İsrail bu işin neresinde?

Abdurrahman Dilipak

Kırmızı bültenle aranan 3 kişi hakkında İnterpol yakalama kararına karşı çıktı..

Anlayacağınız, batı, darbe içindeki kendi Ajanlarına sahip çıkıyor.

Sözde AB, darbe karşıtı operasyonları destekliyor ama, mesela İngiltere Çömez’i geri vermiyor. Ya da Almanya Dalan’ı iade etmiyor..

Bunlar da bizim AB’de ve NATO’da müttefiklerimiz..

Peki o zaman, Ergenekon, Balyoz davalarında bu güne kadar neden Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, Yunan ve İsrail’den herhangi bir ajan yakalanmadı ya da iddianameye konu edilmedi..

Hani batılıların içinde yer almadığı hiç bir darbe olmazdı.. Bu işin içinde ABD’nin varlığını, İsrail’in varlığını kim peçeliyor..

Söylüyorum! Bu konuda iktidar da, camia da, basın da, yargı da şaibe altındadır..

Ben, başından beri söyledim. Bu operasyon control dışı unsurlara karşı yapılıyor..

Yapılan yanlış değil. Bunlar düne kadar efendilerinin elini öpüyorlardı, ısırmaya kalktılar..

Yoksa bunların parasını, eğitimini ve silahını veren aynı efendilerdi.. Kahyalar, efendilerine baş kaldırmaya kalkınca şamarı yediler..

Ama şimdi iş geldi Amerikancıların, İsrail yandaşlarının kapısına dayandı.. Çevik Bir tutuklandı..

Çiller için geri sayım devam ediyor..

Birileri Refahyol hükümeti için kapı aralarken, Erbakan’ın bu adamların üzerine gideceklerini düşünmüşlerdi.. Çiller de Erbakan’ın başında Amerika’nın siyasi komiseri rolündeydi.. Warren Cristopher’in Ankara’ya gönderdiği mesajda bu çok açık..

Erbakan “çok kan dökülür” endişesi ile, bu adamların üzerine gitmedi.. Hesaba göre Erbakan bunları tasfiye etmek için düğmeye basacak, derin devlet operasyonu o gün başlatılacaktı. İtiraz eden ve kafa tutanların ise hakkından Çatlı gelecekti..

Erbakan hükümeti döneminde sokağa düşen MİT raporu aslında daha sonra ortaya çıkacak Özden Örnek hatıralarına denk düşüyor.. Baransu’nun ortaya çıkarttığı belgelerin bir benzeri o zaman Meclis araştırma komisyonlarında vardı aslında.. Basına düşmüştü bir çok belge ve iddia..

Ama düğmeye basılmadı.. Erbakan işi “kansız” halletmek istedi, ve bu günlere gelindi..

Geçen gün yeni bir iddia atıldı ortaya. Post-Modern darbenin mimarı olmakla suçlanan emekli Orgeneral Çevik Bir’in, 10 yıl önce bir ABD dergisine yazdığı makalede aslında işin püf noktasını bütün çıplaklığı ile gözler önüne sermiş. Çevik Bir bu makalede, post-modern darbenin sadece “irtica’ya karşı değil, İsrail’le ilişkilerin sürmesi için de yapıldığını” yazıyor.

İşte Çevik Bir’in, İsrailli siyaset bilimci Martin Sherman’la birlikte, 2002’de kaleme aldığı yazıda;

“1990’lı yıllarda, İsrail-Türkiye ticaret hacmi sürekli arttı. Sivil değişim hacmi de (turistik, akademik, mesleki, sportif ve kültürel) önemli ölçüde genişledi. Fakat bu bağlar 1996’da, Necmettin Erbakan’ın iktidara yükselişi ile yıprandı. Erbakan, iç ve dış politikada İslami bir gündeme girişti. Erbakan’ın İsrail karşıtı söylemi, geleneksel Yahudi karşıtı motifler ve efsaneler ile dolu idi. Erbakan için, İsrail bir ‘ebedi düşman’ ve ‘Arap ve İslam dünyasının kalbinde bir kanser.’ Erbakan, İsrail ile ilişkileri dondurmaya söz verdi. Ordu, dedi ki: Ülkenin yüzünü İslam’a dönmesini ve İsrail ile ilişkilerin riske atılmasını izlemeyeceğiz. Erbakan, kontrol altında tutuldu. Türkiye ve İsrail MGK baskısıyla İslamcı Başbakan istifasını sundu.”

Evet evet, Çevik Bir sadece darbeye teşebbüsle değil, Ajanlıkla da suçlanmalı ve yargılanmalıdır..

Demek ki, 28 Şubat neymiş, kime karşı ya da kimin lehine yapılmış: İslam’a karşı, İsrail’in lehine!

Bu noktaya dikkat. ABD’li democrat ve globalistler, farklı düşünüyorlar. Onlar ılımlı İslam’ı destekliyorlar. Cumhuriyetçi, Siyonistler, Yahudi lobisi ve İsrail Ergenekoncuların yanında yer alıyor..

ABD’liler darbe konusunda ikili oynuyor.. Kendi adamlarını koruyor. ABD’de bu konuda farklı grublar var. ABD ile AB arasında da tam bir uyum yok.. ABD de kendi içinde uyumsuz.. Temel sorun da şu: İslam’a karşı havoc mu, sopa mı? Bugün sopa diyenler köşeye sıkışmış gözüküyor ve batılılar, ılımlı İslamcılara havoc ikram etmeyi test ediyorlar..

Bu arada son bir not daha: Başlayan iş bitirilecek. Kontrol dışı unsurlar tasfiye edilecek.. Ben tümünün tasfiyesini talep ediyorum, ama ne kadarından kurtulursak o da kar, 5, 10’dan küçüktür sonuçta.. Eski yapı tümü ile tasfiye edilmeli ve yeni derin yapıların oluşumuna da izin verilmemeli. Askerlerin yerini STK’ların, alevilerin yerini sünnilerin, Kemalistlerin yerini Liberallerin alması benim için yeterli değil..

Bu davalarda ABD ve İsrail ajanlarının ve onların yerli işbirlikçilerinin adı geçene kadar, bu dava aslı temellerine oturmamış demektir. Sadece ABD ve İsrail değil, Yunanistan, Rusya, İngiltere, Suriye, Almanya, İngiltere ve Fransa’yı, İtalya’yı da unutmamak gerek.

İsrail ve ABD süreçte hala etkin. Hasan Fehmi Güneş ne demek istediğimi bilir.. Demem o ki, ne oldu da, Güneş istifa etmek zorunda kaldı.. ABD, İngiltere ve İsrail’in Türkiye üzerindeki derin planlarını anlamak için fotoğrafın tamamına bakmak gerek..
Selam ve dua ile.

YENİ AKİT