Karteldeki akıl öğreticiler, artık dönemlerinin kapandığının farkında değil, hâlâ çifte standartlı tavırlarını sergilemeye devam ediyorlar.
Dün NedimGürsel isimli, tek amacı “dine saygısızlık etmek” olan bir adamın kitabını “düşünce özgürlüğü” adı altında savunmaya kalkışanlar, şimdi İsrail’in Filistinlilere reva gördüğü muameleden hareketle, yaşanmış olayları dizi filme uyarlayanları eleştiriyorlar!
Nasıl bir insan bunlar?
Bir insan, düşünce özgürlüğünden yana ise, her şeyi düşünce özgürlüğü kapsamında görmeye alışık ise, Nedim Gürsel’e gösterdiği hoşgörüyü, TRT’de yayınlanan “Ayrılık” dizisine haydi haydi göstermesi gerekmez mi?..
Bir insan, “Romanlar gerçeklere birebir uygun olmak zorunda değildir. Romanın yazarı, hayali ile bazı uçuk olaylar da eserine alabilir” diyebiliyorsa, aynı düşünceyi, bir dizi film için niye savunmaz?
Bakın Doğan Grubu’nun çifte standartına..
NedimGürsel’in, “Allah’ın kızları” isimli, tamamen hakaret amaçlı roman maskeli kitabını nasıl savundular..
Sadece gazetelerinde değil, televizyonlarında özel programlar yaptırdılar..
Sadece savunmak mı?
Kitabı zaten patronlarının kitabevi bastı..
Bastı ve özel olarak reklamını yaptı..
Yetmedi, kitaba dava açıldığında, Aydın Doğan’ın şahsi avukatı Şehnaz Yüzer’i özel olarak görevlendirdiler..
“Roman’a dava olur mu?” diye hayretlerini ifade ettiler..
Doğan Hızlan’ından, Yalçın Bayer’ine ve diğerlerine kadar..
Neler yazdılar neler..
Oysa o romanda, hiç gereği yok iken, tüm Müslümanların kusursuz kabul ettikleri Peygamberlere, adice iftiralar vardı.. Ahlâksızca suçlamalar vardı..
Roman adı altında, özgürlük adı altında, düşünce hürriyeti adı altında, İslâm dinine hakareti normal göstermeye kalkıştılar..
Ama aynı kafalar, şimdi nasıl da sinsice, İsrail lehine yayınlar yapmak üzere hemen cepheyi değiştirdiler!
Şimdi onların cepheleri, “düşünce özgürlüğü” değil artık..
Onlar, İsrail aleyhtarı bir şey gördüler mi, “fikir hürriyeti”nden değil, “yasak”lardan yana olurlar..
İslâm aleyhtarı bir şey görürlerse, yine saflarını değiştirip, “Küfret, hakaret et, saldır.. Hangi çağda yaşıyoruz. Kitap da yasaklanır mı? Romandaki ifadeler de eleştirilir mi?” moduna geçerler!
Öyle ki; mahkemeleri bile etkileri altına alırlar..
Apaçık hakaret içeren roman için, beraat kararı alıp, arkasından da patronun özel avukatının ağzından açıklama yaparlar: “Müvekkilimiz bir roman yazdı. İnsanlar düşüncelerinden dolayı suçlanamazlar. Bu, Ortaçağ zihniyetinden daha kötü!”
Yaa.. İşte böyle!..
Ateist kafalı hokkabazlar, İslâm’a hakaret ettiklerinde, “İnsanlar düşüncelerinden dolayı suçlanamazlar..” savunması..
Ama mazlum Filistinlilere sahip çıkan insanlar, İsrail’in sergilediği zulmün örneklerini gösterdikleri bir dizi film çekerlerse, işte o zaman, hemen ortalığı velveleye vermek gerekir..
Bütün Doğan Grubu gazeteleri ve televizyonları ile, İsrail’i eleştiren filmi de, filme destek verenleri de bombardımana tutmak gerekir.. “Dizinin yayından kaldırılması”nı istemekten tutun, “Bunun sonu İsrail tarafından bize ağır ödettirilir” tehditleri yapmaya kadar, her türlü propaganda, ustaca sürdürülür!
Öyle mi Doğan Grubu’nun akıllı “toplum mühendisleri”!
Öyle mi; İsrail söz konusu olduğunda “savunma”, İslâm söz konusu olduğunda “saldır” moduna geçen uyanıklar?.
Bu ikiyüzlülüğünüz, halk tarafından bilinmiyor mu sanıyorsunuz?..
“Dün ‘özgürlük’ dediğimiz şeylere, bugün ‘yasak’ dememizde hiçbir beis yok. Halk cahil, yediğimiz nanelerin farkında değiller” mi diyorsunuz..
Avucunuzu yalarsınız!..
Eskidenmiş o göz boyama işleri..
Halk gözünü açtı.. Açtı ve yaşanan rezaletleri gördü artık..
Kafasına “bidon” tamlaması ile hakaret ettiğiniz halk, kafanıza bidon geçirmeye hazır artık! Benden hatırlatması!
VAKİT