Arap dünyasındaki birçok rejimin İran'a ve Lübnan Hizbullahı'na karşı İsrail'le saf tuttuğu malum. Bu rejimler İslam'ın ve Müslümanların azılı düşmanı olan Siyonistlerle saf tutarken, Şiilerin İslam dışılığından ve onlarla ittifak kuranların gafilliğinden dem vurarak Ümmet-i Muhammed'e mürşitlik taslamaktan da geri durmuyorlar. Siyonist bir Yahudi, Şii Müslüman'dan evladır onlara göre. Sünni-Şii dayanışması katiyen olmaz, ama Sünni-Siyonist dayanışması pekâlâ olur! Kahrolsun İran, kahrolsun Lübnan Hizbullahı, yaşasın İsrail!
Sözkonusu rejimler, bu sapıklığı reddedip İran ve Hizbullah'la ittifak kuran HAMAS'ı boğmaya ahdettiler. ABD-İsrail eksenine giren El-Fetihçiler de HAMAS aleyhindeki nümayişlerinde “Şii HAMAS” sloganı atarak mezhep taassubunu kışkırtmaya ve Sünni Filistin halkını İslami direnişin karşısına dikmeye çalışıyorlar. Şükür ki nafile.
Peki HAMAS bu Sünni-Şii meselesi hakkında ne düşünüyor, İran'la ittifak kurmasını eleştirenlere ne diyor? Bir grup İslamonline muhabirinin HAMAS Siyasi Büro Şefi Musa Ebu Marzuk'la yaptığı mülakatta bu soruların cevapları var. Nefis cevaplar…
Aşağıda dikkatinize sunuyorum.
* * *
ISLAMONLİNE- Hamas ve İran arasında nasıl bir ilişki var? Şii nüfuzunun artmasından şikâyet eden İran karşıtlarının eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
MUSA EBU MARZUK- İsterdik ki bütün ülkelerle ilişkilerimiz İran'la ilişkimiz gibi olsun. İran'ın siyasi duruşu Hamas'a en yakın olandır, hatta bizim duruşumuzla neredeyse aynıdır. (…) Hamas hareketini ve Filistin halkını destekleyen siyasetleri ve tavırları için İran'a minnettarız. İran, Filistin davasına doğru yoldan ayrılmadan sahip çıkmayı sürdürmemize ve halkımızın haklarını savunmamıza yardım ediyor. Hamas, İran'la ilişkisinden ötürü ayıplanmamalıdır. Tam tersine, Arap ve sair ülkeler Hamas aleyhindeki tavırlarından ötürü ayıplanmalıdır. Başka ülkelerin Hamas'la ilişkileri, İran'ınkinden daha sıkı değilse bile, en az o kadar sıkı olmalı.
Mezhep meselesine gelince: Hamas'ın İran'la ilişkisi bağlamında mezhep konusunu gündeme getirmek bana hiç de masumane görünmüyor. İran'ın İsrail'le ittifak kurduğu ve İsrail'in bütün petrolünün İran'dan geldiği Şah döneminde böyle bir tartışma yoktu. İki ülke arasındaki ticari faaliyetlerin çok yoğun olduğu ve İran'da aktif bir İsrail elçiliğinin bulunduğu o dönemde Şiilik hiç mesele olarak görülmedi. Ne zaman ki İran'da İslam'ı referans alan bir devrim gerçekleşti ve İsrail elçiliği Filistin Kurtuluş Örgütü'ne devredildi, ne zaman ki İsrail'le ilişkiler kesildi ve İsrail düşman ilan edildi -hatta yok edilmesi gereken bir kanser tümörü olarak nitelendirildi-, işte İran'a karşı mezhep meselesi o zaman gündeme geldi. Kendiliğinden mi başladı bu tartışma? Yoksa, İran'ın Filistin konusundaki ilerici siyasi tavrını Arap ve sair ülkeler nezdinde itibarsızlaştırmak için mi başlatıldı? Mezhep meselesini gündeme getirenlerde kesinlikle iyi niyet aranmamalı.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa, bütün Arap ülkelerine, İsrail'le ilişkilerini normalleştirmeleri için baskı yapıyor; İsrail'le Filistinliler ve İsrail'le Arap ülkeleri arasındaki meselelerin barışçı yollarla çözülmesini istiyor. Ama aynı ABD ve Avrupa, bu ülkelere, İran'ı şu veya bu sebeple düşman olarak görmelerini telkin ediyor. Sünni olduğumuz için Şiilere düşmanlık etmemiz gerekiyormuş! Ne yani; İsrail, oturup konuşmamız ve barış yapmamız gereken Sünni bir ülke mi oldu? Gündemdeki bu mezhep konusu İsrail'in çıkarlarından başka bir şeye hizmet etmiyor. Arapların husumeti İran'a değil İsrail'e yönelmeli.
İran, 12 İmam Şiiliğini benimsiyor. Bu mezhep Sünniliğe dönüşmeyecektir. Biz Sünniler de 12 İmam Şiiliğine geçecek değiliz. Böyle olduğu için birbirimize düşmanlık etmemiz mi lazım? Dostluk ve düşmanlık ilişkilerini ABD pusulasına bakarak tayin etmemeliyiz. İran Şafi olsaydı ve biz de Hanbeli olsaydık, mezhep konusu yine gündeme getirilirdi. Dînî veya mezhebî sebeplerden ötürü değil, siyasi sebeplerden ötürü.
ABD, (İran'la Arap ülkelerini birbirine düşürmek ve İran-Hamas ilişkisini Filistin'in aleyhine kullanmak için) mezhep kartını oynuyor; tıpkı, böl ve yönet siyasetinin gereği olarak Irak'ta oynadığı gibi.
Şüphesiz, İran da bölgedeki menfaatlerine hizmet edecek hedefler gözetiyor; ama bunu meşru bir projeyle yapıyor. Ayıplanacaksa başka ülkeler ayıplansın. Arap ülkeleri de kendi menfaatleri için aynı şeyi yapabilirler. Niye yapmıyorlar?
Yeni Şafak gazetesi