İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısındaki bildiriyi, Filistin Diaspora Alimler Heyeti Genel Sekreteri Dr. Nevvaf Tekruri Arapça, Dünya Müslüman Alimler Birliği üyesi Hamdi Arslan ise Türkçe okudu.
Bildiride alimlerin, Mısır’daki seçimle gelmiş meşru iktidara karşı yapılan, başkanı görevden uzaklaştıran, meşru anayasayı iptal eden, darbeyi barışçı bir şekilde protesto eden masum insanların kanlarının dökülmesini şiddetle kınadığı kaydedildi.
Mısır'daki güvenlik güçlerine çağrıda bulunulan bildiride, şu ifadeler yer aldı:
" Mısır güvenlik güçlerine hatırlatıyoruz: Mısır halkına, evlatlarına, kendi kardeşlerine, Mısır meydanlarında oturma eylemi yapan hür hanımlara karşı kurşun atmak haramdır. Bu, en büyük günahlardandır ve insanı cehenneme yuvarlayan büyük suçlardandır. Allah’ın ayeti gayet açıktır. 'Kim bir mümini kasten öldürürse, onun cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiştir. Ona büyük bir azap hazırlamıştır.' (Nisa Suresi, Ayet 93) Hangi gerekçeyle olursa olsun, kimden gelirse gelsin, göstericilere ve oturma eylemi yapanlara ateş açma emrine uymak da haramdır. Yaradan’a isyan olan yerde, yaratılmış kula itaat edilmez. Bu katliama kerhen katılmak da geçerli mazeret değildir. Çünkü ikrah yani zorlama gerekçesi ile başkasını öldürmek caiz olmaz."
Bütün İslam milletlerinin, katliamın durdurulması için bütün güçleriyle bu yönde bir araya gelmesi gerektiği vurgulanan bildiride, "Zulmü ve diktayı reddeden ve günlerce meydanlarda nöbet tutan Mısır halkını selamlıyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Mısır halkına da seslenilen bildiride, şunlar kaydedildi:
"Aziz Mısır’ın bütün evlatlarına diyoruz ki: Meydanlara ve alanlara inmeniz şer’i görevinizdir. Böylece siz oralarda zulme ve diktatörlüğe karşı çıkıp nöbet tutan eylemcilere destek vermiş olacaksınız. Darbeciler sizi şiddete ve bütün Mısır’ı tehlikeye sokacak bir döneme çekmek isteseler de eylemin barışçıl özelliğini korumaya dikkat edin. Yoksa özgürlüğünüz ve şerefiniz tehlikededir. Mısır’daki darbeci rejimin işlediği suç, Suriye’deki Esed rejiminin suçuna benziyor. Bütün ümmet bilsin ki, bu suçlular gurubu aynı yapıdadır. Bunlar o halklara ait değillerdir, o halkları temsil etmiyorlar. Kendi halklarına karşı işledikleri bu suçlar sırasında o kadar korkak ve adi duruma düşüyorlar ki suçlu siyonizmle ortaklaşa çalışmaktan çekinmiyorlar. Bu rejimler kendi halklarına karşı aslan kesilir, siyonistler karşısında kuzu gibi uslu dururlar. İşte bu yüzden onları ve onlara itaati hangi gerekçe ve iddia altında olursa olsun reddetmek gerekir.
Mısır ve Mısır halkını sonu hiç iyi olmayan bir yola kaymaktan korumak maksadıyla İslam dünyasının idarecilerini bu korkunç katliamı durdurmak ve daha fazla kan akıtılmasını önlemek için derhal harekete geçmeye çağırıyoruz. Bu noktada Türk Hükümeti’nin akan kanın derhal durdurulması için Arap Birliği'ne ve uluslararası topluma yaptığı çağrıyı, Mısır topraklarındaki katliamı reddeden Katar’ın tavrını çok önemli buluyoruz. Mısır’daki bu kanlı olayları finans ve başka şekilde destekleyen, darbeci suçlulara arka çıkan yöneticileri de bu batıl ve yanlıştan dönmeye, Mısır halkına zarar vermekten kaçınmaya çağırıyoruz. Mısır’da alevlendirdikleri bu ateşin onları yakabileceğini belirtiyoruz."
