"İslâmcılık Tartışmalarına İçerden Bir Bakış"

Erkam Kuşçu, yazısında Hamza Türkmen'in Ekin Yayınları'ndan çıkan "İslami Uyanış Sürecimiz ve İslamcılık Söyleşileri" isimli kitabı hakkında değerlendirmelerde bulunuyor.

İslâmcılık Tartışmalarına İçerden Bir Bakış

Erkam Kuşçu / Ayraç Dergisi

Yaklaşık iki veya üç senelik bir dönem aralığında belirli zamanlarda yükselen bir İslâmcılık tartışması gazete köşelerini, dergileri süslüyor. Birçoğu akademisyen ve deneyimli köşe yazarlarından oluşan tartışmacılar meseleyi ele alıyor, fikirlerini aktarıyor. Ancak bir şeyler sanki hep eksik kalıyor. Bir mesele üzerine konuşurken “kendi düşünsel derinliği veyahut boşluğu”nu başka bir fikir evrenine saldırı üzerine kurgulamak meselenin tartışılmasını zorlaştırıyor, anlamsızlaştırıyor. Tabî savunma dairesi içerisinde yer alan yazarların olayları hamasi veya duygusal etkilenmelerle ele alışları ise kaliteyi daha da düşürüyor. Tam da buradan baktığımızda Türkiye’deki İslâmî camianın önemli isimlerinden Hamza Türkmen’in Ekin Yayınları tarafından basılan İslâmî Uyanış Sürecimiz -İslâmcılık Söyleşileri- kitabı meseleyi çok daha içerden, kapsamlı ve bütüncül bir bakış açısıyla ele alıyor.

İslâm’ı Kavrama Çabaları ve İslâmcılık

Bizim konu başlığı olarak seçtiğimiz ilk bölüm olan İslâm’ı kavrama çabaları ve İslâmcılık bölümünde yazarımızın kendi hayatı ekseninde Türkiye İslâmcılığının kökeni, geçirdiği evreler, yaşadığı zorluklar ve savrulmalar üzerine biraz kendi deneyimlerinin ışığında bir söyleşiler seçkisi oluşturulmuş. Daha ziyade Türkiye’deki İslâmcı hareketlerin geçmişleri ve özellikle devletçi, sağcı, milliyetçi etkilerden arınma, daha saf ve Kur’an ve sünnet olarak öze bağlı bir arınma sürecinin detaylı bilgisine yer verilmiş. Bu hususta Hamza Türkmen’in tüm süreci en ince ayrıntısına kadar aktardığı Dünya Bizim’de yayımlanan röportajı ayrı bir yere koymak lazım. Röportajda süreçten ziyade Türkmen’in tecrübe ve birikimleri esas alındığı için ortaya başarılı bir sonuç çıkmış. Bir diğer örnek olarak 2008 senesinde, Türkmen’in İslâmcılık konulu kitaplarının yayımlanması vesilesiyle bir aylık dergide gerçekleştirilen röportajı sayabiliriz. Türkmen’in tanımlamaları ve İslâmcılık üzerine yaptığı tasnif biçimlerinin derli toplu bir biçimde bu röportajda aktarıldığını görüyoruz.

Farklı yaklaşımları; mutedil olan ile ifrata kaçanı, son dönem İslâm dünyasındaki olaylar eşliğinde çeşitli röportajlarda değerlendirir Hamza Türkmen, bunu da Türkiye’de ki İslâmî uyanış ve bilinçlenme sürecinin birikimlerini aktararak yapmaktadır. Aslında bu noktada bu bilinçlenme sürecinin bir çeşit “izleğini” sürmekteyizdir. İslâmcılık tartışmalarında eksik olan izlek işte biraz da budur. Biraz daha açmak gerekirse, Türkiye’deki süreci değerlendiren yazar ve akademisyenler –açık konuşmak gerekirse özellikle antitez oluşturan yazarlar- bir bütün olarak İslâmcılık sürecini göz ardı ederek yorum ve analizlerini yapmaktadırlar. Kitaptaki röportajlar seçkisi süreç üzerine böylesi “bütüncül” bir bakış sağlamaktadır. Bu bağlamda tartışmaları ve en önemlisi Türkiye İslâmcılığını anlamak için çok önemli bir kaynak oluşturmaktadır.

