Rıdvan Kaya konuya kısa bir giriş yaptıktan sonra, günümüzde gerçekleşen olaylara ilişkin geliştirdiğimiz perspektif ile alakalı birkaç temel maddeyi vurguladı.
Öncelikle, en temelde, olayları İslami bir perspektifle ele almamız gerektiğini dile getiren Kaya, bu vurgunun yapılmasının üzücü olduğuna değindi. Zira Müslümanların bazı olayları değerlendirirken zaaflar taşıdığını söyledi. İslami hareketlere yönelik yanlış algılama biçimlerinin dahi Müslümanlar arasında yaygınlaşmaya başladığını sözlerine ekledi. Cemaat/aşiret taassubuyla, insan hakları perspektifiyle, olayları lehine kullanma kaygısıyla kendini gösteren yaklaşımların Müslümanlar açısından kabul edilemeyeceğinin altını çizdi.
Kaya, ikinci madde olarak, olayların tarihsel arka planını bilerek değerlendirme sorumluluğumuzdan bahsetti. Bugün karşımıza çıkan bir toplumsal hareketin tarihsel bir geleneği olduğunu bilmezsek yorumlarımızın adil olmayacağına dikkat çekti. Kaya “Örneğin tarihsel derinliğini bilmeden Suriye, Lübnan vb. ülkelerdeki tüm hareketleri sadece bugüne bakarak değerlendiremeyiz. Oysa bizler tüm bu hareketlerin arka planlarını, tarihsel derinliğini dikkate alarak olayları daha kuşatıcı bir perspektifle ele almalıyız.” İfadelerini kullandı.
Rıdvan Kaya sözlerine komploculuk zaafının etkilerini anlatarak devam etti. Tüm olayları, egemen güçlerin planlarına hizmet eden faaliyetler olarak algılayan yaklaşımların adeta Müslümanların iradesini hiçe saydığına dikkat çekti. İslami Hareketlerin de elbette geçmişten bugüne pek çok yanlışı olabilmesine rağmen hareketlerin oluşumlarını komployla açıklamanın doğru olmayacağını vurguladı. İslami hareketlerin kendi iradeleriyle hareket ettiklerini kabul ederek doğrularına doğru dediğimiz gibi yanlışlarına da yanlış diyebileceğimize değindi. Müslümanların kazanımlarını yok sayan, dış gücü gözlerde büyüten komploculuğu mahkûm ederken küresel hegemonyanın dünyayı yönlendirme politikasını da görmezden gelmememiz gerektiğini dile getirdi. Kendi eylemlerimizin de anlamlı olabilmesi için Müslümanların irade ortaya koyduğunu, koyabildiğini unutmamız gerektiğini hatırlattı.
Bunlarla birlikte Kaya, basiret ve bütüncül bakış açısının elden bırakılmaması gerektiğini de dile getirdi.
Müslümanların birbirlerine karşı tutumları ile alakalı ise siyerden (Haram aylarda Müslümanların adam öldürmüş olduğu haberinin yayılmasını) örnek veren Kaya, üzerine inen ayetini hatırlatarak sözlerine devam etti. Ayette (2/217) geçen “Fitneyse adam öldürmeden de beterdir.” İfadesi üzerinde duran Kaya, adam öldürmenin Rabbimiz tarafından meşrulaştırılmadan başka bir büyük felakete dikkat çektiğini vurguladı.
Dikkat etmemiz gereken bir diğer husus olarak, Müslümanların hiçbir olaya karşı seyirci kalamayacağını dile getiren Kaya, meseleleri değerlendirirken kendimizi de içine katmamız gerektiğini söyledi. Bir mücadele içinde olduğumuzu görmemiz gerektiğinin altını çizdi.
Gelişen olaylara dair bilgilenme sürecimize ilişkin ise şunlara değindi:
- Genelleme doğaldır ama genellemecilik yapmak adaletten uzaklaştırır. Yapılan bir eylemi yapan kişi üzerinden tüm cemaate, mezhebe, gruba mal etmek yanlış bir tutumdur.
- Zandan kesinlikle kaçınılmalıdır.
- Olaylar arka planlarından soyutlanmamalıdır.
- Sonuca odaklanmamalı ama doğan sonuçlar da görmezden gelinmemelidir.
Ardından sorulara yanıt veren Kaya, gelişen olaylara ilişkin yorumlarımızın adil olmasına ve İslami hareketlerin hayırlı eylemlerde bulunmasına dair dua etti.
Şeyda Tahmaz- Zeynep Sena Kocabaş