İsrail'in Kabusu: 'Hayalet Savaşçılar'

İsrail'in 7 Temmuz'da Gazze’ye saldırısında, ağır kayıplar verdiren İzzeddin El Kassam Tugayları komutanı, merak edilen soruları yanıtladı.

Filistin İslami Direniş Hareketi’nin (HAMAS) askeri kanadı olarak 1992 yılında İsrail işgaline karşı silahlı mücadele vermek üzere kurulan İzzeddin El Kassam Tugaylar’ı, "Hayalet Savaşçılar" olarak da biliniyor. İsrail askerlerinin kabusu haline gelen "Hayalet Savaşçılar"ın komutanı, o trajik çatışmalarla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Önceki hafta Gazze'de Haber10 muhabirinin sorularına samimi yanıtlar veren komutan, "Onların çok güçlü teknolojik silahları varsa, bizim de Allahımız var" diyor.

İşte o röportaj:

‘İSRAİL ASKERİ KORKAK’

Sizin elinizdeki silahlarla karşılaştırıldığında İsrail, teknolojik silahlara sahipti. Buna rağmen nasıl büyük bir başarı elde ettiniz?

Önceki ve özellikle “Yenilmiş Ekin” savaşına İzzeddin Kassam Tugayı, hazırdı. Bu savaşın gemlete olduğunu biliyorduk. Hazırlık yaptık, eğitimimizi tamamladık. Şunu herkes biliyor ki, İsrail askeri, ürkek ve korkaktır. Bizim mücahitlerimiz, Allah’ın evlerinde, kutsallarında yetişmişlerdir. Yüce Allah’la buluşmayı istiyor, buluşmak için özlem çekiyor. Şehit olmayı seviyor. Oysa düşman askeri, yaşamayı seviyor. Bizim mücahitlerimiz, düşmanın hayatı sevdiği gibi ölümü seviyor. Önceki savaşa hazır oldukları gibi, gelecek savaşa da hazırlar. Komuta kadrosundaki kardeşlerimiz, plan yapıp, tüm teçhizatı hazırlıyor. Mücahitler, bu planı en mükemmel şekilde uygulamak için her tür donanıma sahip.

‘HİROŞİMA VE NAGAZAKİ’YE ATILANA DENK’

Savaş, çok sert ve şiddetliydi. Düşman, çok güçlü askeri tersaneye sahipti. Üzerimize çok güçlü füzeler attılar, bombalar yağdırdılar. Atılan füze ve bombalar Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan altı nükleer bombaya denkti. Ne var ki, sabreden, direnen mücahitlerin gayretleriyle düşman hedefine ulaşamadı, hüsrana uğradı; başarısız oldu. Çünkü düşman, boş arazileri bombaladı. Halkına, hedefleri vurduğunu söyleyip, bu şekilde inandırmaya çalıştı.

‘ONLARIN BİLGİ BANKALARI SIFIR’

Onların belirlediği hedeflere ilişkin bilgi bankaları vardı, ancak görüldü ki bilgi bankaları, sıfır. Mücahitler, Allah’ın koruma ve gözetiminde bombardıman uçakların altında yürüyüp, görevlerini en iyi şekilde icra etti.

Düşman askerlerini öldüren Mücahitler, iman gücüyle, düşman askerlerini kaçırdılar. Önce Allah’ın yardımı, sonra da hazırlıkları, eğitimleri ve teçhizatlarıyla zafer elde ettiler. Allah, zafer ihsan etti.

‘HAYALET ZANNETTİLER’

Size neden “Hayalet Savaşçılar” deniliyor?

Bizler Şehit İzzeddin Kassam Tugayları olarak, zalim Siyonist İsrail’in sahip olduğu askeri tersaneyi biliyoruz. Bu zalim düşmanın sahip olduğu tersaneleri, gelişmiş teknolojik silahlarının varlığını ve gücünü biliyorduk. Şehit İzzeddin Kassam Tugayı, tüneller kazıdı. Onların hiç ummadıkları ve beklemedikleri yerlerden karşılarına çıktı. İşte bu "hayaletler" diye adlandırdıkları hayalet değil, işte bunlar Şehit İzzeddin Kassam Tugayına bağlı askerler. Bunlar yerin altından, yerin üstünden ve her yerden onların karşısına çıkmaya devam ediyor. Onlara, en acı ve en şiddetli azabı tattırmaya devam edecekler.

Savaşta sizi en derinden etkileyen neydi?

Hz. Peygamberin gönderilişinden ve cihadın Müslümanlara farz kılınışından bu yana, Müslümanlar, planlar hazırlıyor. Bazen savaş ve savaşın şiddeti, bu plan ve yöntemlerin önünü tıkayabilir. Ancak Allah’ın yardımı bu noktada devreye girer.

21 MÜCAHİT TÜNELDE 21 GÜN KALDI

Bir önceki “Yenilmiş Ekin” savaşı, “Furkan” savaşı ve bu zalim Siyonist düşmana karşı yapılan diğer tüm savaşlarda, Allah’ın yardımını hissettik. Allah’ın bizimle birlikte olduğunu hissettik. Mücahitler olarak bunu hissettik. Mücahitlerin tünellerde bazı görevlerini icra ederken yaşadıkları hikayeleri aktarmak isterim.

