"İsrail, Gazze’yi Hiroşima’ya çevirsin..."

Abdullah Muradoğlu, ABD'deki Siyonizm yandaşlığının önü alınamaz bir hal aldığına dikkat çekerken ABD'nin Japonya'ya yaptığı nükleer saldırının Siyonistler tarafından Gazze yapılması gerektiğini ifade eden siyasetçilerin varlığını ifade ediyor.

Abdullah Muradoğlu / Yeni Şafak

Bodrumdaki bomba!

ABD Temsilciler Meclisi üyesi Tim Walberg 25 Mart günü katıldığı bir etkinlikte Gazze için “Nagazaki ve Hiroşima gibi olmalı. Çabucak halledilmeli” demişti. İsrail yanlısı Cumhuriyetçi vekillerden Walberg, Biden Yönetimi’nin Gazze’ye sözde insani yardım girişimlerini de eleştirerek ABD’nin tek kuruşunun bile Filistinlilere harcanmaması gerektiğini savunmuştu.

Bu sözlerin yer aldığı bir videonun yayılması üzerine Walberg Pazar günü yaptığı açıklamayla kendi kendini yalanladı. Walberg İsrail’in askerlerini tehlikeye atmadan savaşı hızlı şekilde kazanmaları gerektiğini ifade etmek için Hiroşima’yı ‘metafor’ olarak kullandığını öne sürdü.

ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’nın son yılında( Ağustos 1945’te) zaten teslim olmaya hazırlanan Japonya’nın Nagazaki ve Hiroşima şehirlerine attığı atom bombaları yüzbinlerce sivilin korkunç şekilde hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmıştı. İnsanlar üzerinde denenen bu ilk atom bombaları nükleer silahların ne kadar yıkıcı olduğunu gözler önüne serdiği için Hiroşima ve Nagazaki sembolleştirilmişti. Aradan geçen bunca yıla rağmen, nükleer silahlara duyulan onca nefrete rağmen Walberg İsrail’e Gazze’yi Hiroşima’ya çevirmesini tavsiye edebiliyor.

“Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler” diye bizde çokça kullanılan deyim, tam olarak bu Walberg’e uyuyor. Netanyahu’nun kabinesindeki Bakanlardan Amichai Eliyahu da Kasım 2023’te Gazze’de nükleer bomba kullanmalarının bir ‘seçenek’ olduğunu söylemişti. Eliyahu, Gazze’de yaşayan Filistinliler’in sivil olarak görülemeyeceğini de ayrıca vurgulamıştı. Tepkiler üzerine Eliyahu da kendi kendini yalanlayarak, nükleer bombayla ilgili ifadelerinin ‘mecazî’ olduğunu iddia etmişti. Güney Afrika’nın İsrail’in soykırım suçu işlediği gerekçesiyle Uluslararası Adalet Divanı’na yaptığı başvuruda Eliyahu’nun sarfettiği bu sözler de yer alıyor.

Walberg aynı kafada olduğu Eliyahu’dan adeta ders almış gibi benzer bir savunma yapıyordu. Bu ikilinin kendi kendilerini yalanlamalarının başka bir anlamı da olabilir tabii. Netanyahu, Eliyahu’nun “atom bombası seçeneği” gündeme getirmesine kızarak “Eliyahu’nun sözleri gerçeklikten kopuktur” demişti. Netanyahu’nun kızmasının nedeni Eliyahu’nun gerçeklikten kopuk olması değil, tam aksine gerçeği ifşâ etmesiydi. Asıl mesele, İsrail’de atom bombası olduğunun bir Bakan tarafından itiraf edilmesiydi. İsrail’in atom bombaları, herkesin bildiği bir sır. Ancak İsrail, hukuki sonuç doğurabileceği için “bizim atom bombamız var” demiyor.

ABD 1979’daki ilk denemeden itibaren İsrail’de atom bombası olduğunu çok iyi biliyor, ancak İsrail’i korumak için bunu resmen söylemiyor. Zira ABD’de yasal mevzuat atom bombası olduğunun resmen kabul edilmesi durumunda İsrail’e askerî ve finansal yardımların derhal durdurulmasını gerektiriyor. 1977’de “Silah İhracatı Kontrol Yasası”nda yapılan “Glenn Değişikliği” resmen nükleer bomba sahibi beş ülke(Nükleer Beşli) dışında herhangi bir ülkenin nükleer bomba yaptığının tespit edilmesi halinde silah yardımının sona erdirilmesini, yanı sıra ABD’nin yaptırımlarının otomatik olarak uygulanmasını zorunlu kılıyor. ABD’nin “Dış Yardım Yasası” da Gazze’ye insani yardımları engelleyen İsrail’e silah transferini yasaklıyor. Buna rağmen Biden Yönetimi Gazze’yi çöle çeviren İsrail’e silah transferlerini sürdürebiliyor.

Uluslararası gözlemciler İsrail’in “nükleer örtmecesi”ne dikkat çekmek için “bodrumdaki bomba” deyimini kullanıyorlar. Evin görünür kısımlarında görünmediği için “yokmuş” gibi kabul ediliyor. Diğer bir yandan ABD’nin resmi bürokrasisi içerisinde İsrail’in nükleer tesislerine atıflarda bulunulması yasak. Herkes biliyor, ancak bilmiyormuş gibi yapıyorlar.

Fransa başta olmak üzere Batılı devletler İsrail’in nükleer bomba yapmasında önemli rol oynadılar. ABD ve Batılı yönetimler İsrail’de nükleer bomba olduğunu kabul etmeleri için İsrail’in bunu resmen beyan etmesini bekliyorlar. İsrail bunu yapmadığı sürece, İsrail’de nükleer bomba olduğunu söylemeyecekler. ABD İsrail’in atom bombalarını resmen kabul ederse, İran’a, Kuzey Kore’ye ne diyecek? İsrail’e kayıtsız şartsız desteği nasıl sürdürecek?

Dolayısıyla, İsrail’de Amichai Eliyahu’nun, ABD’de Tim Walberg’in kendi kendilerini yalanlamak zorunda kalmalarının belki de en önemli sebebi boşboğazlık yaparak ABD ve İsrail’in resmî yalanlarını ifşâ etmiş olmalarıydı. Birileri bunlara “kesin sesinizi” demiş olmalı.

Yorum Analiz Haberleri

Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası
"Mustafa Kemal'in askerleri"ne ne zaman dur diyeceğiz?
Gazze katliamı ve Hasbara’nın iflası
Medyadaki ahlaksızlığa neden göz yumuluyor?