İslami Şahşiyetin Oluşmasında En Önemli Saik Dava Bilincidir!

Özgür-Der Bursa Şubesi alternatif eğitim programları kapsamında düzenlediği aylık seminerlerinden bu dönem ikincisini ''İslami Şahsiyetin İnşası'' başlığı altında Rıdvan Kaya'nın katılımı ile Ördekli Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.

Halime Örs / Haksöz Haber

''Bir amaç doğrultusunda yaratılan insan, hidayet kaynağı olan Kur'an'a şahidlik etmekle mükelleftir!'' diyerek sözlerine başlayan Rıdvan Kaya, 'Böylece sizi insanlara şahid ve örnek olmanız için vasat ümmet kıldık.' ayetini esas alarak Müminlerin öncelikli hedefinin asli kimliği olan, vahyi taşımak ve insanlara ulaştırmak anlamına gelen şahidliği üstlenmek olduğunu dile getirdi. Allah'ın dininin hakim kılınması şiarıyla hareket eden Müslümanların, Müslüman doğmak- Müslüman olmak şeklinde bütünleştirilen ve Kitab'a uygunluğu sorgulanmadan yüzeyselleştirilen yanlış algıyı kırmak adına sistematik ve sürekli bir çaba içerisinde olması gerektiğini ifade etti.

''Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelen sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?'' ayetine işaret ederek Mümin olmanın basit bir iddia olmadığını belirten Kaya; imanın ancak söz, eylem bütünlüğü ile ciddi bir mücadele sonucu erişilebilecek bir olgu olduğunu vurguladı.

 Konuşmacı, Kuran'dan uzak ve vahiyle örtüşmeyen bir uyumsuzluk halinin İslami kimliğimizle çeliştiğini, ahlaki zaaflar ve kimlik bunalımına sebebiyet vererek Müslüman olma bilincinden kopardığını ve bunun da imani boşluklardan kaynaklandığını dile getirdi.

Yaşadığımız toplumda Kur'an'a hürmet edildiğini ancak kurallarının bütüncül bir şekilde uygulandığı bir yapının haiz olmadığını belirten konuşmacı, Müminlerin konjonktür gereği hareket etmemesi, İslami imkanlar dahilinde yaşanan bir din olmaktan çıkartıp hüküm koymayı yalnızca Allah'a isnad ederek İslami hükümlerin tümüyle yaşanılır kılındığı bir toplumsal yapı oluşturulması gerektiğini ifade etti. Kaya, ''Emrolunduğun gibi dosdoğru ol'' düsturuna vurgu yaparak Müslümanların pratiklerini Allah'ın kitabı ve Resulullah'ın sünneti esas alınarak oluşturulması gerekliliğine ve Halik olan Allah'ın aynı zamanda Hakim olduğuna dikkat çekti.

İslami şahsiyetin inşasında en önemli saikin dava  bilincine sahip olmak olduğunu belirten konuşmacı, Müslümanların söylemlerini, yapıp ettiklerini ve dahi özlemlerini Kur'an'dan yola çıkarak şekillendirmesi gerektiğini ifade ederek ''De ki, şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm yalnızca alemlerin Rabbi Allah içindir.'' ayeti ile delillendirdi. Konuşmacı, Müslümanların İslam'ı yaşama ve hakim kılma mücadelesini Resullerin örnekliği ve Kur'an'da da ifade edildiği üzere ancak cemaat olma bilinciyle sürdürebileceğini belirterek namazdan başlanarak tüm eylemliliklerinde ''Allah'ın ipine topluca sarılın'' şiarını edinmesi gerektiğine vurgu yaptı. Müslümanların zalimlerden uzaklaşıp bireysellik çukuruna düşmeden, kardeşlik bilinci ile hareket etmesi gerektiğini ifade eden Kaya, ancak bu sorumluluk bilinci ile kendini ve yeryüzünü anlamlandırabileceğini belirtti.

Müslümanların taşıması gerek önemli vasıflardan bir diğerinin, kardeşinin ihtiyacını kendi nefsinden önce tutmak olarak anlamına gelen, fedakarlık olduğuna dikkat çeken Kaya; fedakarlık ve dayanışma refleksiyle hareket eden Müslümanların kardeşlik hukukunu somutlaştırarak bulundukları toplumu değiştirebileceğini dile getirdi. Konuşmacı, fedakarlık ve dayanışma ruhunu da besleyen 'Allah için sevmek' vasfına vurgu yaparak ırk, cinsiyet, yaş, menfaat gibi dünyevi bağlardan arınıp yalnızca Allah'ın rızası için sevmek şiarının şahidler olma yolunda Müslümanları güçlendireceğini belirtti.

