"Yarattıklarımızdan (kullarımızdan), hakka sarılarak hidayeti gösteren ve hak ile adaleti gerçekleştiren bir topluluk vardır" (Araf /181 )
Allah’ın kulları içinde aklını, fıtri melekelerini vahyi çerçeveye uygun kullanan; basiretli, ahlaklı, tutarlı ve İslam yolunda titiz davranan, insanları hakka; hidayet yoluna ulaştıran kullar vardır. Hakkı tanıyan, hak ile insanları hidayete davet eden ve hak ölçüsüne göre adaletli davranan bir ümmet/topluluk vardır ve her zaman olacaktır.
Ayette, Allah’ın kulları için hedef tayin ettiği o hakka ulaştırmak için çabalayan, her konuda adaletle hükmeden bu topluluk için ümmet kavramının kullanılması ilgi çekicidir. Hak ve hidayet yolu birdir. Bu yol; kaynağı ilahi olan hakikat yoludur: Kur’an-ı Mübin’in uygulaması ve Rasulullah (sav)’ in örnekliğidir. Mütevatir sözlerdir. Tek yol olan İslam’dır. Hak kelimesi; “gerçek, doğru olan, bâtılın zıddı anlamındadır. Doğru inanç; ölçüsü tam, zamanlaması uygun hikmetli iştir. (-el-Müfredât, “ḥḳḳ” md./Lisânü’l-ʿArab, “ḥḳḳ” md.)