İstanbul Ensarları’ndan Suriye’deki Yetim Anaokuluna Yardım

İstanbul Ensarları, Suriye’de Sıccu kampında bulunan yetim anaokuluna masa ve sandalye yardımında bulundu.

Konuyla ilgili toplanan yardımı hak sahiplerine ulaştırmak için bölgede bulunan İstanbul Ensarları koordinatörlerinden Aynur Karabulut kardeşimiz kamplardaki genel duruma ilişkin izlenimlerini Haksöz-Haber ile paylaştı.

Aynur Karabulut kardeşimizin izlenimleri şöyle:

İstanbul Ensarları olarak Suriye Kış dosyası için yine yollara revan olduk. İHH üzerinden izin işlerimizi halledip İHH ile birlikte kanayan yaraları tespit etmek, kendimizce, gücümüz yetiğince merhem bulmaya çalıştık. Amacımız sadece bir yazı yazmak fotoğraf çekip dönmek değildi elbet. Haberini yaptığımız yaranın iyileşmesi için çapımız kadar girişimlerde bulunmaktı. Bu vesile ile çalışmalarımızın verimli olması için desteklerini esirgemeyen her türlü kolaylığı sağlayan Kilis İHH Koordinasyon Merkezindeki başta Serkan Öktem ağabeyim, Samet Ermağan bey, medya biriminden Ali İmran ve Yakup, Kamp yönetiminden İshak bey, Hatay Reyhanlı’dan orada bulunan Regaip bey, Yetim Biriminden Ahmet bey, Babusselam ofisinden Hasan bey ve Sivaslı (adını unuttum ama çok şükür Sivaslıyım demişti) kardeşlerim olmak üzere bütün çalışanlarına çok teşekkür ederim. Allah razı olsun. Güç versin.

Öncü Pınar Sınır kapısından giriş yaptığımız andan itibaren yoksulluk ve sefaleti iliklerime kadar hissettim. Kat kat giyinmiş olmanın verdiği utancı sanırım ömrümün sonuna kadar unutmayacağım.

30 KASIM

Bugün Kilis Öncü Pınardan giriş yaparak Suriye’de; Babüsselam, Azzez, Sıccu kampı, Reyan kampı, Şam üniversitesi, Kimsesiz yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezinde incelemelerde bulunduk. Aralıksız devam eden yağışlar yaşam şartlarını ciddi anlamda zorluyor. Yardımlar azalmış durumda. Üzerinde bırakın montu kışlık bir kazağı olmadığı için kısa kollu tshirtle dolaşan, ayağındaki terlikle çamura saplanan onlarca çocuğu görmeniz mümkün. Not almak için çıkardığım tükenmez kalemim soğuktan donup yazmadığı için nefesimle ısıtmaya çalışırken gördüğüm kısa kollu yalın ayaklı çocukla göz göze gelince ayağımda ki çoraptan, bottan, üzerimdeki monttan utandım. Hesabını nasıl vereceğimi düşündüm. Stoklarda Battaniye tükenmek üzere. Koskoca kalkan bölgesinde depolarda sadece 125 adet battaniye var. Sobalar yetersiz... Bu bizim imtihanımız unutmayalım. Yardım için elimizden geleni yapalım. Allah bizleri afetsin. Kardeşlerimizin imtihanını kolay kılsın. 

Not: Yaşlısınız... Savaşta bütün akrabanızı kaybetmişsiniz... Kimsesiz olmakla birlikte vatansız, yersiz, yurtsuz, evsizsiniz. Savaş bölgesinde Yaşlı sığınma ve rehabilitasyon evi...

Azzaz / Syria

1 ARALIK

Bugün Suriye’de; Yazı Bağ dağınık kamp alanını, çadırların  zorlu yaşam koşullarını, Savaşın ilk yılında kurulan ilk çadır kamp olan eski Babusselam çadır alanını, İHH tarafından inşası devam edilen acil yardım ve eczane çalışmalarını inceledik, notlar aldık. Çadırlara girip kardeşlerimizi dinledik. Bir noktadan sonra ayağımdaki çamurların ağırlığından yürüyemez oldum. Çamura batan çocukların ağlayarak yardım istemeleri içler acısıydı. Zaman zaman oluşan sel baskınları çadırlarda yaşayanlara zor anlar yaşatıyor. Geçen kış çadırkente dolan su çadırdan çıkarılamayan küçük çocuğun ölümüne sebep olmuş. İnsanlar yağışlara karşı heran tetikte. Bağışlar ciddi oranda azalmış. Lütfen yardımlarınızı kesmeyiniz sizin için küçük dediğiniz bir bağış kardeşlerimiz için kocaman bir yaşam sevincine dönüşebiliyor. Bu onların değil bizim imtihanımız rehavete kapılmayalım. Elimizden gelen her ne ise onu esirgemeyelim. Allah hepinizden razı olsun.

