İsrail, binbaşımızı şehid ettiğinde, MHP ne yapmıştı?

Ali İhsan Karahasanoğlu

İsrail'in işgali altındaki El Halil BM Geçici Gözlem Gücü'nde görev yapan binbaşı Cengiz Toytunç, 26 Mart 2002'de, fiilen İsraillilerin hakimiyeti altındaki bir bölgede şehid edildi..

Türkiye'nin o saldırıya tek tepkisi ne idi, biliyor musunuz?

"Şehid binbaşımızın, otopsisini biz yapacağız. Şehidimize dokunmayın, öylece gönderin.!"

Tepkiye bakın..

Ve o tarihde, milliyetçe sert söylemleri ile tanıdığımız MHP de, koalisyon ortağı..

Üstelik, "Tam bağımsız Türkiye" sloganı ile özdeşleşen (!) Bülent Ecevit de Başbakan..

Binbaşımızın İsrail hakimiyeti altındaki bir bölgede şehid edilmesinin ardından gösterdiğimiz bu tepki (!) sonrasında, cenazemizi Türkiye'ye getirdik ve otopsisini GATA'da yaptık.

Ama ilginçtir, "otopsiyi biz yapacağız" tepkisini bile, sonuçlandıramadık.

Otopsiyi yaptık da..

Ne hikmetse, otopsinin sonucunu ayrıntıları ile açıklayamadık.

Bugünlerde milli sorunlarımız tartışıldığında, "asarız, keseriz" söylemi ile karşımıza çıkan MHP, koalisyon ortaklığı döneminde, bu tepkisizliği sineye çekti..

Böylece, bir binbaşımızın şehid edilmesine tepkimiz, sadece ve sadece, "Otopsisini biz yapacağız" ile sınırlı kaldı...

Otopsi yapıldıktan sonra, sonucunu açıklayamamak da, cabası..

Gel zaman, git zaman..

Askeri personelimiz konumundaki bir binbaşı değil, Mavi Marmara gemisinde, sivil insanlarımız şehid edildi..

Katil, yine İsrail..

Ve bu olaya tepkimiz, İsrail'le ilişkilerimizin 2. katip seviyesine indirilmesi olarak açıklandı..

Türk elçimiz geri çağrıldı.

Onların büyükelçisine, "Hazır izinli olarak İsrail’de imişsin.. Bir daha da gelme" denildi.

Nerdeeen, nereye!?

O silik, "Otopsiyi biz yapacağız" tepkisi gitmiş.

Yerine "ilişkiler, 2. katip seviyesine indirildi" tepkisi gelmiş.

Sahi, "silik" dedik de, aklımıza geldi.

Bugünlerde bir parti, Genelkurmay Başkanı'nın, Cumhurbaşkanı'na selam vermesini “silikleştirme operasyonu” olarak niteliyordu..

Bakın, gerçek "silikleşme" hangisi imiş, görüldü..

Eminim Genelkurmay Başkanımız da, "Emrim altındaki bir binbaşı şehid edildiğinde, onun katilleri ile ilişkilerini kesmeyen bir hükümet ve Cumhurbaşkanına boyun eğmemenin bir gerekçesi belki olabilir. Ama, değil askeri personel, sivil vatandaşının bile hakkını koruyup, tüm dünyayı karşısına almaktan çekinmeden, İsrail'le ilişkileri kesen bir sivil yönetime, baş da eğeriz, boyun da" demiş olmalıdır..

Ne dersiniz, MHP'nin "silikleşme" yorumu, bu vesile ile, bir defa daha duvara toslamış olmadı mı?

İSRAİL'DEKİLER SUSTU ABD'DEKİ MAŞASI KONUŞTU

BM raporunun açıklanmasının hemen ardından, Türkiye'nin B planını devreye sokması üzerine, İsrailli yetkililerin pek ciddi bir açıklama yapmadıkları, dikkatinizi çekmiştir.

İsrail'in, evine gönderilen Türkiye Büyükelçisi Levy bile, "Ne yapalım, biz de Türkiye'ye, bundan sonra turist olarak gideriz" demekle yetinmiş!

Katilin kendisi konuşmuyor ama, avukatları tam gaz savunmayı sürdürüyorlar.. Siyonizmin ABD'deki uzantıları, küstahlığa devam ediyorlar..

Bu kapsamda, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi üyesi Eliot Engel adlı İsrail maşası, bakın neler yumurtlamış: "Bu akıl almaz bir iki yüzlülüktür. Esad rejimi kendi halkından 2000’den fazla kişiyi öldürürken, Suriye Büyükelçisi Ankara’da rahat rahat oturmaktadır. Ancak Türkiye İsrail’in yasal olarak uyguladığı abluka yüzünden İsrail Büyükelçisi’ni sınırdışı etmiştir. Türkiye, Ortadoğu’daki tek gerçek demokrasiyi azarlamak yerine, Kıbrıs gibi, kendi sorunlarına odaklanmalıdır” demiş!

Nasıl ama?

“Güzel bir kıyas malzemesi bulmuş” diyeceksiniz..

İsrail büyükelçisinden tutun, gazetelerine kadar hemen hepsinin, koro halinde Mavi Marmara gemisine yönelik saldırıyı, bir senedir sürekli savunduklarını, ama bunun karşısında, Suriye büyükelçisinin, Suriye’deki cinayetleri masum gösteren bir açıklaması olmadığı, kardeş kanı dökülmesi lehine bir yorumu olmadığı gerçeğini gözardı ederseniz, böyle bir kıyas yapabilirsiniz..

Engel’in kıyası, yine de fayldalı oldu.. Bize bir hatırlatma yapmış oldu..

Gerçekten de, 9 insanımızı katleden İsrail'in büyükelçisini evine gönderdiğimize göre, Irak'da bir milyon, Afganistan'da hakeza yüzbinlerce Müslümanı öldüren ABD'nin büyükelçisini, niye evine göndermiyoruz?

Öyle ya..

Hazır, ABD’li senatör de hatırlattığına göre..

Dünya genelinde nerde insan katliamı yapan devlet varsa, onların büyükelçilerini de, gönderelim evlerine..

Ya kendilerine çekidüzen versinler..

Ya da, dünya genelindeki yeni düzenin başoyuncusu olarak, herkese haddini bildirme adımlarını atmaya devam edelim..

YENİ AKİT