Haksöz Haber
“İslami Mücadelede Sabiteler ve Değişkenler” başlığı altında bir konuşma yapan Hamza Türkmen; ilk etapta İslam’ın dininin tamamının sabitelerden ya da tamamının değişkenlerden oluşmadığını söyleyerek konuşmasına başladı. Rabbimizin bildirdiği şekliyle İslam dininin sabiteleri, değişmezleri ve muhkem ölçüden sapmayan değişkenleri bulunduğunu söyledi.
Sabiteler noktasında ilk referansımız üzerinde hiçbir şüphe olmayan, kaynak konusunda sağlamlığına kimsenin itiraz edemeyeceği Kur’an’ın muhkem ayetleridir.
“Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.”(Ali İmran 7).
“Ve Kur’an’ın çoğunluğu muhkem ayetlerden meydana gelmiştir. Müteşabih ayetler ise muhkem ölçülere bağlı kalınarak anlaşılması gereken ayetlerdir. Muhkem ayetler esas kılındığı takdirde farklı görüşlere de ulaşılabilir, içtihat edilebilir.
Sabiteler hususunda diğer bir referansımız mütevatir sünnettir. Mütevatir sünnet birçok farklı kanaldan bize ulaşan, farklı silsilelerden nesilden nesile aktarılarak bugüne gelmiş ve aslı Kur’an’da bildirilmiş, uygulaması ise usvetun hasene olan Peygamberimiz tarafından tatbik edilmiştir. Bugüne kadar farklı mezheplerin ortak bir noktada buluştuğu vecibeler olarak bizlere ulaşmış olan mütevatir sünnet de sabitelerimizdendir.
Bu sabiteler dışında farklı dinamikler bazı kesimlerce sabite, hüccet kabul edilmiştir. Mesela hadisler dinin temel kaynağı kabul edilmiştir. Fakat hadisler zannilik barındırdığından muhkem ayetlere ve mütevatir sünnete uyması şartıyla yardımcı kaynak kabul edilebilir. Ölçüyü, kıstasları sağlayan, silsilesi sağlam olan hadisler esas kaynakları açıklayan, onların anlaşılmasını kolaylaştıran yardımcı kaynaklardır.
Bir diğer yanlış algı da sahabenin konumuna ilişkin yaşanmaktadır. ‘Ashabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayet bulursunuz.’ hadisine dayandırılan ve sahabenin konumunu mutlaklaştıran anlayış bununla da yetinmeyerek tabiin ve tebe-i tabiin’in söz ve eylemlerini de sabite kabul edebilmiştir. Hâlbuki bu noktada Hz.Peygamber’in (S.) sözleri ve davranışları bile bazen Kur’an tarafından düzeltilmiş, bazı kararları sahabe tarafından sorgulanmıştır. Bu anlamda Hz. Peygamber(S.) dahi hüccet kabul edilmemiş iken onun vefatından sonra yaşayan sahabenin temel kaynak kabul edilmesi düşünülemez. Onlar muhkem ayetlere ve mütevatir sünnete uyan fiilleriyle bizim için öncü şahsiyetler, sabikunlardır. Bu anlamda şia’da dinin temeli sayılan 12 imamın masumiyeti ve bu imamların sözlerinin ve davranışlarının dinin kaynağı sayılması da yanlış din algısına örnek gösterilebilir.”.
Konuşmasına bu sabite ve değişkenlerin anlaşılmamasının güncel vakalardaki karşılıklarına değinerek devam eden Hamza Türkmen, soru ve cevap kısmının ardından konuşmasını tamamladı.