HAKSÖZ HABER
Yazar Ahmet Ümit geçtiğimiz günlerde katıldığı bir programda “siyasal İslam” olarak nitelediği "bir şeyin" ülke için yıkım ve iflas olduğunu ilan etmiş: "20 yıl önce siyasal İslamcıların bir tezi vardı: Cumhuriyet düşüncesi Türkiye'ye bir şey vermedi, Cumhuriyet düşüncesi tıkandı, bir yere geldi. Aslında bizler de solcular da böyle bir eleştiri getiriyorduk. Ama onlar Cumhuriyet’in yerine siyasal İslam'ın gerektirdiği bir politik yapıyı önermeye çalıştılar. Fakat bu 20 yıl, bunun tümüyle bir yıkım, bir iflas olduğunu, ülke için son derece yanlış bir politik seçim olduğunu bize gösterdi. Artık buradan yeni bir yapıya çıkmak mümkün. Buradan yeni bir Türkiye, Demokratik Türkiye'yi kurmak mümkün. Beni umutlu kılan şey bu. Tarih bir yapıyı 20 yıllık bir süreç içerisinde bir düşünceyi kaldırıp çöpe attı, bitirdi. Demokratik Türkiye'yi savunan sadece sol değil, çok geniş kesimlere, büyük bir cepheye görev düşüyor. Bunu da işte bu cephe sağlayabilirse gerçekten de daha demokratik bir ülke kurmak mümkün."
Ahmet Ümit sol-liberal çizginin en bilinen edebiyatçılarından birisi. Lafı çok uzatmadan “kurtuluş reçetesi” olarak demokratik kültürü postulat olarak belirlemiş insanların “siyasal İslam” vb. nitelemeler üzerinden İslamcılık eleştirisi yapmalarının ne kadar sığ ve bayağı bir şey olduğunu belirtmek isteriz.
Artık sıkıldık dünyayı kendi ideolojik konumlanışlarından ibaret gören tiplerden. İslamcıları demokratik bir yapı inşa etmeye çalıştıkları vakit -bir nebze- katlanılabilir olarak gören demokratların küstahlığı, Batı emperyalizminin “yumuşak” hegemonyasını temsil ediyor.
Bu bağlamda muhatabıyla oldukça baskıcı, otoriter bir ilişki kuranların sorunların kaynağını “siyasal İslam” olarak ifade ettikleri şeye yüklemeleri işin özünde aymazlık. Cari hükümetin vaktinde Türkiye'ye -sol-Kemalistler hariç kimsenin reddetmediği- kazanımlar getiren adımları İslamcılıkla değil AB reform paketleriyle izah edilirken İslamcılar tarafından da eleştirisi yapılan problemler ise İslamcılığın boynuna yükleniyor!
Buradaki uyanıklık Batı modernleşmesine “kutsal inek” muamelesi yapan aslında içi geçmiş arkaik entelektüellerin sözlerinden ibaret değil! Bu vasatta ne demokrasiyi ne de İslamcılığı gerçek anlamda konuşmak da imkansız hale geliyor. Anlamın imkansız hale geldiği kavramsal kargaşa içinde zaten "kategori dışı" ilan edilen İslamcılığa sallamak ise rol model olarak sunulan korkaklara düşüyor!