Siyonist çeteyle ilişkilerin kopuk olması ne kadar yaralayıcı bir durum imiş ki, AK Parti giderayak arayı düzeltme derdine düşmüş!
Seçim kampanyaları esnasında Kudüs üzerine polemikleri hatırlıyoruz değil mi? Düşünüyorum da acaba seçim meydanlarında aziz Kudüs üzerine heyecan dozu yüksek konuşmalar yapan, “asla unutmayacağız, vazgeçmeyeceğiz” türünden cesur vaatlerde bulunan Başbakan Davutoğlu’nun işgal altındaki Kudüs’e yönelik vaatleri arasında “Kudüs”le diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması da var mıydı!?
Dün bazı basın yayın organlarında Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun Roma’da İsrail Dışişleri Direktörü Dore Gold ile görüştüğüne dair haberler çıkmıştı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu haberleri doğruladı ve Mavi Marmara katliamının ardından diplomatik ilişkilerin ikinci katip düzeyine düştüğü İsrail'le ilişkilerin yeniden canlandırılması için yapıldığını belirttiği bu görüşmeyi savundu.
İki ülke için de ilişkilerin normalleşmesinin gerekli ve normal olduğunu söyleyen Çavuşoğlu bu görüşmenin yeni bir şey olmadığını, uzmanlar düzeyinde iki ülkenin uzun zamandır bir araya geldiklerini de beyan etmiş! Bu görüşmeler neticesinde İsrail’den talep edilen şartlar konusuna değinerek özür noktasında anlaşma sağlandığını belirten Dışişleri Bakanı ancak Türkiye’nin talep ettiği diğer iki konuda, yani şehitlerin yakınlarına tazminat ödenmesi ve Gazze'ye ablukanın kaldırılması konularında ise henüz anlaşmaya varılmadığını da eklemiş. Ve son olarak “Top karşı tarafta. Biz onlardan cevap bekliyoruz. Ancak belki daha önce bile mutabakata varılabilecek birçok noktada İsrail'in iç siyasi dengeleri yüzünden süreç uzadı” diye sözlerini tamamlamış.
Gözüken o ki, Çavuşoğlu’nun ve temsil ettiği iktidarın gözünde İsrail ile sorun Mavi Marmara’dan ibaret tanımlanmakta ve tazminat ile abluka pürüzlerine indirgenmekte. Oysa herkes biliyor ki, bunlar asıl sorunun yani işgalin sadece tezahürleridir, tali sonuçlarıdır. Ve kim ne derse desin, başta aziz Kudüs olmak üzere, topyekün Filistin topraklarını işgal altında tutan çete ile her türlü normalleşme çabası başlı başına bir anormalliktir! Giderayak böyle bir anormalliğe kucak açmak ise, AK Parti’nin hanesine yazılacak ve son günlerin moda ifadesiyle “talihsizlik” kavramıyla geçiştirilemeyecek bir çirkinlik olmuştur.