Isparta'da "Küresel Zulmün Kıskacında Suriye İntifadası" Paneli Gerçekleştirildi

Isparta'da İlkeli Çocuk ve Gençlik Derneği (İlk-Der), “Küresel Zulmün Kıskacında Suriye İntifadası 6. Yılında” konulu bir panel düzenledi.

Sunuculuğunu Ahmet Karabacak’ın yaptığı panel, 10 Mart Perşembe akşamı, Isparta Öğretmenevi’nde gerçekleştirildi.

İlkeli Çocuk ve Gençlik Derneği’ni tanıtarak konuşmasına başlayan Karabacak; “Kurulduğu 2005 yılından beri derneğimiz, yüce vahyin değerlerine bağlı, Peygamberimiz Hz Muhammed’in yolundan giden ilkeli bir nesil ve toplum yetiştirme gayret ve niyetindedir. Bu amaçla çocuklara, gençlere ve yetişkinlere yönelik çalışmalarına devam etmektedir.” dedi. 6. yılına giren Suriye direnişinin manipüle edilmeye çalışılmasına karşılık, doğru bilgi ve bakış açısı sunmak amacıyla bu paneli düzenlediklerini belirten Karabacak; Buruc Suresi’ni okumak üzere Abdullah Ertunç’u davet etti. Buruc Suresi okunurken, surenin meali slayt gösterisi ile aktarıldı. Ardından Suriye İntifadası konulu bir sinevizyon gösterisi  yapıldı.

Karabacak; moderatör Yasin Akkaya ile konuşmacılar Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ve İMKAN-DER Genel Başkanı Murat Özer’i davet etti.

“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” hadisiyle giriş konuşmasına başlayan Akkaya; “Suriye, bizim vücudumuzun bir parçasıdır.” diyerek Suriye’nin ümmet için önemini vurguladı. Konuşmasına panelin düzenlenme gerekçesi üzerinden devam eden Akkaya “Bugün belki daha önce farklı mecralarda birçok kez dile getirilen bir konuyu, bizim için hiçbir zaman sıradanlaşmasın diye, vücudumuzdaki uzuvların ağrılarından bihaber olmayalım diye, kendimize ve mazlumlara fayda sağlasın diye hatırlamak üzere burada toplandık.” diyerek sözü İMKAN-DER Genel Başkanı Murat Özer’e bıraktı.

“İslam Dünyası’ndaki savaşlar hiç de kolay biten savaşlar değildir.” diyerek konuşmasına başlayan Özer, bugüne kadar 400 bin insan katledildiği, 4 milyondan fazla mülteci olduğu halde Suriye’de savaşın neden hala bitmediğine ilişkin açıklamalarda bulundu. İslam dünyasında yakın tarihlerde vuku bulan savaşlardan örnekler veren Özer; “1. Dünya Savaşı halen devam ediyor. Kimileri buna 3. Dünya Savaşı dese de bu savaş, 1. Dünya Savaşı’nın devamıdır. Bu savaşların sebebini tek bir gerekçeye indirmedikçe, meseleleri doğru kavramış olmayız. Ümmet yeniden varolmak için ayaklanıyor. Bu savaş ümmetin yeniden varoluş savaşıdır.” dedi. Yakın zamanda İslam dünyasında ki ayaklanmalara değinen Özer; “Tunus’ta, Libya’da ya da Mısır’da dünyevi olarak kaybetmiş ya da kazanmış olabiliriz. Ancak biz zulme boyun eğmeyerek, zalime karşı mücadele vererek kesinlikle kazandık.” dedi. Suriye’de tarihte benzeri görülmemiş bir zulüm ortamında mücadele verildiğinin altını çizen Özer, Suriye’deki rejiminin, baba Esed döneminden beri süregelen diktatör uygulamalarını, yapılan zulümleri örneklerle açıkladı. Suriye’de zulme karşı verilen mücadelenin, yalnızca diktatör uygulamalara karşı olmadığını vurgulayan Özer, işin içinde Esed ordusunun yanısıra, İran, Amerika, Rusya ve Şii Milis Örgütleri’nin de olduğunu ve bunların Suriye Savaşı’ndaki rollerini tanımladı. Özellikle İran’ın Irak savaşı’ndan bu yana uyguladığı zulüm politikalarına değinen Özer; “Irak savaşının temel faktörü Amerika olduğu kadar İran’dır. Suriye’yi de İran’ın işgal ettiği gibi bir durum söz konusudur.” dedi.

Suriyeli mültecilerin sığındıkları diğer ülkelerde de zulme maruz kaldıklarını belirterek konuşmasına devam eden Özer; “Suriye’nin Türkiye’den başka sığınacak yeri yoktur.” diyerek Suriye Savaşı’nın, Türkiye’nin de Savaşı olduğuna işaret etti.

