İslâmî hassasiyetleri de yokmuş!

MUSTAFA ÖZCAN

Aslında AKP, ANAP’ın gecikmiş veya klonlanmış veya daha eski bir tabirle mumyalanmış devamından başka bir şey değil. Mesut Yılmaz Sabah-ATV ihalesini kastederek yolsuzluklarla ilgili iddialarda AKP’nin kendilerini bile solladığını ifade etmektedir. Zira onlar döneminde hizmet anlayışı rant kardeşliğine dönüşmüştür. Siyasetin omurgası rant ve rantçılık hâline gelmiştir. Çok ilginç AKP ile ANAP kadroları da birbirine çok benzemektedir. Kemal Unakıtan abi ile Güneş Taner arasında benzerlik olmadığını kim söyleyebilir? Taraflar eş durumundan da birbirlerine benzemektedirler. Geçenlerde bir mecliste AKP’nin kapatılması ve yerine yeni bir partinin açılması durumunda muhtemel emanetçi başbakan adayları anlatılırken Murat Mercan ismi de zikredildi. Murat Mercan bana Bülent Akarcalı’yı hatırlattı. Zira Akarcalı da benzeri görevler yürütmüş ve Özal’ın ilk kabinesinde adı dışişleri bakan adayı olarak geçmişti. Ama daha sonra kadük ve silik bir vekil olarak kaldı. Murat Mercan liberallikte Akarcalıyı aratmıyor. Hatta Akarcalı’nın daha üsturuplu ve ilkeli olduğu bile söylenebilir. 13 Mayıs 2008 tarihinde NTV’de yayınlanan Can Dündar’ın Neden programına katılmış ve orada İslâmî hassasiyetleri olmadığını veya kalmadığını da itiraf etmiş. Bu gömlek çıkarmanın başka bir ifadesidir. Peki İslâmî hassasiyetleri kalmadıysa ne gibi bir hassasiyetleri var? Elbette fizik ve İmam Rabbani’nin deyimiyle metafizik alem boşluk kaldırmaz. Metafizik değerlerinin yerine başkalarını ikame etmiş olmalılar. Sakın yerine dünyevileşme ve rant asabiyetini ve kardeşliğini koymuş olmasınlar! Nuray Mert’in kendilerini İslâmî hassasiyeti ve kimliği olan bir parti olarak tanımlaması üzerine şu düzeltmeyi yapmış: “Sayın Nuray Mert AK Parti ile ilgili İslâmî kimliği olan bir parti sıfatını kullandı. Bunu şiddetle reddediyorum, tıpkı diğer platformlarda olduğu gibi AK Parti demokratik, laik, sosyal hukuk devletini savunan bir siyasi partidir. Din milliyetçiliğini, ırk milliyetçiliğini reddeden bir siyasi partidir ve kendisini muhafazakâr demokrat olarak tanımlayan bir siyasi partidir. Eğer Nuray Mert’in böyle bir algılaması varsa bunu oturup onunla uzun uzun konuşmamız gerekiyor demek ki. Kızmadan, birbirimize saldırmadan, birbirimizi itham etmeden bunları konuşmamız lâzım. ..”

