onayın önünde yasal bir mani kalmıyormuş. Normal bir yönetici böyle bir durumda borcu aşağı çekmenin yolunu arar. Fakat İmamoğlu aralıksız bir propagandayla “engelleniyoruz” diye yaygara yaparak İstanbulluya Cumhurbaşkanını hedef gösteriyor. Çünkü asıl meselesi ucuz siyasi polemiklerle kendini gündemde tutmak.

Bununla ilgili bir başka örnekse Kirazlı -Halkalı, Mahmutbey- Başakşehir, Kaynarca-Tuzla metro hatlarıyla ilgili kredi alınması ama metro inşaatlarının yapılmaması, aksine durdurulması. Çok ilginç değil mi, kredi alınıyor iş yapılmıyor?

Engelleniyoruz propagandasının ne kadar yalan olduğunu Başkan Göksu grafikerle çok güzel anlattı. Ak Parti döneminde meclise 22 kredi dosyası gelmiş. CHP 22 dosyanın sadece 2 tanesine evet demiş. CHP dönemindeyse 51 kredi dosyası gelmiş ve AK Parti bunlardan 50 tanesine Evet demiş.Kim kimi engellemeye çalışmış, çok açık!

Kişi kendinden bilirmiş işi. CHP’nin engellemek, durdurmak, yıkmak, “temel atmamak” söz konusu olduğunda en küçük fırsatı bile kaçırmadığını, yakın tarihimizin CHP’nin bıraktığı enkazlarla dolu olduğunu görüyoruz, biliyoruz. Fakat İmamoğlu, çalışamayacağı, iş üretemeyeceği için “engelleniyoruz” yalanını parlatmaktan başka şansı yok. Başka türlü bir siyasi kariyeri olması çok mümkün görünmüyor.

Başkan Göksu’nun çok güzel iki teşhisi var. “İBB, başkanın kariyer planlama merkezine dönüşmüş durumda” diyor Göksu.

“İBB 65 milyarlık bir reklam ajansı…”

Sahaya bakıldığında bunların haklılık payının yüksek olduğu görülüyor. Bir kişi 3,5 yılda 200 milyar civarı bir bütçeyi harcamış ama sadece 30 otobüs almışsa, bu sadece 30 otobüs almak istediği içindir... Başka tutarlı bir açıklaması olamaz. 

İstanbul hizmette gözü olmayan böyle bir yöneticiyle “kayıp bir dönemi” yaşıyor. Yazık oluyor İstanbul’a. Çok yazık.  

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu