Vicdan taşıyan ve birazcık adalet duygusuna sahip insanlar şokta. İsrail güçleri Gazze'de katliam yapıyor, 300'ü aşkın Filistinli öldü. Geçen mart ayındaki benzer bir saldırının ardından İsrail Savunma Bakanı 'Gerekirse soykırım da yaparız' demişti... İsrail bir devlet gibi değil, adeta bir savaş makinesi gibi davranıyor.
Ölçüsüz güç kullanmak ve sivil hedefleri vurmak uluslararası hukukla bağdaşmaz. Hatta, İsrail'in de taraf olduğu Cenevre Sözleşmesi'ne göre Gazze saldırısı bir 'savaş suçu'. Uluslararası toplum ne yazık ki İsrailli savaş suçlularını yargılayamıyor; vicdanlarımızda yargılıyoruz İsrail'i. Bu da yetmiyor, hukuku hiçe sayan 'vahşi bir devlet', medeniyetin hukuk ve etik değerleriyle kendini bağlı hissetmediği gibi uluslararası toplum da İsrail'e 'medeniyet dersi' veremiyor.
Bütün bunların arasında hâlâ kullanılmaya devam edilen bir jargon var: İsrail'in bir demokrasi olduğu, hatta gelecek ay bu ülkede seçimlerin yapılacağı, belki de iktidarın el değiştirebileceği... Bence İsrail, demokrasi sıfatını hak etmiyor. Demokrasiler 'asgari bir etik'e dayanırlar, uluslararası hukuka saygı gösterirler, diyalog ve işbirliği odaklıdırlar, savunma savaşlarını bile ahlakî bir çerçevede yaparlar. İsrail'in Filistinlilere yaptıkları insanoğlunun ulaştığı her etik ilkesinin dışında.
Bir başka toplumu adeta yok etme hakkını ve gücünü kendinde gören bir devlet; sahipsiz, yoksul, birçoğu geçici kamplarda yaşayan ve devletsiz bir halkı esir almış, istediği zaman vuruyor, istediği zaman açlığa mahkûm ediyor, istediği zaman biraz sevindiriyor. Bu bir zulüm, vicdanları sızlatan bir zulüm.
İsrail'in yaptıklarını Hamas'ın radikalliğiyle vs. açıklamak abes. Hamas yokken Filistinlilere daha insanî mi davranıyordu İsrail hükümetleri? Filistin'i 1967'de Hamas var diye mi işgal etti, Sabra ve Şatilla, Filistin kamplarında binlerce kişiyi Hamas yanlısı olduğu için mi katletti? İşgal altındaki sokaklarda Hamas'ın çocuklarının üzerine mi tanklarını sürdü?
Medyamızda bir Hamas eleştirisidir gidiyor. Sanki İsrail sözcülerinin iki gündür anlattıkları gibi Gazze'yi kan gölüne çeviren Hamas. Bu yazarları okursanız bütün bunlar Hamas'ın bir tezgâhı. Saldırı hazırlıklarının aylar öncesinden yapıldığı, saldırı emrinin bile haftalar öncesine dayandığı bir olayda bütün faturayı Hamas'a keserek İsrail'i temize çıkarmak ne gazetecilikle ne gerçeğe saygıyla bağdaşır; kimse de inanmaz size... Hamas'ın oyununa düşmemek için İsrail Başbakanı Olmert'in aslında çok uğraştığına, 'hatta "El Arabiya" Televizyonu aracılığıyla Gazze halkına "Gelin, kan gölünü önlemek için Hamas'ı devirin" çağrıları' bile yaptığına, ama sonuçta Gazze halkının Olmert'i dinleyip Hamas'ı devirmediğine, dolayısıyla İsrail'in elinde başka seçenek kalmadığına, aslında bu şekilde Hamas'ın amacının Batı Şeria'da el-Fetih'i devirmek olduğuna, 300'ü aşkın kayıpla aslında Hamas'ın hesaplarının tuttuğuna' kim inanır? Biraz vicdan lütfen, ve gerçeğe saygı...
Başbakan Erdoğan; 'Yapılan bize karşı da saygısızlıktır' derken de haklıdır, İsrail'in yaptıklarını 'insanlık suçu' olarak nitelerken de. Başka ne denilebilir ki buna? 'Çok sert' bulmuşlar Başbakan'ın bu tepkisini de 'devlet adamlığı' tavsiyesinde bulunuyor birileri. Nedir devlet adamından beklenen peki? Duyarsız davranmak, ortada olmak, tavır almamak mı? Başbakan'ın bunu yapmasına hiç gerek yok aslında. Gazetecilerimiz, akademisyenlerimiz bunu fazlasıyla yapıyor; İsrail'in vahşetini kınamak, bu vahşi davranışın köklerini anlamak, uluslararası toplumu harekete geçirmek yerine Hamas'ın ne kadar kötü olduğunu anlatıyorlar.
Beyler! Saldırıya uğrayan, sadece bugün değil on yıllardır saldırıya uğrayan, ülkesi işgal edilen, yüz binlercesi sürülen, katledilen, aç bırakılan, süründürülen, onursuzca yaşamaya mahkûm edilenler Filistinliler!
ZAMAN