İsrail, AK Parti hükümetini yıkabilir mi?

Mümtazer Türköne

Komplo teorilerine inananlar, ABD-İsrail cephesini her şeyi yapmaya muktedir görenler için mantıklı bir soru. Nükleer Takas Anlaşması ile, elini aslanın ağzına sokan ve midesinden İran'ı çıkartıp kurtarmaya çalışan Türkiye, Gazze krizi ile çizmeyi aşmış durumda. ABD-İsrail çıkarlarına yönelik yakın bir tehdide dönüşen Türkiye'yi, kendi içinde dönüştürüp AK Parti hükümetinden kurtulmak en akılcı çözüm olabilir. Öyle değil mi? Peki ABD'nin işine gelmeyen hükümetleri değiştirmesi mümkün mü?

Son örnek, birkaç gün önce Japonya'da yaşandı. Okinawa adasındaki ABD üssünü kaldırma sözü veren Başbakan Hotoyama, Amerikan baskıları yüzünden sözünde duramadı. Koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti, bu gerekçe ile hükümetten ayrılınca Başbakan istifa etti. Japonya'da, üç yıl içinde beşinci başbakan göreve gelmiş oldu.

Teori şöyle işliyor: ABD, çıkarları ile çelişen hükümeti devirmek için hassas iç dengelere bir yerden müdahale ediyor. Yani aslında hükümeti ABD değil, yerli aktörler devirmiş oluyor. ABD'nin bu operasyonu birilerinin işine geliyor. Meselâ AK Parti hükümetinin devrilmesi kimin işine gelir? Uzun bir liste yapmak lâzım. PKK ile Ergenekon'u ilk sıraya, AK Parti'nin legal rakipleri MHP ve CHP'yi de onların altına koymak lâzım. Hükümete karşı açık bir vesayet savaşı ilan eden Yüksek Yargı Oligarşisi de bu geniş cephenin en ön safına yerleştirilmeli. Artan PKK terörü, yeni Ergenekon operasyonları, referandumun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi, CHP'nin oy tabanının genişletilmesi... Bu kadar geniş ve etkili bir cephenin -aralarında işbirliği olması şart değil- AK Parti hükümetini yıkmak için girişeceği taarruza ABD'nin hassas istihbarat ve etkili psikolojik harekât desteğini verirseniz sonuca ulaşmak kolay. Kolay da ya sonrası?

Bu projenin üzerine inşa edildiği ana cephe "eksen kayması" tartışmaları. Güya Türkiye'de giderek İslamcı politikalar izleyen (İran ile yakınlaşan, Hamas'a kol-kanat geren ve İsrail'e düşmanca davranan) bir hükümet, Türkiye'yi yanlış bir istikamete sürüklüyor. Ve Yahudi lobilerinin önderliğinde ABD, AK Parti hükümetinin kalemini kırmış bulunuyor.

Bu senaryoya inanan ve gerçekleşmesi için dua etmenin yanında yırtınırcasına çaba harcayan bir kesim var. Gerçek böyle değil. AK Parti için, ABD'nin gadrine uğramaktan önce, dünya ölçeğinde ABD hegemonyasını dikkate almayan bir politika bütünüyle yanlış. ABD, Obama'nın henüz yıpranmamış yüzüyle bilhassa İslâm dünyasına yönelik bir sempati taarruzu yürütüyor. Hegemonya, adı üzerinde salt zora ve şiddete değil, güçle desteklenen rızaya dayanır. ABD, Irak'ın işgali ve Afganistan kaosu ile esaslı bir meşruiyet zaafı yaşadı. Kandahar'da planlanan nihaî operasyon dönüşü olmayan hataya son noktayı koymak için. Şimdi hatalarını düzeltmek istiyor. Amerika'nın içinde de birden fazla güç merkezi var. İsrail, ABD'nin aradığı meşruiyet, yani uluslararası rıza için kaldıramayacağı ağır bir yüke dönüştü. ABD'nin uluslararası alanda aradığı meşruiyetin en güçlü ayağı ise Türkiye. Tam da AK Parti hükümetinin yönettiği Türkiye. Ancak ve ancak İslâm dünyası üzerinde itibarı olan etkili bir Türkiye, ABD'nin bu meşruiyet arayışı için etkili bir partner olabilir.

Tanzimat yıllarında, yabancı sefirlerin baskısı ile sadrazam değişikliğine gitmek mümkündü. Ama bu mekanizma sanıldığı gibi bir teslimiyet değil, diplomatik akıl kokan manevralardı. Yıpranan sadrazamın veya hariciye nazırının yerine gelen yenisi, yeni bir başlangıç adına devlet için en değerli şeyi yani zamanı kazandırmış olur, böylece devletin âlî çıkarları daha kolay sürdürülürdü.

Şimdi sorulacak soru şu: Velev ki İsrail (ve ABD'deki güç merkezlerinden biri), AK Parti hükümetini devirmeyi kafasına koymuş olsun; Türkiye içinden kimlerle işbirliği yapacak? AK Parti'ye muhalefet ile AK Parti'nin savunduğu ülke çıkarlarına ihanet arasındaki çizgiyi kim nasıl netleştirecek?

Veya başka bir soru soralım. AK Parti hükümeti İsrail'deki koalisyon hükümetini yıkabilir mi? Neden bu tartışmalara bir de böyle bakmıyoruz?

ZAMAN