Mavi Marmara gemisine yönelik İsrailli askerlerin saldırısını ne çabuk unuttuk?
Önümüzdeki hafta, ikinci yılını doldurmuş olacak, o katliam!
İkinci yılı dolacak ama, uluslararası arenada, "barış, kardeşlik, insan hakları" söylemleri ile caka satan kurumların, bu katliamla ilgili attıkları tek bir somut adım yok.
Uluslararası örgütler, İsrail'in deniz suları dışında gerçekleştirdiği bu katliama, ne cezai bir müeyyide uyguladılar.. Ne de tazmini açısından bir gelişme yaşandı..
Oysa suç çok net olarak karşımızda duruyor..
Saldıran belli mi?
Belli. İsrail devletinin üniformalı askerleri..
Zaten inkar da etmiyorlar..
Suç belli mi?
Belli. İsrail'in, kendisine ait olmayan uluslararası sular kendi karasuları imiş gibi egemenlik taslaması! Egemenlik taslaması ve katliam yapması..
Uluslararası hukukta; bir devletin kendi karasuları içinde olmayan bir bölgede hakimiyet ilan etmesi, kabul edilemez bir davranıştır.
Hakimiyet ilan etmeyi bırakın, bir de o bölgede katliam yapılırsa, artık o devletin teröristliğini kimse inkar edemez..
Ama görüyorsunuz işte, İsrail bu teröristliği yaptı..
Ve düne kadar hiçbir cezai yargılamaya muhatap olmadı..
İki yıl sonra dün, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, bir ilke imza atarak, uluslararası arenanın resmi teröristleri hakkında iddianame düzenleyerek cezalandırılmalarını talep etti.
Geç de olsa, sevindirici bir haber.
Şimdilik, fiili bir yaptırım uygulanması zor mu?
Tabii ki zor..
Katliam sanıkları İsrail'den çıkmayarak, Türk adaletinin yargılamasını geciktirebilir mi?
Geciktirebilirler..
Ama şu veya bu sebeple, İsrail dışına çıktıklarında, hürriyetleri tehlikede. Her an derdest edilerek, Türk mahkemeleri önünde hesaba çekilebilirler.
Belli olmaz, yarın İsrail'deki bir hükümet değişikliğinde de, onlara sahip çıkmak istemeyen siyasiler, "Sizin yüzünüzden biz kendimizi riske atamayız" diyerek, sorumlu komutanları Türkiye'ye teslim edebilir..
Olmaz mı?
Niye olmasın?
İsrailli komutanlar için iddianame düzenlenmesi de, düne kadar hayaldi..
Nice Türk yazarlar, "Abesle meşgul oluyorsunuz.. İsrailli komutanlar için, uluslararası sulardaki katliamları için de olsa, Türk mahkemelerinde yargılama yapılamaz. Boş işler bunlar" diyorlardı..
Ne oldu?
İddianame düzenlendi ve yetkili mahkemeye gönderiliyor..
Demek ki, Türk savcılar, sadece Türk generaller için değil..
İsrailli generaller için de, suç işlediklerinde iddianame hazırlayabiliyorlarmış!
Bakalım şimdi ne yazacak, İsrail muhibleri..
İsrailli komutanlar lehine, hangi savunmaları getirecekler?
Avukatlıklarını nasıl ifa edecekler?
Öyle ya..
O tarihte de, "Canım, İsrail'i karşımıza alarak, böyle bir yardım göndermenin ne gereği vardı?" diyenler çıkmamış mıydı?
"Gazzeli çocuklara çikolata ambalajında silah" diye iftira atanlar çıkmamış mıydı?
Kimler, neler yazmışlardı neler!..
Neyse ki, sadece yazmakla yetinmemiş, bir de kendilerini eleştirdiğimiz için, bizi savcılığa verip, aleyhimize dava açtırmışlardı..
"Bizi hedef gösteriyorlar" demişlerdi..
Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmamıza sebep olmuşlardı.
Biz o suçlamadan beraat ettik..
Ama onlar, dünkü iddianame ile, toplum nezdinde bir daha mahkum oldular..
Gazzeli çocukları sevindirmek için gerçekleştirilen uluslararası bir organizasyona çelme takmak istedikleri, net olarak ortaya çıktı.
Dün açıklanan iddianame, bu yardımın bir insanlık gereği olduğunu tescilledi..
O yardım konvoyuna yapılan "silahlı saldırı"nın, "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" amaçlı eylem olduğunu ifşa etti..
İsrailli komutanlar, bir şekilde yargılanacaklar..
Ama yetmez..
Onlara destek çıkan yerli uşakların da yargılanmaları gerekir..
O yardım konvoyuna, "kalemli saldırı"nın da "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme amaçlı eylem" olduğu, yeni hazırlanacak iddianameye geçmeli..
Savcılığın, "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" olarak tanımladığı eylemi mazur göstermeye çalışanlar da, eylemlerinin hesaplarını vermeli!
Üstelik onlar, İsrail'de de değil.
Türkiye'deler..
YENİ AKİT