İslam Dünyasının Tek Derdi 'Dış Güçler' mi?

Yazısında İslam dünyasının karşı karşıya bulunduğu sorunları muhasebe eden Kemal Öztürk, tüm sorunları “dış parmak” ve “üst aklın oyunu” ile izah etmenin yanlışlığına dikkat çekiyor ve özeleştiri çağrısında bulunuyor.

Kemal Öztürk’ün konuyla ilgili bugünkü Yeni Şafak’ta (22 Ağustos 2017) yayınlanan “İslam Dünyasının Özeleştiri İhtiyacı” başlıklı yazısını ilginize sunuyoruz:

İşin kolayı şudur: ‘Emperyalistler, Siyonistler, dış güçler, üst akıl bizi sömürdü, birbirimize düşürdü, cahil bıraktı, aramızda savaşlar çıkardı.’

Peki, işin zoru nedir?

 ‘Bizim içinde bulunduğumuz perişanlıkta hiç mi suçumuz yok?’ sorusunu sormak ve canımız yansa da özeleştiri yapmaktır.

SUÇU DIŞ GÜÇLERE ATIP, KENDİNİ AKLAMAK

Eğitim ve göçmen politikaları üzerine çalışmalarını beğendiğim, Anadolu Platformu’nun yıllık toplantısında tartışıyoruz bu konuyu. Konuşmacı benim ama Türkiye’nin dört bir yanından gelen onlarca sivil toplum örgütünün temsilcisinin görüşlerini daha çok merak ediyorum. Türkiye’de dindar insanlar, İslam dünyasının içinde bulunduğu perişanlığı nasıl görüyor, nasıl çözüm öneriyorlar?

Benden önce konuşmacı olan Suriye muhaliflerinin yurt dışında yaşayan temsilcilerinin bir kısmını dinledim. Yine suçu emperyalistlere, onlarla işbirliği yapanlara, İsrail’e, Amerika’ya yüklüyorlar.

Şunu merak ettim, acaba çocuk katili Esed’e karşı savaştığını iddia eden muhaliflerin 60 ayrı parçaya bölünmesi, sonra birbirini öldürmeye başlaması, sonra da bazılarının Amerikan saflarına karışmasında hiç kendi suçları yok mu?

İşin acı gerçeği şudur: Suriye muhalifleri gibi, dünyadaki çoğu Müslümanlar suçu ve günahı başkasının üzerine atarak kendi günahlarını örtmeye çalışıyorlar.

Siyonistleri, emperyalistleri, komünistleri, gizli örgütleri, dış güçleri, üst aklı içinde bulundukları cehaletin, sefaletin, vahşiliğin sorumlusu diye gösterip, hiçbir şey yapmayan Müslümanlar, en az onlar kadar İslam dünyasına zarar veriyor aslında.

Yıllardan bu yana, sürekli dış güçleri kötüleyip, onların İslam dünyasına karşı düşmanlığını ve verdikleri zararları anlatıp durduk. Hepsi de doğruydu. Peki sonuç ne oldu? Onlar gözümüzde büyüdü, yenilmez hale geldiler ve kendimize öz güvenimizi kaybettik.

EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZ DIŞ GÜÇLER DEĞİL, CEHALLETTİR

IŞİD örgütünü kuran dış güçlerdir, bu doğru olabilir. Ama insanların kafasını kesen, vahşice yakanlar, Yahudi ya da Hıristiyan değil, bu örgütteki Müslümanlardır.

Şii-Sünni savaşını körükleyen dış güçlerdir, buna inanıyorum. Ama zevkle, heyecanla, vahşice birbirini kaledenler Müslümanlardır. O tetiği çeken, o bıçağı Müslümanın boynuna dayayan ve bunu yaparken de tekbir getiren Müslümanlardır.

Afganistan’ı önce Rusya sonra ABD işgal ederek perişan ettiler. Onlara karşı Allah’ın yardımıyla zafer kazanan Afganlı mücahitler ne yaptı sonra? Birbirini öldürdü, vahşeti, cehaleti, kaosu yaygınlaştırdı, ülke yaşanamaz bir hale geldi.

Acı gerçeği itiraf edemiyoruz. İslam dünyasının en büyük düşmanı, dış güçler, işgalciler değil, cehalettir. Bugün başımıza gelen ne kadar bela varsa, ne kadar kavga, savaş, vahşilik varsa cehaletten geliyor. Üst aklın oyunu var, planı var. Peki, Müslümanların buna karşı planı, stratejisi nedir?

Şarlatan hocaların, sahte şeyhlerin, hurafeci tarikatçıların, cehaletin dibini boylamış cemaatlerin, ahlaksız din adamlarının, yalancı, hırsız, düzenbaz Müslüman tiplerin sorumlusu kimdir? Tarih boyunca, birike birike gelmiş cehaletten başka bir şey değildir.

İSLAM DÜNYASI BATIYA BİR ALTERNATİF DEĞİLDİR

Konferans esnasında dinleyicilerin benimle aynı görüşleri paylaşmasını ilgiyle takip ettim. Bir ara yanımdaki moderatör, ‘batının yaşadığı krize, İslam dünyası tek alternatiftir’ dedi. Ben ise buna itiraz ettim.

İslam dünyası, bırakın batının yaşadığı medeniyet krizine alternatif olmayı, Afganlı bir mülteci için bile yaşanacak cazip bir yer değildir. Hepsi Avrupa’ya gitmek istiyor.

İslam ülkeleri öylesine bir savrulma, pespayelik ve hüsran yaşıyor ki, insanlar Müslümanlığından utanacak hale gelmiş durumda. Bir de batı medeniyetine alternatif olacakmışız!

Ben şöyle tanımlıyorum kendi adıma:

Batının yaşadığı derin medeniyet krizine, bugünkü İslam ülkeleri ve Müslümanlar asla alternatif olamaz. Ancak orijinal haliyle İslam düşüncesi ve toplumsal yapısı bir alternatiftir. Maalesef bugün bunu uygulayan bir İslam ülkesi ve toplumu yoktur ki örnek olsun.

MÜSLÜMANLAR ORTA ÇAĞ ORTAMINA SÜRÜKLENİYOR, UYANALIM

Bu yazdıklarımı, ‘dış güçleri aklıyor, hedef şaşırtıyor’ diye anlayan aklıevveller olacaktır eminim. Ancak ben aklı selim sahiplerine sesleniyorum.

Sorumuz şudur:

Bu perişanlıkta bizim, yani Müslümanların suçu, hatası nedir? İşte bu sorunun cevabını cesurca verecek insanlara ihtiyacımız var.

Bizim, kendimizi sarsacak kadar kuvvetli özeleştirilere ihtiyacımız var. Müslümanların büyük fikri değişime, yeniliğe, reforma ihtiyacı var.

Cesur aydınlara, münevverlere, alimlere, fikir adamlarına ve din adamlarına ihtiyacımız var.

Dilim varmıyor söylemeye ama Müslümanlar cehalet dolu bir Orta çağ atmosferine doğru sürükleniyor. Buradan acil çıkmak, gaflet uykusundan uyanmamız lazım. Bunun için işe kendimizden başlamalıyız, dış güçlerden değil.

 

Yorum Analiz Haberleri

Siyonistlerden dost olmaz, ne Kürtlere ne de bir başkasına
“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”
“BM Siyonizm'i ırkçılık saysın”
Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası