İsrail bölgede değişen güç dengeleri karşısında daha fazla dayanamayarak Mavi Marmara katliamından dolayı Türkiye’nin şartlarını yerine getireceğini söyledi ve özür diledi. Yazılıp çizildiği gibi bunun Obama’nın eseri olduğunu sanmıyorum ben. İsrail bölgede hızla yalnızlaştığını ve güvenliğinin tehdit altında olduğunu derinden hissetmeseydi, Obama’nın İsrail’i ikna etmesi mümkün olmazdı.
Şu âna kadar Amerika İsrail’e istemediği hangi şeyi yaptırabilmiş ki şimdi yaptırabilsin? Bana göre Obama’nın asıl rolü, daha çok İsrail’in iç siyasi dengeleri açısından esneklik gösteremeyen Netanyahu’nun dönüş yapmasını kolaylaştıran bir manevra alanı sunmak olmuştur.
Arap Baharı halka yakın iktidarlar inşa etmeye başladı. Bu da halk iradesinin devlet yönetimine ve dolayısıyla dış siyasete yansıması demek. Oluşan yeni dengeler İsrail ve Batı’nın çıkarlarını bölgede tehlike altına sokmaya başladı. Yeni dönemde İsrail, kendisini daha fazla güvende hissetmek için kararında ısrarlı olan Türkiye’den özür dilemek zorunda kaldı.
Batı ve İsrail’in son dönemde sık gündeme getirdikleri konu, Suriye’nin kimyasal silahlarının muhaliflerin ellerine geçmesi ihtimalidir. Buna mutlaka mâni olunması gerektiğini ısrarla söylüyorlar. Esed rejiminin elinde olduğunda şikayet unsuru olmayan kimyasal silahlar, muhaliflerin ellerine geçtiğinde oluyorsa eğer, “mukavemet hattı” iddiasına sarılanların bu iddiayı bir daha gözden geçirmesi gerekmez mi?
Türkiye’nin Kürt sorununu çözme yolunda ilerlediği, Esed rejiminin her geçen gün daha fazla kan kaybettiği bir demde İsrail’in özür dilemesini Türkiye adına olumsuz bir şey gibi göstermek masum bir gayret değildir. Önemli olan bundan sonra Türkiye’nin ülke ve bölge maslahatlarının aleyhine İsrail yanlısı bir tutum almamasıdır. Bunu hâlihazırda gösteren hiçbir gelişme de yok aslında. Olduğunda ise hükümeti eleştirmek de kaçınılmaz olacaktır.
Buna rağmen veya en azından biraz bekleyip “özür dilemenin vakadakı yansımalarını” görmeden malum çevreler hükümeti karalamaya başladılar. Sağlıklı muhalef yapma biçimi olabilir mi bu? “İran’a karşı Türkiye-İsrail işbirliği” gibi yalanlar üretmek halkın aklıyla alay etmektir.
Filistin davasına gönül bağlamış insanların haklı bir gurur yaşaması gerekir. Siyonist devletin kendini uluslararası kanunların üstünde gören kibri kırılmıştır, az bir şey mi bu! Bu, korsan devletin tarihinde bir ilk. Bu gelişme Müslümanlar için önemli bir psikolojik kazanım iken, İsrail için büyük bir psikolojik yenilgidir.
Holokost trajedisinin arkasına gizlenen, bunu, “Bir daha asla” diye sloganlaştıran ve aynı zeminde her türlü mezalimi yapmayı kendinde bir hak gören siyonist rejim, elbette kolayca özür dilememiştir. Yaptığı katliamı itiraf etmiştir. Bunu yapmasının mutlaka önemli sebepleri ve beklentileri olacaktır.
Filistinliler seviniyor, İsrail özür diledi diye. Gel gör ki, Filistin davasını İran perspektifinden bakanlar sevinemiyor, buradan bile hükümetin hanesine ihanet senaryoları yazıyorlar. Yapılan tahlillerdeki mantık kurgusundaki hataların çokluğu ve yalan haberlerden medet ummalar bile niyetleri fâş etmeye yetiyor.
İran bağlantılı haber siteleri, kendisini her durumda muhalefet etmeye şartlandırmış laik, liberal, ulusalcı ve kimi İslâmcı kesimler, hükümeti İsrail’in hâmisi gibi gösterme ucuzluğuna soyunuyorlar.
Türkiye İsrail’e özür dilettiremez dediler, özür dilettiğinde ise bu işin içinde mutlaka bir bit yeniği var demeye başladılar. Bunların mantığı tek düze ve basit işliyor; hükümet başarılı iş yapamaz..
Bereket ki, halk bunlardan daha ferasetli...
YENİ AKİT