İsminden Önce Eserleri Silinmeli

Yazısında darbeci general Kenan Evren’in isminin okul, cadde, sokak ve kışlalardan silinmesi kararını değerlendiren Kenan Alpay, 12 Eylül’ün en büyük eseri olan Kemalist anayasaya dokunulmamasının bu tür önemli adımları kadük bırakacağını vurguluyor.

HAKSÖZ-HABER

“Darbeci general Kenan Evren’in ismine karşı geliştirdiğimiz adalet ve hukuk mücadelesini eserlerine ve mirasına karşı da verebilecek miyiz? Kenan Evren ve 12 Eylül’ün bu toplum ve ülkeyi çarmıha gerercesine ağır bir cendereye sokan darbe anayasasını nasıl geçersiz kılabilir, zararlarından nasıl korunabiliriz?” diye soran Kenan Alpay, “Bu asli ve öncelikli meseleye dair tartışmaları mazide bırakmak hukuk devleti mücadelesini, özgürlük toplumu idealini derin dondurucuya kaldırmak demektir.” diyor.

Anayasa Hedefi Neden Gündemden Çıkarıldı?

“Türkiye’nin AK Parti hükümetleri sürecinde Meclis ve en geniş manada sivil toplumun katılımıyla gerçekleştirmek istediği anayasa hedefi neden gündemden çıktı veya çıkarıldı?” sorusunu soran Kenan Alpay, “12 Eylül darbe anayasasını ortadan kaldırmaktan vazgeçmek ülke ve topluma yapılabilecek en büyük kötülüktür.” diyor ve ekliyor: “Kenan Evren’in naçiz vücudu dört yıl önce toprağa karışmış fakat mimarı olduğu militarist-ulusalcı anayasası halen toplumun üzerine boğarcasına abanmakta, aman vermeksizin çökmektedir.”

Muhafazakar Siyasal Aklın İflası

Kemalizm ile ve 12 Eylül darbesinin eseri Kemalist anayasayla yüzleşmek yerine bugün “Atatürk’ün yolu nasıl izlenir, nasıl izlenmez?” veya “Mustafa Kemal’in hedeflerini CHP mi gerçekleştirebilir yoksa AK Parti mi?” gibi tuhaf ve komik kıyasların oluşturduğu rekabet içerisine girildiğini belirten Kenan Alpay, şu değerlendirmelerde bulunuyor:

“Ancak 12 Eylül ve 28 Şubat sürecinde görülen Kemalist söylem ve ritüeller okul ve resmi daireleri aşıp sokaklara, caddelere, meydanlara inmişken dahi üç beş muhafazakâr makyajlamayla seviniliyor, şükrediliyor… Muhafazakâr siyasi çizgide tarih bilinci ve siyasal akıl resmen iflas etmiş, belki de doğru düzgün oluşmamıştı bile. İktidar olup muktedir olamamak, alt yapı çalışmalarında dağlar devirip kültür-sanat ve eğitim alanında derelerde boğulmak böyle bir şey olmalı.”

Kenan Alpay konuyla alakalı yazısını şu vurguyla tamamlıyor:

“İsimlerden önce mekân ve kanunların ruhunu, mantığını ve işleyişini değiştirmeyi beceremeyen muhafazakâr siyaset maalesef Ata/Türkçü iktidar ve hayat tazına eklemlenmekten başka çıkar yol bulamayacaktır.”

*

YAZININ TAM METNİ >>>

Yorum Analiz Haberleri

Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...