İsrail, neden çocukları öldürüyor?

Ali Bulaç

Filistin Ulusal Haber Merkezi'nin raporuna göre İsrail ordusu İkinci İntifada'nın başladığı 29 Eylül 2000'den 27 Aralık 2008'e kadar 4.032 Filistinliyi öldürdü, 44.666 kişiyi yaraladı, buna ek olarak 8.435 kişi sağlık ekipleri tarafından tedavi gördü.

Öldürülen çocuk sayısı 750, ayrıca İsrail ordusunun Filistinlilerin evlerine ateş açması sonucu 732 erkek, 262 kadın Filistinli hayatını kaybetti. İsrail ordusu, Filistin güvenlik güçlerinin 344 üyesini, 817 öğrenci ve öğretmeni öldürdü. Yargısız infaz sonucu suikastla öldürülenlerin sayısı 325.

Aralarında çocukların, yaşlıların, hamile kadınların da bulunduğu 131 Filistinli, kendilerini hastaneye taşıyan ambulansın veya araçların askerî denetim noktalarında bekletilmesi sebebiyle hayatını kaybetti. Yerleşik Filistinlilerin 50'si yeni gelen göçmenlerce öldürüldü. 36 doktor, 36 sivil savunma ekibi mensubu ve 9 gazeteci İsrail ordusu tarafından öldürüldü.

Ordunun okullara veya öğrencilere ateş açması sonucu 4.800 öğrenci yaralandı. 8.500 Filistinli halen İsrail hapishanelerinde bulunuyor. Bunların 624'ü İntifada'dan önce tutuklanmış, 1.389'u öğrenci, 330'u çocuk, 196'sı öğretmen. 900 tutuklu kronik salgın hastalıklardan muzdarip. 123 kadın tutukludan 42'si ceza almış, 73'ü henüz mahkemeye çıkarılmaksızın alıkonuluyor.

Ordu, 2001-2005 tarihleri arasında yerleşim mahallerine 31.712 defa saldırdı. İşgal edilen topraklarda tamamen tahrip edilen ev sayısı 69.843, bunların 7.995'i Gazze Şeridi'nde. 63.099 ev kısmen tahrip edildi, bunların da 22.897'si Gazze Şeridi'nde. 590 kamu binası ve güvenlik tesisi tahrip edildi, 12 üniversite ve okul kapatıldı. 316 okula ve eğitim binasına saldırıldı, 43 okul ordu tarafından askerî kamp olarak kullanıldı. İsrail ordusu ayrıca buldozerlerle 76.867 dönüm tarım arazisini tahrip etti, 135.552.690 ağacı söktü, 770 tarım tesisini, 765 çiftliği yerle bir etti, 16 traktörü ve sayısız tarım aletini kullanılamaz hale getirdi. Bu süre zarfında 9.077 atölye ve dükkân tümüyle tahrip edildi. Askerlerin buldozerlerle hayvancılık yapılan çiftliklere girmeleri sonucu 350.292 tavuk, 12.132 inek ve koyun öldürüldü, 15.265 arı kovanı yok edildi. Çiftçilere ait 403 kuyu ve 207 ev tahrip edildi. 272.000 Filistinli işsiz, yoksulluk oranı ise yüzde 67,6'ya yükseldi. 27 Aralık katliamından sonra halkın yüzde 80'i yardıma muhtaç hale gelmiş bulunmaktadır.

27 Aralık'tan yazının yazıldığı ana kadar İsrail, fosforlu bomba dahil kullandığı ileri teknoloji ürünü silahlarla 1.100 Filistinliyi öldürmüştü. Bunların üçte birinden fazlası çocuk, diğer üçte biri kadın ve yaşlılar.

Burada dikkat çeken nokta şu ki; her geçen gün İsrail'in çocuk ve kadınlara yönelik katliamları artıyor. Bunun yerleşim birimlerini bombalamanın sonucu vuku bulan "çocuk ve kadın katliamı" ötesinde bir düşünce ve anlama sahip olduğuna ilişkin kuvvetli belirtiler var.

İsrail'e göre zaten "Filistin toprakları üzerinde bir halk (insanlar)" yaşamıyor; "Tanrı'nın seçilmiş kavmine vaat ettiği topraklar" kendilerine "Filistinli Arap" ismi verilen insan-altı yaratıklar, bir tür "haşerat" yaşıyor. Şaz Partisi lideri, birkaç gün önce "Bunları böcek gibi ezmeliyiz, üzerlerine nükleer bomba atalım." demişti. Fakat dahası Filistinlilerin ebediyen "terörist" oldukları yolundaki temel inançtır. Siyonist propagandası, her ne vesile ile olursa olsun, her anıldığında "Filistinli" ile "terör ve terörizmi" yan yana getirmeyi başarmış bulunuyor. Böyle olunca Filistinli analar "anadan terörist" doğuruyorlar. Başka bir ifadeyle bugünün bebeği/çocuğu 10-15 sene sonrasının "teröristi"dir. Bu durumda yarın İsrail'in karşısına elinde taş veya sapanla çıkacağına Filistinli bebeği bugün öldürmekten daha doğal ne olabilir!

Bu maddî-beşerî altyapı değil bir devletin, sıradan bir insanî hayatın sürmesine imkân vermiyor. Çocuk ve kadın katliamlarıyla bir arada düşünüldüğünde, İsrail'in ne yapmaya çalıştığı anlaşılıyor: Bunu Savunma Bakan Yardımcısı Matan Vilnai dile getirmişti: Şoah! Yani soykırım.

ZAMAN