***

Bu yazıyı, Türkiye üzerinden İsrail ve Suriye heyetlerinin dolaylı görüşmelere başladığı gün yazıyorum. Hayret bir şey. AKP geçmişte Pakistan ile İsrail arasında da böyle bir girişim veya işgüzarlık başlatmıştı. Türkiye bunu bütün cephelerde yapıyor. Sözgelimi Azerbaycan İsrail ilişkilerinin geliştirilmesi gibi bir misyonda yine karşımıza Murat Mercan çıkıyor. İslâmî hassasiyeti burada da terkettikleri belli. Zaten İsrailli liderler de geçmişte, ‘bir partinin veya anlayışın İslâmî hassasiyetini terkettiği, İsrail’e yakınlaşması oranında açığa çıkar ve belli olur’ tarzında sözler sarfetmişlerdi. Bilindiği gibi, AKP iktidarı döneminde Türk-İsrail Dostluk Grubu, Türk-Filistin Dostluk Grubunu ikiye, belki de üçe katlamıştı. Yanlışım varsa düzeltsinler. Murat Mercan başkanlığında İsrail’e giden Türk-İsrail Dostluk Grubu üyeleri İsraillileri de anlamak lâzım dediler. İsrail’in nükleer füzelerini unutup kafayı Hamas’ın Kassam füzelerine takmışlar. AKP ‘li Murat Mercan başkanlığında İsrail’e giden heyetin görüşme ayrıntıları ortaya çıktıkça tepkiler de büyüdü. Özellikle Murat Mercan’ın, Kassam roketlerine atıfta bulunarak, “Her gün roket saldırılarıyla, sivil halkın karşı karşıya kaldığı sıkıntı varsa, bunu iyi anlamak gerekir” şeklindeki sözleri büyük tepki çekmişti.

***

10 Nisan’da İsrail’e giden TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı AKP Milletvekili Murat Mercan başkanlığında 6 kişilik bir parlamento heyeti, İsrail’deki temasları sırasında, sırasıyla İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Meclis Başkanı Dalia İtzik ve Türk-İsrail Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanı Avshalom Vilan ile biraraya gelmişti. Görüşmelerde öncelikle bölge meselelerinin ele alındığını kaydeden Murat Mercan, İsrail-Filistin, Irak, İran ve bölge meselelerinin konuşulduğunu söylemişti. Şimon Peres ile biraraya gelen Türk heyetinin, kardeş Azerbaycan’ı da İsrail ile işbirliğini geliştirmeye davet etmesi veya bu ilişkileri pazarlaması şaşkınlıkla karşılandı. Mercan’ın, ‘üç ülke arasında işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini’ söylemesi, “Azerbaycan niye İsrail’in kucağına itiliyor?” sorularına neden oldu. AKP Milletvekili Murat Mercan, İsrail gibi Azerbaycan’ın da Türkiye için stratejik önem taşıdığını belirterek, “Türkiye, İsrail ve Azerbaycan arasındaki işbirliğini geliştirmeliyiz” ifadesini kullandı. İsrail’de yaşayan Azeri asıllı Musevilerle görüşen Murat Mercan onlara şöyle hitap etmiş; “İsrail dahil, dünyanın her yerindeki Azerbaycanlılar kardeşimizdir.”

Kudüs merkezli Trend News internet sitesine bir açıklama yapan AKP Milletvekili Murat Mercan, Türkiye, Azerbaycan ve İsrail’in üçlü işbirliği yapması ve bu işbirliğinin geliştirilmesi ve ilerletilmesi gerektiğini söyledi. “Aynen İsrail gibi Azerbaycan da Türkiye için stratejik önem taşımaktadır” diyen Mercan, “İsrail ziyareti sırasında, İsrailli Azerbaycanlılar Kongresi’nin liderleri ile tanıştım. Türkiye, daima Azerbaycan’ın yanındadır ve İsrail dahil, dünyanın neresinde olursa olsunlar, Azerbaycanlılar bizim kardeşimizdir” diyor.

Netice: AKP ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nde uzlaşma arayışı meyve verse bile artık bu geminin limandan demir alması vakti gelmiştir. Kimse boşuna uğraşmasın. The Economist dergisi son bir yılın raporunda Türkiye’nin en çok huzuru kaçan beş ülkeden birisi olduğunu yazıyor. 140 ülke arasında 115’inci sırada. Siyasî huzuru ötekiler kaçırdıysa sosyal huzuru temin etmek için de AKP kılını kıpırdatmamıştır. Rol kapmasını biliyorlar da maalesef misyon kapmasını beceremiyorlar... Ama kem aletle kemalat olmaz. Gayri ahlakî yöntemlerle ahlaka ulaşılmaz.

Yeni Asya Gazetesi