İslam alimlerinin Mısır konusunda net tavır takınmaya çağrıldığı bildiride, silahsız masumları hedef almanın haram olduğunu gösteren, hakka ve haklıya yardım eden, batılı ve onun icraatlarını reddeden bir tavır sergilenmesi gerektiği ifade edildi.
Bu noktada Ezher Şeyhi'nin tavrının kınandığı bildiride, şu görüşler yer aldı:
"Kendisini açık şer’i hükme dönmeye, zulme uğramış Mısır halkının tarafını tutmaya, katliamcı suçluların fiillerinden dolayı pişmanlık duyduğunu ilan etmeye çağırıyoruz. Mısır'daki katliamdan duyulan öfkeyi ifade ve Mısır halkının barışçı oturma eylemlerine katılanlara destek vermek için, halklarımızın zulme ve diktatörlüğe boyun eğmeyi asla kabul etmeyeceğini ilan etmek üzere bütün İslam dünyasını yarın Cuma günü, bulundukları yerlerdeki meydanlarda ve miting alanlarında gösteri düzenlemeye çağırıyoruz."
Bildiriye imza atan kurum ve alimler
Bildiride, Dünya Müslüman Alimler Birliği, Dünya Ehli Sünnet Alimler Birliği, Şam Alimleri Birliği, Filistin Diyaspora Alimler Heyeti, Suriyeli Alimler Birliği, Türkiye Ehli Sünnet Alimler Birliği, Irak Alimler Birliği, Sudan Alimler Birliği ve Ürdün İslami Cephe Alimler Birliğinin imzalarının yer aldığı kaydedildi.
Öte yandan bildiride imzası bulunanlar da şöyle:
" Prof. Dr. Yusuf Karadavi (Katar-Mısır), Prof. Dr. Ali Karadavi (Irak-Katar), Dr. İsam Beşir (Sudan), Lütfi Doğan (Türkiye), Emin Saraç (Türkiye), Dr. Hemmam Said (Ürdün), Abdulmecid Zindani (Sudan), Dr. Abdulgani Temimi (Filistin), Dr. Muhammed Hasen Dido (Büyük Britanya), Dr. Muhammed Osman Salih (Sudan), Usame Rifai (Suriye), Hamdi Arslan (Türkiye), Dr. Abdulhay Yusuf (Sudan), Muhammed Musa Amiri (Suudi Arabistan), Abdullah Haşidi (Yemen), Prof. Dr. Ahmet Ağırakça (Türkiye), Mustafa Demirkan (Türkiye), Abdullah Haşidi (Yemen), Ömer Faruk Korkmaz (Türkiye), Emin Ali Mukbil (Yemen), İbrahim Muhenna (Kuveyt), Dr. İbrahim Ani (Irak), Dr. Muhammed Şukri (Suriye), Dr. Abdullah Meşuhi (Filistin), Dr. Osman Ani (Irak), Dr. Muhammed Cebel (Ürdün), Dr. Meruh Nassar (Filistin), Dr. Müfid Ebu Amşe (Filistin), Dr. Nevvaf Tekruri (Filistin), Ahmet El Muallim (Yemen), İsmail Abdulbari (Yemen), Ahmed El Omeri (Lübnan), Bessam Kayid (Lübnan), Abdulvehab Ekinci (Türkiye), Abdurrahman El Hamisi (Yemen), Abdulmelik Davud (Yemen), Akil Mattavi (Yemen), Muhammed Hayır Musa (Suriye)"
Bu arada Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Yusuf Karadavi ile genel sekreteri Prof. Dr. Ali Karadavi'nin, "ümmetin özgürlüğünü ve halklarının yaptığı devrim kazanımlarını savunmak, meşruiyet ve özgürlüğe karşı darbe yapanların karşısına dikilmek" için iki hafta içinde genel bir kongre yapma kararı aldıkları bildirildi.