''Resullerin hayatlarında sizler için güzel örneklikler vardır'' ayeti ile sözlerine devam eden konuşmacı; Müslümanların ilişkilerini nitelikli bir hale dönüştürmek için birbirlerinin eksikliklerini tamamlama, hatalarını örtme, güzelliklerini çoğaltma hasletlerini barındırmasının elzem olduğunu dile getirdi. Bu vasıfların ancak merhamet temelinde şekillenebileceğini belirten konuşmacı, Müslümanların birbirlerine merhametle yaklaşması gerektiğini, birbirlerini affetme erdemini göstermelerini ve Allah için geri adım atabilecek olgunlukta kişiler olmaları gerektiğini dile getirdi. Kaya; Müslümanların  öncelikli olarak kendi eksiklikleri, hataları ile yüzleşmesi gerektiğini belirterek kişinin kendisindeki zaafları düzelttiği takdirde kardeşi için nitelikli bir örneklik sunmuş olacağını ifade etti. İlişkilerdeki temel ölçünün 'Müminlere karşı merhametli, kafirlere karşı net ve tavizsiz olmak' olduğunu belirten Kaya, sosyal ilişkilerde hatalar karşısında yumuşak ve itidalli bir tavır sergilerken dini meselelerde tavizsiz olması gerektiğine dikkat çekti.

Müslümanların en büyük zaaflarından birinin sabırsızlık olduğunu ifade eden Kaya; Kur'an'da sıkça tavsiye edilen sabretmenin toplumda ki genel yargıda olduğu gibi zillete boyun eğmek anlamına gelmediğini, zorluklara cephe almak, mücadelelerinde sebat etmek ve  davalarında ısrarcı olmak demek olduğunu dile getirdi.

Ümmetin sorunlarını görmezden gelerek yaşadığı toplumla ilgili bir çözüm üretme kaygısı taşımadan nemelazımcı bir bakış açısıyla yaşamanın toplumda ciddi sıkıntılara sebebiyet verdiğini ifade eden konuşmacı; Müslümanların emperyalizme, küfre karşı çıkmak gibi ciddi iddialarının sadece slogandan ibaret olmaması gerektiğini, tuttuğu mücadele içerisinde bu düşüncenin günün birkaç saatine sığdırılan değil hayatın her alanına nüfuz eden eylemlilikler olması gerektiğine dikkat çekti.

Kaya; cahiliyyenin hayatın neredeyse her alanını kuşattığını, kimlikler ve ilişkiler üzerinde bozulmalara neden olduğunu belirterek bu ifsad karşısında Müslümanların ancak bütüncül bir yaklaşımla hareket ettikleri takdirde tutarlı bir İslami şahsiyet oluşturabileceklerini dile getirdi.

"Müminler birbirlerini tutan tuğlalardan yapılmış duvar gibidir" hadis-i şerifi ile sözlerine devam eden konuşmacı; İslam'ın belirlediği ölçüler dahilinde, kardeşlik vasfının mutlak duygulardan başlayarak pratik ile şekillendirilmesi gerektiğini, aksi halde soyut bir kardeşlik algısının ilişkileri çıkmaza sürükleyerek marufu yaygınlaştırma düsturundan uzaklaştırabileceğini ifade etti. Kaya, bu doğrultuda Müslümanların ilişkilerinde buğza, öfke ve haksızlığa, ufak hatalardan ve söz yanlışlarından dolayı insanları tasfiyeye yönelmemeleri noktasına dikkat çekerek birbirlerine karşı merhametli davranmaları  ve ıslah edici bir yol izleyerek kuşatıcı bir perspektif yakalamaları gerektiğini ifade etti.

Son olarak Müslüman olma iddiası taşıyan insanların hakiki bir kimlik inşası ortaya koyabilmesi için ahlaki zaaflarından arınması gerektiğine vurgu yapan konuşmacı; bireyin toplumdaki temsiliyet sorumluluğunun farkında olarak İslami kimliğini zedeleyecek hal ve tavırlardan uzak durması gerektiğini ifade ederek sözlerini bitirdi.

Bu yolda Rabbimiz ayaklarımızı sabit kılsın. Bize son nefesimize kadar Müslümanlarla yaşayıp, Müslüman olarak ölmeyi nasib etsin..

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi