Hamza Türkmen, İslamcılık üzerine yazmaya devam ediyor:
İslamcılık ifadesi Kur’an’da geçen bir kavram değildir. Kur’an-ı Kerim, tüm kelime ve kavramları kapsayan bir sözlük veya ansiklopedi olarak algılanmamalıdır. Kur’an’ın ilahi olarak ilettiklerinin ve onayladıklarının dışında da kavramlar kullanmaktayız.
Hayatın akışı ve zorunlulukları tabii ki yeni adlandırmaları ve kavramlaştırmaları gerekli kılmaktadır. İletilen kavramlar dışında, üretilen kavramlar ya vahye uygundur ya da değildir. Bu da kullanılan kavramın ne anlama geldiği bilgisiyle ölçülebilir.
İslamcılık kavramı doğru kullanıldığında ‘mücahid, muvahhid, hilafet, İslami devlet, İslami hareket’ kavram ve terkipleri gibi bir İslami maksadı anlatmak için üretilmiş kavramlardan birisidir. Arapçası İslamiyyin’dir ve bu kavramsal kullanımın ilk defa M.S. 874 yılında doğan İmam Eş’ari’nin ‘Muhteliful İslamiyyin İhtilaful Musallin’ kitabında geçtiği bilinmektedir.
1904’ten itibaren son dönem Osmanlı siyasetinde İttihad-ı Terakki üyesi Yusuf Akçura, İslamcılık kavramını Osmanlı Devleti’nin yıkılışını durdurmak için ‘İttihad-ı İslam’ terkibiyle paralelleşecek tarzda ‘Üç Tarzı Siyaset’ çalışmasında gündeme getirmiştir. Daha sonraki analizlerde de İttihad-ı İslam cereyanına İslamcılık denilmiştir.
Dolayısıyla İslamcılık kavramı ümmetin yakın dönem tarihinde bir akımı ifade etmiştir. Ancak Sırat-ı Mustakim mecmuası yazı kadrosundan Babanzade Ahmet Naim tarafından ‘İslam Kavmiyetçiliği Reddeder’ kitabında bu kullanım eleştirilmiş ve İslam veya Müslim kavramlarının anlatılmasında ‘cı, ci, lık, lik’ eklerine ihtiyaç olmadığı belirtilmiştir. ‘Buhranlarımız’ adlı kitabında işlendiği gibi başta Said Halim Paşa olmak üzere İslamcılık kavramı ile anlatılmak istenen olumlu muhteva, ‘İslamlaşma’ ifadesinin kullanımıyla karşılanmıştır. (...)