Ardından yeniden ihyanın önündeki engelleri; “ Tekfir ve Ötekileştirme, Mezhepçilik ve İran Yayılmacılığı, Irkçı Yaklaşımlar” başlıkları altında inceleyen Özer, tarihsel ve güncel boyutuyla değerlendirmeler yaparak konuya derinlik kazandırdı. Özer; Suriye’ye vatan müdafaası olarak da sahip çıkılması gerektiği vurgusuyla konuşmasını tamamladı.

Moderatör sözü Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya’ya verdi.

Suriye konusunun gündemde tutulmasının önemi üzerinde durarak konuşmasına başlayan Kaya; “Suriye’yi konuşuyoruz ve konuşmalıyız. Kur’an mü’minlerin özelliklerinden biri olarak ‘Bir zulüm olduğunda hep birlikte karşı koyarlar.’ der.” dedi.

Suriye Savaşı’na iki tür yaklaşım olduğunu ifade eden Kaya, bunların; Kemalist, Laik, Sol kesim, Kürt Milliyetçisi, PKK yaklaşımı ve Müslümanların yaklaşımı olduğunu belirtti. Müslümanların yaklaşımının mazlumun yanında olmak, direnişe devam etmek yönünde olduğunu vurgulayan Kaya; buna karşılık diğer yaklaşımın, mazlumu suçlayan ve halkın, Batı’nın rejim değişikliği istemesi sebebiyle ayaklandırıldığı düşüncesinin hakim olduğu yaklaşım olduğunu ifade etti.

Kaya; Suriye’de halkın iradesini hiçe sayan, halkın hakları ve özgürlükleri için ayaklanmasına ihtimal vermeyen bakış açısının İslam’dan, akıldan, adaletten uzak olduğunu sözlerine ekledi.

“Suriye meselesine içimizden birileri çifte standartla yaklaştı. ‘Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da halkın ayaklanması güzel ancak Suriye’de Batı’nın dayatması ile bir ayaklanma başladı.’ düşüncesi adaletsizliktir.” diyerek Suriye için yapılan haksız değerlendirmeleri eleştirdi. Suriye’deki rejimin adaletsiz tutumları ve halka yaşattığı zulmün tarihçesi üzerinden konuşmasına devam eden Kaya; Suriye’de yaşanan zulmün boyutlarını daha iyi idrak edilebilmesi için Feyza Gümüşlüoğlu’nun, “Suriye’de Muhalif Olmak” adlı kitabını tavsiye etti.

Suriye’de savaşın başladığı günden bugüne yaşanan gelişmelerle konuşmasına devam eden Kaya, Esed’e karşı verilen mücadelenin mezhepçiliğe indirgenmesini ve silahlı şiddetin baş göstermesiyle birlikte Suriye’deki gerçeğin inkar edilmesini eleştirdi. Kaya; Suriye savaşının daha iyi idrak edilebilmesi için, savaşın ilk dört yılının günlüklerinden oluşan bir çalışma olan, Sameri Yazmak’ın “Çapraz Ateşte Bir Kadın” adlı kitabını tavsiye etti. “Esed Suriyesi” diye tanımlanan bir ülkede insanların ayaklanmasını kabul etmeyen, “Muhalefet şiddete başvurduğu için Esed onlara karşılık verdi.” düşüncesiyle savaşın başladığını iddia eden bakış açısının mesnetsizliğine işaret etti. Bugün Suriye’de gelinen noktada, “Ülke ne hale geldi? İyi mi oldu?” diye sormak yerine, “Ülkeyi kim bu hale getirdi?” diye sorulması gerektiğinin altını çizdi. Kaya; “Suriye’de yakıp yıkanları değil de, ‘Özgürlük!’ diye ayağa kalkanları mı sorumlu tutacağız? Gücümüz yetmeyince mazlumu bırakıp, zalimi mi savunacağız?” diyerek Suriye’nin faturasını, mazlum halka mal eden zihniyeti eleştirdi. Esed’le uzlaşmanın, halkın yararına bir sonuç ortaya çıkarmayacağını belirten Kaya; “Uzlaşmak demek ‘haksızlık payidar olsun, zulüm payidar olsun.’ demektir.” dedi. Kaya; “İnsanlar şaşabilir, ölçüler şaşmaz.” diyerek Suriye dahil, diğer tüm meselelere Müslümana yakışır şekilde tavır alabilmek adına, hak ve adalet ölçüsü içerisinde bir perspektif ortaya koyarak konuşmasını tamamladı.

Soruların cevaplamasının ardından panel sona erdi.

Programın videosu:

Haber: Hale Beyza Avcı

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi