Arnavutluk İmamlar Birliği Başkanı Justinian Topulli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’da yaşananların Siyonist İsrail devletinin 1967 yılında bu toprakları işgal ettiği zamandan bu yana yürüttüğü çatışma ve provokasyon politikasının devamı olduğunu ifade etti.
İsrail’in tüm hukuk normları ve uluslararası yasalara göre Filistin topraklarının işgalcisi olduğunu ve bu yüzden işgalci tavrını takındığını belirten Topulli, uzun yıllar devam eden ve bundan sonra da devam etmesi öngörülen olaylar zincirinin İsrail’in kurulmasına katkısı olan ülkelerin politikalarıyla teşvik edildiğini söyledi.
"İNTİFADA" UYARISI
Olayların nasıl bir hal alacağını öngörmenin zor olduğunu vurgulayan Topulli, "İsrail şiddeti artırdığı takdirde yeni bir intifada ile karşılaşabilir." dedi.
Topulli, bölgede dinlerarası bir çatışmanın yıllarca var olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
“Mescid-i Aksa’ya dokunmak, İslam dünyasının dini duygularına dokunmak demektir. Durumun uluslararası boyutlarda dini bir çatışmaya dönüşme potansiyeli her zaman mümkündür. Benim düşünceme göre Siyonist devlet bu tehlikeyi göze almayacak. Ancak saldırganlık ve iyi yapılmayan hesaplar günümüzün İsrailli yöneticilerini yeni bir çılgınlığa götürebilir.”
SADRİU: BARIŞ SÜRECİNE BİR AN ÖNCE DÖNÜLMELİ
Kosova İslam Birliği Sözcüsü Ahmet Sadriu da, hangi din olursa olsun dini yapıya yönelik askeri müdahalenin kabul edilemez olduğunu ve kimseye iyilik sağlamadığını söyledi.
Kudüs gibi kutsal şehirlerin, Mescid-i Aksa gibi kutsal mekanların toplumların birbirine yaklaşmasına hizmet ettiğini, bu şehrin gerilim, çatışma ve kan dökme olarak kullanılmaması gerektiğini dile getiren Sadriu, şöyle devam etti:
“Söz konusu durumda Müslümanlar için özel önem arz eden bir dini yapıdan bahsediyoruz. Bilindiği üzere Aksa, Mekke ve Medine’deki Hz. Peygamber’in camisinin ardından Müslümanlar için önem arz eden üçüncü cami. Bu yüzden Aksa’ya her anlamda yapılan saldırı kabul edilebilir değil. Dini mekanlar inananların yaratıcıya yalvarıp ibadet ettiği yerlerdir, buralara askeri müdahale kabul edilemez. Bu çatışma, nefret ve hoşgörüsüzlüğe katkıda bulunur.”
Sadriu, sorunların şiddetle çözülemeyeceğine inandığını ve başta İsrail olmak üzere her iki tarafın şiddetten ellerini çekip diyalog sürecini dönülmesi gerektiğini belirterek, "İki toplum ve bölgeye barışın hakim olması için bir an evvel Filistin devletinin kurulması ve fonksiyonel hale gelmesi gerekiyor." dedi.