Salih Orhan’ın analizi:
İslami Söylemin Gücünü İçeriden Kıran Şarlatanlar ve Onları Ortaya Çıkaran Vasatla Nereye Kadar?
İslami camiaya şöyle dışarıdan tarafsız bir gözle bakıldığında basmakalıp yargının aksine yekpare bir bütün olmaktan uzak “çok renkli” bir yapı karşımıza çıkıyor. Ancak bu “çok renklilik” aklı başında, makul kişilerin yanı sıra mebzul miktarda meczup, şarlatan, kıt akıllı kimselerin de –yine bu camia içindeki en azından bazılarının nazarında- sözüne itibar edilir bir pozisyona sahip olması sonucu ortaya çıkan genel tablodan kaynaklanıyor. Bu genel tabloda maalesef farklı meşreplerden, mesleklerden makul kişilerin söz ve davranışlarıyla bu diğerlerinin söyledikleri ve yapıp ettikleri “İslami söylem” diye adlandırılabilecek ortak bir havuzu dolduruyor. Bu iç içe geçmişlik de makul Müslümanların fiili ve kavli çabalarını birçok yerde boşa çıkaran bir netice doğuruyor. İslami söylemin gücü “içeriden” örülen bariyerlerle kırılırken, “içeriden” birilerinin yapıp ettiklerinden beri olduğunu ilan etme uğraşıyla Müslümanların gücü ve zamanı heba oluyor.
Burada tabii esas mesele yaşadığımız ülkedeki Müslümanların genelinin zihni ve ahlaki seviyelerinin çok da Müslümana yaraşır bir seviyede olmamasıdır. Oysa Müslümanların şu evsafta olması gerekir diyebileceğimiz bir asgari müşterekten bahsedilebilir. Asgari müşterek olarak görülebilecek bu vasıfları taşımayan kimselerin bugün Müslümanlar arasında sözü dinlenilir, yaptıkları önemsenir bir pozisyona sahip olması ise yine Müslümanların genelinin bazı nitelikleri haiz olmamasından kaynaklıdır denebilir.