Program Şehmuz Erbaş'ın Kuran tilaveti ve Kemal Yapa'nın meal okuması ile başladı. Özgür-Der Adana Temsilciliği adına Mahşuk Özdemir kısa bir açılış konuşması yaptı. Konuşmasında vahyin sorumluluğunu yüklenip şahitlik görevi yerine getirecek bizler için arınmanın ve elbiselerimizi temizlemenin önemine vurgu yaptı. Daha sonra 'İslami Harekette Arınmanın Önemi' başlıklı sunumunu yapmak üzere sözü alan Abdulhakim Beyazyüz, Asr Suresini okuyarak başladı.
Konuşmasında özetle; arınma, tezkiye bizlerin kavramı olmasına rağmen Müslümanların bu kavram ile araları pek iyi olmadı. Arınma, tezkiye, zikir ve namaz kavramına yeterince önem vermemekle yaklaşımımız pek yüzeysel kaldı. Rabbimiz nefsi kirli olarak değil İslam fıtratı üzere tertemiz yarattı. Kur'an-ı Kerim'de nefis ikinci bir şey için kullanılmaz. Kişinin kendisidir, bazen övülür bazen kötülenir ancak kötülenen kişinin kendisidir. Nefsi tezkiye etmek için nefse işkence edenlerin yolu yanlıştır. Kişinin nefsinin insan üzerinde hakları vardır. Nefse çile çektirmek bu anlamıyla doğru bir tavır değildir. Yusuf suresinde Nefsin kötülüğü emretmesi ayetin devamından da anlaşılacağı üzere kişi nefsi kirlettiği için o nefis kötülüğü emreder. Bu anlamda Rab, nefsi-levvame'ye yemin eder ve nefsi-mutmainne'yi ise Rab'den razı olunmuş şekilde cennete çağrılır.
Nefsin İslam fıtratı üzere yaratılması, sonra akıl ve iradeyi vermesi, bununla iyiyi ve kötülüğü seçip ona yönelme yetisi vermesi, bizi iyiliğe sevk edecek afakta ve enfüste ayetler göndermesi, yine sonsuz rahmetiyle akletmemiz için afak ve enfüsteki ayetlerin hangi anlama geldiğini göstermesi için konuşan ayetleri yani vahyi göndermesi bu kitabın anlaşılması için de peygamberler göndermesinin hepsi Rabbimizin rahmetindendir.
Makam, mülk sahibi olma, yeme içme, evlenme gibi nefsin istediği şeyler doğru yoldan elde edilmesi kaydıyla helaldir ve ibadettir. Bu ihtiyaçları haram yoldan elde etmek nasıl ki günahsa, helal yoldan elde edilmesi ise sevaptır. Makam ile adaletten yüz çevirme arasında tercihte bulunmak zorunda kalırsak makamdan yüz çevirmek zorundayız. İbadet Allahın iradesine teslim olmaktır. Ailemizden çevremizden, akrabamızdan, kavmimizden ümmete kadar yeryüzünün canlı ve cansız varlıkların imarına çalışmak ibadettir.
Allah bize zorluk dilememiştir. Cennete gitmek kolay olmakla beraber cennete gitmemek ancak zorluk iledir. Yemek, içmek, giyinmek konusunda Rabbimiz bizden razıdır. Razı olmadığı ise yığıp biriktirmektir. Rabbin razı olmadığı şey, temiz olan vicdanın üzerinin örtülmesidir. Fıtratın istediği hiçbir şey haram kılınmamıştır. Buna ulaşmak doğru yoldan yapılmalıdır.
Tezkiye olabilmek için takvayı önemsemek gerekir. Takva sakınmak, korunmak demektir. Tezkiye olabilmek, istikametimizi koruyabilmek adına takvayı öncelememiz gerekiyor. Rabbimiz 'Ey insanlar muhakkak ki biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık. Sizi kabilelere ayırdık ki tanışasınız. Muhakkak ki Allahın indinde en değerliniz en fazla sakınanınızdır.' En hayırlı elbise takva elbisesidir. Çünkü o sizi gerçekte kendisi için yaratılmış olduğunuz amaca ulaştıracaktır. Ahireti hayatın merkezine almamış insan iman etmemiştir. Her şeyden fazla Allah'ı sevmeyen insan iman etmemiştir. Asıl olan uluhiyyetin özelliklerinin tümünü bilip bunu sadece Allah'a has kılmak, sahip olduğu bütün malı, mülkü, canı, makamı gitse bile Allah'ın yolundan ayrılma durumu ile karşılaşınca herşeyden vazgeçmesi gerekir. Mümin tavrı bunu gerektirir. Takva dediğimiz zaman hayatın tüm boyutlarını kapsayan bir teslimiyetten bahsediyoruz. Allah'ın boyası ile boyanmak ve Allah'ın esmasının ahlakı ile ahlaklanmaktan bahsediyoruz. Allah bizden cömert olmamızı, vefalı olmamızı, müminlerin hatalarını bağışlamamızı, kusurlarını örtmemizi, gıybet etmememizi, karşılıksız vermemizi, vaktimizi uykuyla geçirmememiz gerektiğini ve başkasının zilletinde izzet aramamamız gerektiğini istiyor. Bunları gerçekleştirdiğimizde takva sahibi olabiliriz.
Sizler sevdiğiniz şeylerden vermedikçe birr'e ulaşamazsınız. Gerçek anlamda Allah'ı takdir etmedikçe, tezkiye olmamız için söylediğini içimizde hissetmedikçe ve infak ederken en iyisini vermedikçe ve daha fazlasını veremediğimizden dolayı içiniz içinizi yemedikçe siz arınamazsınız. Alemlerin Rabbi olan Allah rahmetiyle sizi tezkiye etmek için uğraşırken bizler kazandığımız şeylerin tümünü kendimize harcıyoruz.Tüketim hastalığını zehirli ot yemiş devenin hastalığına benzetebiliriz. Su içtikçe susayan ve çatlayana kadar içen devenin hali gibi bugun insanlar sürekli tüketerek mutluluğu aramaktadır. Oysa ki Rabbimiz bizlere verdikçe, paylaştıkça arınacağımızı bildiriyor.
Beyazyüz sunumunu namaz, zikir, boş şeylerden kaçınma, daha fazla kur'an okuma, namazı vaktinde ve huşu ile kılma konusunda hassasiyet göstermemiz gerektiğini vurgulayarak bitirdi.