Mektebi Çizgimiz ve Pratiğimizin Muhasebesi

Kitabın ikinci bölümü olan bizim de aynı şekilde başlık olarak belirlediğimiz “mektebi çizgimiz ve pratiğimiz muhasebesi” bölümünde önceki bölümde zikrettiğimiz ilk süreç eksenli röportajların dışında artık yavaş yavaş kavramlar ve bu kavramların mahiyeti, pratikle olan ilişkisi ele alınıyor. Burada yazarın içinde bulunduğu çevrenin mücadele örnekliği, İslâmî hareketin etkinliğinin arttığı yıllar, toplumsal dönüşüme ve gayri İslâmî yaşayış ve inanış biçimlerine yönelik eleştiriler başta olmak üzere birçok alt başlık altında incelenebilecek konular var. Tabî Hamza Türkmen’in Yöneliş Yayınları ile başlayan Ekin Yayınları ile devam eden bir yayıncılık, Haksöz dergisiyle de süren bir dergicilik geçmişi var. Bu da kitapta özellikle 1960 sonrasında İslâm coğrafyasının çeşitli beldelerinden âlim, düşünür ve aktivist vasıflı kimselerden yapılan çeviri faaliyetlerini kapsayan bir kısa Türkiye İslâmcılığı tarihi sunuyor bizlere. Çeviri faaliyetlerinin bugünden bakıldığında nasıl anlaşılması gerektiği, o gün neyi ifade ettiği, bugün nerede durduğunu anlamamız açısından çok önemli bilgiler içeriyor gerçekten. Diğer taraftan bu çeviri faaliyetleri sonucunda zaten varolagelen kültürel, siyasal ve dini bilgi üzerindeki eksiklik çeşitli yanlış okumalara ve değerlendirmelere sebep olabiliyor ancak gelinen süreçte İslâmcılık adına bu gibi ilk dönem hatalarından önemli dersler de çıkarıldığını belirtiyor Türkmen.

Bir diğer husus olarak; Batılı güçlerin fiili ve zihinsel işgaline maruz kalan İslâm coğrafyasındaki yeni (aslında yakın dönem) kavramsal ve düşünsel tartışmalara yönelik birçok değerlendirme de bulunuyor. Örneğin; demokrasi, laiklik, sekülarizm, liberalizm gibi. Bu kavramların özellikle siyasal meselelerle ilişkili olarak her an coğrafyamızda tanıklık ettiğimiz değişim ve dönüşümle irtibatını çeşitli röportajlarda uzun uzun ele alıyor yazar. Bütüncül, kapsamlı, öze dönük değerlendirmeler özellikle İslâmcılık düşüncesinin geldiği düşünsel derinliği görmemiz açısından önem arz ediyor.

Ortadoğu’daki olayları siyasal bir bilinç ve fikri bir olgunluk içerisinde ele alan Türkmen; komplocu, halkların iradesini yok sayan, dezenformasyona dayalı, süreci değerlendirmekten ziyade diktatörlükler dönemini neredeyse temize çıkartan egemen bakış açısının tersine daha insaflı, daha bilgi merkezli sorgulamalar gerçekleştiriyor röportajlarda.

Hâsılı daha önce değindiğimiz gibi bu söyleşiler kitabı İslâmcılık merkezli tartışmalara içerden bir bakış sunduğu gibi meseleye tarihsel derinliğinden bakabilmeyi sağlıyor. Aslında bunun önemini tartışmalarda tarafların yazılarındaki böylesi bir eksiklikten yola çıkarak anlıyoruz. Meseleyi ele alırken bazen biraz “acımasızca” eleştiriler karşımıza çıkabiliyor ancak o yorumun tarihsel kökenine inildiğinde hatalarından arındırılması mümkün olabiliyor. Bu duruma özellikle İslâmcılığın önemli isimleri (örneğin; Cemalettin Afgani, Seyyid Kutup) tartışılırken daha fazla şahit olmaktayız.

Son olarak aslında İslâmcılık söyleşileri kitabını yalnızca İslâmcılık tartışmaları eksenli okumak da doğru olmayabilir zira kitap aynı zamanda yazarın kısa bir tecrübe aktarımını da okurlara sunmaktadır.

******

Kitap Haberleri

Ellinci yılında Filistin Şiiri antolojisi
Ümmetin gündemine katkı: Zeydîlikten Husîliğe Yemen
Filistin için kelimelerden bir anıt: Diken ve Karanfil
Orhan Alimoğlu’nun Gazze anıları
Batı’nın suflörlüğüne soyunmak: Amin Maalouf’un Labirent’i