Geçen hafta Türkiye, 2001 yılından bu yana ABD ve öteki NATO üyeleri yanında İsrail savaş uçaklarının da katılımıyla uygulanmakta olan Anadolu Kartalı hava tatbikatını erteledi. Dışişleri Bakanlığı, "Tatbikatın uluslararası bölümünün ertelenmesinden siyasi bir anlam ve sonuç çıkartılması doğru değildir.
Bu çerçevede, İsrailli yetkililere atfen basında yer alan değerlendirme ve yorumların kabulü de mümkün değildir. İsrailli yetkilileri açıklama ve tutumlarında aklıselime davet ediyoruz..." açıklamasını yaptıysa da Türkiye, İsrail ve bütün dünyada kararın siyasi nedenleri tartışılıyor.
Türk dış politikasını yakından izleyen bir yorumcu olan Bahadır Koç, Ankara'nın bu kararı niçin aldığına dair açıklamaların bir listesini okurlarına gönderdi. (Koç, yaklaşık on yıldır, aboneleri için zengin bir bilgi kaynağı sağlayan Foreign Press Review / Yabancı Basın Taraması'nı yayımlıyor.) Bunlardan başlıcaları şöyle: Tatbikata katılacak İsrail uçakları, Lübnan'ın ve Gazze'nin bombalanmasında kullanıldı, İran'ın bombalanmasında da kullanılabilir. Ankara İran'ın bombalanmasına karşı olduğunu göstermek istiyor. İsrail uçakları geçen yıl Suriye'yi bombalarken Türk hava sahasını ihlal etmişler ve İsrail yönetimi bu önemsiz bir şeymiş gibi davranmıştı. Ankara İsrail-Suriye barışı için görüşmeler yürütürken, İsrail'in Gazze'ye saldırma planları yaptığı ortaya çıktı. İsrail, Türk Hava Kuvvetleri'nin ısmarladığı insansız hava araçlarının teslimatını sürekli erteliyor. Erdoğan hükümeti Washington'daki AKP karşıtı faaliyetlerden İsrail lobisinin sorumlu olduğundan kuşkulanıyor. Ankara, komşularıyla ilişkileri düzeldiği için artık İsrail'e ihtiyaç kalmadığını düşünüyor. Nihayet Başbakan Erdoğan, El Arabiye televizyonuna verdiği demeçte Türkiye halkının hassasiyetlerini göz önünde bulundurduklarını, halkın İsrail'in tatbikata katılmasını istemediğini, tatbikatın uluslararası bölümünü bu nedenle ertelediklerini söyledi. (Zaman, 15 Ekim)
Yapılan yorumlar arasında bana göre en dikkate değer olanı, "İsrail lobisi ve ABD dış politikası: Güçlü bir çıkar grubu Ortadoğu'da nasıl yıkıma yol açtı, İsrail'e zarar verdi ve şimdi daha da tehlikeli bir gelecekle tehdit ediyor" (2007) başlıklı kitabın yazarlarından Stephen Walt'dan geldi. Walt özetle şöyle diyordu:
"İsrail'in Batı Yakası ve Gazze üzerinde işgali sürdürmesinin gerek ABD ve gerekse İsrail açısından kötü bir durum olup olmadığını sorgulamışsanız, Türkiye'nin geçen hafta aldığı karar üzerinde durmanız gerekir. Çünkü bu olay, 'Büyük İsrail' amacının peşinden gitmenin ABD'nin ve İsrail'in çıkarlarına verdiği zararın mükemmel bir örneği. Son on yıldır Türkiye, İsrail'in İslam dünyasındaki en yakın müttefiki oldu. İsrail'den yüklü miktarda silah satın aldı, İsrail savaş uçaklarının hava sahasında tatbikat yapmasına izin verdi ve İsrail ile hasımları arasında etkili bir arabuluculuk yaptı. Bu, İsrail için her bakımdan çok değerli bir ilişkiydi. Ama ne yazık ki İsrail'in Gazze'ye saldırması pek çok Türk'ü dehşete düşürdüğü gibi İsrail ile Suriye ve Hamas arasında dolaylı görüşmeler yapılmasına yardımcı olan Türk hükümetini çok güç bir durumda bıraktı... Obama, 'iki devlet çözümü İsrail'in, Filistinlilerin, ABD'nin ve bütün dünyanın çıkarınadır' dediğinde doğruyu söylüyordu, ama ne yazık ki bu hedefe yaklaşılmasını sağlayamadı. Bu arada, ABD'nin iki - devlet çözümü için çalışmasını engelleyenler, en çok değer verdikleri iki ülkeye bilmeyerek büyük zarar vermeye devam ediyor." (Foreign Policy, 14 Ekim)
Bana göre Türkiye-İsrail yakınlaşması Oslo barış süreci sayesinde mümkün olmuştu. Filistinlilerle barış yapmamaya kararlı, bu konuda ABD'ye dahi direnen son Netanyahu hükümetiyle birlikte, Türkiye ile İsrail arasında yakın ilişkinin temeli büsbütün sarsıldı. Umarım Ankara'nın tavrı, İsrailli yöneticilerin akıllarını başlarına toplamalarına bir nebze yardımcı olur.
ZAMAN