“İslâm Herkese Rahmettir”

Hayrettin Karaman, Hac Sûresi'nin 39, 40 ve 41. âyetlerini “bütün insanların barış ve ortalama bir refah içinde yaşamaları” ve “herkesin kendi inancına göre hedeflerini gerçekleştirme imkân ve fırsat eşitliğine sahip olması” bağlamlarında tefsîr ediyor.

İslâm Herkese Rahmettir

Hayrettin Karaman / Yeni Şafak

“Saldırıya uğrayanlara zulme mâruz kaldıkları için savaş izni verildi. Allah onları muzaffer kılmaya elbette kadirdir.

Onlar sırf ‘Rabbimiz Allah'tır.’ dediklerinden dolayı haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmıyla diğer kısmını engellemesi olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler -ki oralarda Allah'ın adı bol bol anılır- yıkılır giderdi. Allah kendi muradına yardım edenlere muhakkak yardım edecektir. Kuşkusuz Allah güçlüdür, mutlak galiptir.

Onlar öyle kimselerdir ki, kendilerine bir yerde egemenlik versek, namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve kötülükten alıkoymaya çalışırlar. İşlerin sonu Allah'a varır.”

(Hac: 39-41).

Şu fânî dünyada düşüncesi ve inancı ne olursa olsun bütün insanların barış ve ortalama bir refah içinde yaşamalarını, herkesin inancına ve dünya görüşüne göre hayal ve hedeflerini gerçekleştirme imkânına ve fırsat eşitliğine kavuşmuş olmalarını sağlamak için uygun bir hayat, cemiyet ve dünya düzeni kurmaya, bugünkü yazımıza sertac ettiğimiz üç âyet bile yeterlidir. Bu üç âyetteki irşad ve talimatı şöylece maddeleştirmek ve özetlemek mümkündür:

1. Savaş yalnızca zulmü (haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği) engellemek için izin verilmiş bir son çaredir.

2. Yeryüzünde bütün kötülere ve kötülüklere rağmen hâlâ yaşama hakkı, din hürriyeti, zalime karşı mazlumu koruma -eksikleriyle birlikte- varsa bu, Allah'ın iyi, vicdanlı, insanlık fıtratını kaybetmemiş kulları sayesinde olmaktadır, olmalıdır. Bugünlerde Türkiye'de başlayan insanî zirve işte bu nitelikteki insanların eseridir. Oraya politik menfaatleri ve algı operasyonu için gelenler olsa bile “dünyada barış, adalet ve yerinde kullanılan hürriyeti herkes için ve her yerde sağlamak üzere” gelenler de vardır ve diğerleri istemese bile bu zirvede onların sesi dünyaya yayılacaktır. “İnsanların bir kısmının diğerlerine zulmünü engelleyecek olanlar” zalimler olamazlar. Bu sebeple zulmün bekçiliğini yapan Güvenlik Konseyi yapısının mutlaka değişmesi, “herkes için adalet, rahmet ve hürriyetin bekçisi” olan bir yapının oluşturulması gerekiyor ve bu Allah'ın da muradıdır.

3. Allah'a (O'nun kullarından istediklerini gerçekleştirmeye) gayret ve yardım edenler yeryüzünde bir toprak, egemenlik ve iktidar elde ederlerse öncelikle yaratan ve imkân veren Allah'a kulluk ederler, ibadetlerini aksatmazlar, herkesin temel ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli düzenleme, kurumlaşma ve yardımlaşmaları yaparlar, insanı diğer canlılardan ayıran güzel niteliklerin yaygın ve egemen olması için fert ve cemiyet olarak seferber olurlar. Yöntem baskı ve şiddet değil, sevdirmek, kolaylaştırmak, ikna etmek, serbest düşünmenin ve tercihin önünü açmaktır.

Allah'ın kitabı, Peygamberi'nin (s.a.) sünneti, örnek ve güzel kullarının uygulamaları hep bu şekilde ve bu yönde olmuştur; bugün de yapmamız gereken budur. Biz yapalım ki, bütün peygamberlerin ortak yöntem ve programları bütün dünya insanlarına gösterilsin ve örnek olsun!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!