Yaklaşık yirmi beş mücahit, tünellerin birisinin içindeyken, düşman askerlerini yakalayıp, öldürmek için hedefe doğru yöneliyorlar. Mücahitlerden üçü, tünelin içerisinden çıkıp, kendilerine verilen görevi icra ediyor. Düşman, bu tüneli hedef alıyor, bölgenin doğusundan ve batısından tüneli hedef alıyorlar ve bu tünelin çıkışları mücahitlerin üzerine kapanıyor. Tünelin içerisinde yirmi bir tane mücahit kalıyor. Bu tünelin içerisinde tam yirmi bir gün kalıyorlar. Ne yiyecekleri ve ne de içecekleri var.

Yanlarında çok az hurmadan başka bir şey yok. Allah’ın silahıyla silahlanmış mücahitler biraz su, biraz yiyecek aramaya başlıyorlar. Çünkü onlar karamsarlığa kapılmıyor. Allah’a güvenen bir müminin kalbine karamsarlık girmez.

SUYU ARARKEN...

Tünelin içinde doğuya batıya doğru harekete geçiyorlar. Biraz su arıyorlar. Bir anda Allah’ın inayetiyle su çıkmaya başlıyor. Çıkan su kendilerini boğacak kadar çok değil kardeşlerim. Susuzlukta ölmelerine neden olacak kadar da az değil. Su çıktığı yerde duruyor, mücahitler süngeri suya koyuyorlar, sonra yanlarında bulunan plastik kaplara bu süngeri sıkıyorlar ve bunu yirmi bir gün boyunca içiyorlar.

Suyu içiyorlar, yanlarındaki hurmayı aralarında paylaşıyorlar. Her bir gün bir tane hurma yiyorlar. Yirmi bir gün böyle devam ediyor. Savaş bitince kardeşleri bu tünelleri, tekrar açmak için kazmaya başlıyor. Tünelde, cesetlerle karşılaşacaklarını zannederken, karşılarında21 mücahidi sağ olarak buluyorlar. Sağ kurtulan bu mücahitler, düşmana korku salmak, ders vermek için tekrar hazırlıklara başlıyor.

“...ARTIK BAKSALAR DA GÖREMEZLER”

Burada Şeoul Aron adında bir asker kaçırıldı. Şimdi o asker, mücahitlerin elinde. Bu bölge bir savaş, bir ölüm bölgesiydi. Ne hareket etse F-16 savaş uçakları, keşif uçakları, Apaçi helikopterleri anında hedefe alıyordu. Ancak mücahitler, yerin altından yürüyor ve düşmanın karşısına çıkıyorlardı. Mücahitlerin, yürüyüşlerinin birinde düşman tünelin sonunu vurdu; yol tamamen kapandı. Düşman tanklarının önüne çıkmaktan başka çareleri yoktu. Doğu bölgesinde, yani düşmanın bulunduğu yerin arka tarafına çıkmaktan başka çareleri kalmamıştı. Oraya doğru gittiler. Aynı şekilde oranın da kapalı olduğunu gördüler. Mücahitler, kazı yapan bu aletlerin dişleri arasından çıkmayı başardı. Tankların arasından, “Hem önlerinden bir set, hem arkalarından bir set çekmişiz ve kendilerini sarmışızdır; artık baksalar da görmezler.”ayetini okuyarak geçip gittiler.

‘RABLERİNE TEVEKKÜL ETTİLER’

Allah’ın silahıyla silahlanmış olan mücahitler, bu ayeti okuyarak, gözlerinin önünden çekip gittiler; sağ salim yerlerine dönebildiler.

Daha anlatacağımız çok hikaye var ancak zaman buna müsait değil. Şu bölgede mücahitler düşman askerlerini kaçırdılar. Onları alıp kendi kaldıkları evlerine götürdüler. Daha sonra F-16 savaş uçakları bunları hedef aldı. Şimdi bu askerlerin silahları Şehit İzzeddin Kassam Tugayı’na ait askerlerin elinde.

‘SAVAŞ UÇAĞIMIZ YOKSA ALLAHIMIZ VAR’

Kardeşlerim bilmelisiniz ki, Şehit İzzeddin Kassam Tugayı basit silahlara sahip. Elinde savaş uçakları yok, savaş helikopteri yok, çok güçlü sistemleri yok. Mücahitler, en basit silahlarla, en basit cephaneyle savaşıyor. Bunlarla dünyanın en güçlü silahına sahip olan bir güce karşı direniyor. Bu direnişi silahlarıyla değil, sadece Allah’a olan dayanaklarıyla sürdürüyor.

‘GÜCÜNÜZ YETTİĞİ KADAR KUVVET HAZIRLAYIN’

Kardeşlerim, savaş çok sert, savaş çok şiddetli. Ancak bizler şu ayetin gereğini yerine getiriyoruz. “Düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın. Savaş atları yetiştirin ki bu hazırlıkla Allah’ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve onların ötesinde sizin bilemeyip de, ancak Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutup yıldırasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız, onun karşılığı size eksiksiz ödenir, size asla haksızlık yapılmaz.” Allah da bu savaşta bize yardım etti...

Röportaj Haberleri

Suudi Arabistan'da İslam, sekülerleşme ve Bin Selman reformları
“Filistin özgürleşmediği sürece, bu travma asla geçmeyecek”
Netflix abonelerine yalnızca eğlence değil "politik görüşlerini" de satıyor
Nazmul İslam: Bangladeş’te devrim bir süreç esas mesele şimdi başlıyor!
"Sinvar’ın yolunu sürdüreceğiz"