Not: Hiçbirimiz yaşayamazdık böyle bir yerde. Lütfen konforlu evlerimizin bulunduğu sokaklarımızı, parklarımızı çok görmeyelim kardeşlerimize... Yardım etmekten bıktık, ülkelerine, kamplara dönsünler demeyin, onlar sadece yaşamak istiyor bunu unutmayalım olur mu?

Yazı Bağ Dağınık Kamp Alanı / Syria

2 ARALIK

Bugün Suriye’de, Sıccu Kampında bulunan yetim Anaokulunda, ümmetin emanetleriyle güzel bir program gerçekleştirdik. 100 Yetim çocuğumuzun yüreğine dokunabildik ancak. Hamur yoğurup, kurabiyelere şekil verdik pişirip beraber yedik. Müzik eşliğinde oyunlar oynadık. Hediyeleştik. Bize emanet edilen anaokul malzemelerini tam yerine ulaştırdık şükürler olsun. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun inşaallah. Küçük bir programla küçücük yüreklerde kocaman iz bırakırken kocaman gülümsemelerini sağladık. Uzun bir aradan sonra kurabiye yiyen çocukların mutluluğu, şaşkınlığı görülmeye değerdi. Allah bizleri afetsin, kardeşlerimizin imtihanını kolay kılsın inşallah.

KADINLAR VE ÇOCUKLAR...

Yokluk ve yoksulluğun içinde gülebilen kadınlar, şükredebilen kadınlar, tavuğuna çamurdan ev, çocuğuna salıncak yapan kadınlar... Sözlerin anlamını yitirdiği, içimin, ruhumun, kalbimin, gözümün, düşüncemin, tasavvurumun yorulduğu anlar...

 

NOT: Bu bölgeye gidebilmek için uzun süre araziye uygun araç bekledik. O yollara bütün araçlarla girilemiyor. Varın gerisini siz düşün. Araçların çamura saplanıp kaldığı alanlarda insanlar ellerinden alınan en temel haklar arasında sayılan ama olmayan koşullarla, bir bombadan, kurşundan, patlamadan, açlıktan, hastalıktan, sele kapılarak, insan tacirlerinin elinde, güvenli bölge hayaliyle Deniz yolu ile kaçarken ölmemeye çalışıyor. Bugün içimi acıtan en acı söz: “KEŞKE EŞİM GİBİ BİZ DE ÇOCUĞUMLA SAVAŞTA ÖLSEYDİK!”

Beslenme = YOK

Barınma= YOK

Korunma= YOK

Sağlıklı yaşama= YOK

Eğitim ve öğretim görme = YOK

Güvenli bir hayat sürme= YOK

Geçinme (İş sahibi olma) = YOK

Yazi Bagh / Halab Syria

AKŞAM BİR BAŞKA HÜZÜNLÜ...

Akşam oldu hüzünlendim ben yine çünkü “Bir ülke karanlıktır, bir sokağı sönükse.” diyor ya şair bu ülkenin bütün sokaklarını, ocaklarını, ışıklarını, gözlerinin ferini söndürdüler. Eksik, yarım bıraktılar. Karanlık ve kış burada hiç sevimli ve romantik değil. Ürkütücü hem de çok. Bu sefer hiç dönmek istemedim kalmak istedim ne kadar yara sarabilirsem sarayım, ne kadar minik yüreğe dokunabilirsem dokunayım istedim. Hatta yok olayım istedim. Yine kayboldum Mazlum Coğrafya Suriye’de. Biraz daha buradayım. Sanırım biz bu sınavda çok kötü not aldık. Ben ısınmak için iki çorap giyerken Müslüman kardeşim bırakın çorabı kışın ayazında yazlık tshirtle, terlikle kısacık eşofmanıyla üşüyorsa bu benim, senin, bizim, hepimizin ayıbı. Zira o giydiğim iki çorabın biri onun olmalıydı.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Muş’ta “Neyi, niçin, nasıl okumalı” semineri yapıldı
Siyonist işbirlikçisi Coca-Cola fabrikası Bursa'da protesto edildi
Gazze nöbeti Saraçhane’de: Direniş sürüyor, dayanışma da sürecek!
Open Refah grubu İstanbul'da Gazze eylemi yaptı
Sağlık çalışanları Gazze'ye "tıbbi koridor" açılması talebiyle yürüdü