İSLAMİ HAREKET NEDİR?
Bismilahirrahmanirrahim!
Yeryüzünde çeşitli amaçlar için kurulmuş ve bu amaçlarını gerçekleştirmek için çaba gösteren, sayısız hareket vardır. Bu hareketlerin bazıları ahlaki, siyasi, seküler ve dini, bazıları ise silahlı ve sivildirler. Bunlardan bir kısmı savunma bir kısmı ise işgal amaçlıdırlar. Yine bazı hareketler sınıf ve ulus, bazıları ise cinsiyet adına mücadele ederler. Bu Hareketler amaçlarına, referans aldıkları değerlere, içinde bulundukları konuma göre isimler alırlar. Örneğin PKK; Marksist/sınıfçı, ulusal, silahlı bir Kürt hareketi, Milli görüş; siyasal ve sivil bir hareket, Hamas; İslami, sosyal, siyasal ve silahlı bir savunma hareketidir.
Bu girişten sonra İslami hareket nedir sorusuna cevap arayalım. Denilebilir ki; Bir mücadelenin İslami hareket olarak nitelendirilebilmesi için iki temel şeye ihtiyaç vardır. Birincisi, bir hareketin İslami değerleri referans alması, ikincisi ise örgütlü olması. Kendisini tanımlar, tanıtır ve konumlandırırken İslami ilkeleri merkeze almayan, bu değerler ve ilkeler doğrultusunda sınırlarını, hareket şeklini ve hedeflerini belirlemeyen bir hareketin, İslami bir hareket olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Böyle bir durumda tercih ettiği inanç, ideoloji ve sınırlandırmalar neyse ona göre isimlendirilecektir. Bunlar Marksist/sosyalist, kapitalist, faşist bir ideoloji olabileceği gibi, Budist, Evangelist, Yahudi vs gibi bir inanç merkezli de olabilir.
Yine bir hareketin içinde kendisini İslam'a nispet eden fertlerin var olması, o hareketi İslami kılmaz. Önemli olan o fertlerin kendilerini neye isnat ettiği değil, tüzel kişilik olarak o hareketin kendisini neye nispet ettiği ve neye göre kendisini, sınırlandırıp konumlandırdığıdır. Bu nedenle içinde Müslümanlar olsa bile, her hangi bir hareket net ve açık bir şekilde kendisini İslam'a nispet etmiyorsa, bunun yanı sıra düşünce ve pratiğini İslami ilkeler çerçevesinde belirlemiyorsa, o asla İslami bir hareket olarak anılamaz.
Bir hareketin İslami hareket olarak isimlendirilmesi için ikinci temel şart olan örgütlülük durumuna gelince, bu durum fert/birey olarak hareket etmek yerine topluca ve belli bir iş bölümü/taksimül amel içinde hareket etmeyi zorunlu kılar. Zaten bir şeyin hareket ismini alabilmesi, ancak birçok kişinin, birlikte ve belli bir düzenlilik içinde hareket etmesiyle mümkün olur. Doğal olarak bu durum alt üst ilişkisini, taksimül ameli, plan ve programlı hareket etmeyi gerekli kılar.
Bu arada şu bilinmelidir ki; bir şeyin İslami olması ayrı bir şey, hareket olması ayrı bir şeydir. Bir ferdin veya birbirinden bağımsız birçok ferdin yaptıkları şeyler İslami olabilir, ama bu fert ve insanların İslami hareket oldukları anlamına gelmez.
İslami hareket, en temelde İslamilik ve hareket boyutuna ihtiyaç duymasına karşın, sadece bu özellikler bir hareketin İslami hareket olarak başarılı olup olmadığını ortaya koymaya yetmez. Bunun yanı sıra İslami hareketin hedeflerini gerçekleştirmede, yöntemlerini hikmetli bir şekilde kullanmada, yerel ve evrensel dengeleri gözetmede, sahip olduğu imkânlar ölçüsünce, davet ettiği ideal toplum yapısının küçük bir modelini üretip, üretememedeki durumu, hareketin başarı derecesini ortaya koyacaktır.
Yine bu minvalde, İslami ilkelerle bağdaşmayacak şekilde, başarı için ellerini masumların kanına bulaştıran, özgürlük ortamının varlığına rağmen İslam'ın şahitliğini yapacağı yerde alabildiğince gizlenerek İslam'ın güzelliklerinin örtük kalmasına sebep olan, toplumsal sorunlara dört yüz, beş yüz yıl önceki fıkhi formüllerle yaklaşarak çağı ıskalayan veya çağdaş cahili anlayışların etkisinde kalarak İslam'ı batıl ideolojilerin etkisinde anlayan ve insanlara sunan hareketler, İslam'ı referans aldıklarını deklare etseler bile, elbette başarılı İslami hareketler olarak nitelendirilemezler. Bu nedenle İslami hareket için en temelde İslam'ın referans alınması ve İslami bir amaç için örgütlü hareket etmek gerekiyorsa da, bunun yanında bir hareketin İslami ve başarılı bir hareket olması için başka şeylere de ihtiyaç duyacaktır. İnşallah gelecek yazıda bu konuyu açmaya çalışalım.
Düşüncelerimizde isabet ettiğimiz hususlar Kerim ve Âlim olan Yüce rabbimizin lütfü, yanlışlık ve eksiklikler ise bizim acizliğimizden ve kusurlarımızdandır. Bütün kusurlardan uzak olan el-Kuddusa ve bütün mükemmelliklerin kendisinde toplandığı el-Mütekkebire sığınır, O'ndan yardım diler ve O'na hamd ederiz. Rabbimiz bizi lütfün ve kereminle, katında değerli kılacak düşünce, amel ve niyetlere ulaştır. Âmin, âmin, âmin…