Kur’an-ı Kerim der ki, “Onlar biz ıslah edicileriz derler, iyi bilin ki onlar bozguncuların ta kendileridir”. Onlar topluma “İlah”lık ve “Rab”lik taslarlar.. Yani insanlar üzerine hüküm koymak ve onları kendi çıkar, heva ve heveslerine göre terbiye etmek isterler..
ABD ve BATI, daha doğrusu nefsine yenilen herkes, her iktidar, güç ve servet gücüne göre ve gözüne kestirdiklerine karşı aynı yola sapma riski taşır.
ABD ve batı kendi zaaflarını gidermek yerine, başkalarının zaafları üzerinden kendine güç devşirmek ister.. Şimdi de, geldikleri nokta itibarı ile “ben nerede yanlış yaptım” diye “nefs muhasebesi yapmak” yerine, başkalarının yanlışları ve zaafları üzerinden güç ve servet elde etmeye çalışıyor..
İddia o ki, ABD gözünü İslam dünyası, Çin ve Rusya’ya ve tabi Hindistan’a dikiyor.. Özellikle İslam dünyası üzerinden hesaplar yapıyor. İster Çin, ister Hind, ister Rusya ya da Afrika üzerinde bir plan yapsın, mutlaka önüne “İslam” gerçeği çıkacaktır. “İslam” deyince de ilk akla gelen ülke, toplum, daha doğrusu devlet Türkiye’dir.
Çin’den başlayacak olursa, Batı Çin’de 50 milyona yakın Doğu Türkistanlı var, Doğu Çin’de ise 100 milyona yakın Hui Müslümanı.
Hindistan deseniz, dünyada yaşayan 3 Müslümandan biri Hind kökenli. Bugünkü Hindistan’da 250 milyona yakın Müslüman var. Pakistan ve Bangladeş’i de eklerseniz 550 milyon Müslüman yaşıyor bu bölgede..
Bakın Keşmir sorunu da, Doğu Türkistan sorunu da, Ege adaları ve Kıbrıs sorunu da hepsi suni, halklar arası yakınlaşmayı engellemek için uydurulan sorunlardır.. Sınırlar çizilirken buna dikkat edilmiştir.. Bu sınırları o topraklarda yaşayan halklar çizmedi. Bu rejimleri de onlar istemedi, o iktidarları da o halk kendisi seçmedi.. 23 Arap devletinin tümü böyle.. Din, dil, tarih, coğrafya, kültür aynı, peki bu sınırların ne anlamı var. ABD, Rusya, AB niye birlik, ama biz paramparçayız.. Küçücük Bosna niye Hırvatistan, Sırbistan bölgeleri olarak parçalanır..
Batı bizi, dini, mezhebi, ideolojik, politik, coğrafi ve felsefi kanaat farklılıklarına göre bölüp-parçalamak istiyor..
Balkanlar’da, Kafkaslar’da da ne yapacaksanız İslam gerçeği ile yüzleşmeniz gerek..
Artık Avrupa’nın da bir İslam gerçeği var. AB ülkelerinde yerleşik 35 milyon Müslüman var.. ABD’nin de bir İslam gerçeği var.. Evet, bizim de bir Avrupa gerçeğimiz var artık.. Zaten bu saatten sonra bir dünya gerçeği var. Hiç kimse, kimseyi görmezden gelme hakkına sahip değil..
ABD artık öyle kolay kolay soğuk savaş taktikleri ile Radyo Liberty üzerinden yaptığı gibi çatışma çıkartamaz.. En son Suriye ve Irak’ta Selefi, Şii kavgası ve etnik çatışmalar, ideolojik ve politik çatışmalarda bu çirkin yüzü gördük.. Bu silah geri teper..
Beyaz adamın şunu görmesi gerek artık. Adalet olmadan barış olmaz.. Adalet ve barış yoksa özgürlük de olmaz.. Zulm ile abad olunmaz.. Attığınız bumerang hedefini vurmayacaksa, döner sizi vurur.. Tutuşturduğunuz ateş sizi de yakar. Rüzgar ekerseniz fırtına biçersiniz.. Yapanın yanına yaptığı kâr kalmaz. Kendi terörünüzü kutsayarak, kendi teröristinize sahip çıkarak, terörle mücadele edemezsiniz..
Artık biliyoruz savaş, terör ve darbeler, sizin sömürü düzeninizi sürdürmeniz için kullandığınız birer enstrümandı.. “Kontrollü bunalım stratejisi” dediğiniz bir oyundu bu. Aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendinize iktidar ve servet üretiyordunuz.. Kan ve gözyaşları, çalınan alın terleri üzerine bir düzen kurmuştunuz. “Bir damla kan, bir damla petrol” diyordunuz.. Dediğinizi de yaptınız!
Finansal tetikçileriniz vardı her ülkede.. Medyanız vardı, tetikçilik yapan, itibar celladı, sahibinin sesi. STK’larınız vardı, melek maskeli şeytan misali, Truva atı.. Demokrasi bir makyaj markası idi değil mi? “Islah edicilerdiniz” değil mi, sizi gidi bozguncular!
Beyaz adam deşifre oldu.. Onların içimizdeki ajanları da! FETÖ de onlardan biri.. PKK, PYD öteki “iyi çocuklar”dan. Bir de BÇG vardı değil mi? Eski kâhya!
Bunların kadrosunda şeyh de var, fahişe de, hem de bir tane de değil.. Şeytanın olduğu her yerde varlar..
Bakalım işe nereden başlayacaklar? Çin, Rusya, AB, NATO, Afrika.. Hangi kapıyı çalarlarsa çalsınlar yolları Türkiye’den geçecek.. İngiliz Başbakanı, Alman şansölyesi, CIA başkanı farketmiyor.. Bütün yollar şimdilik Beştepe’ye çıkıyor. “Yeni Roma” orası! Eski Roma İstanbul’du biliyorsunuz! İtalya’nın başkentine gelince, “Geçti Bor’un pazarı..!”
Trump, Tel Aviv’e gitmek istiyorsa, onun da yolu Beştepe’den geçiyor..
Yanlış hesap Beştepe’den dönüyor artık. Londra, Berlin, Paris, New York orada ise, Beştepe burada!
“Eğil de kulak ver, ezan sesleri yükselen bu şehidler tepesi, bir çağın nabzının attığı yerdir.”
Duyduğunuz bu nabız atışları, yeni bir medeniyetin ana rahmindeki nabız atışlarıdır..
“Tarihin sonu”na değil, “Kapitalizmin sonu”na işaret ediyor bu ses. “Medeniyetler arası çatışma” değil, yükselen dualarda gizli temenni, medeniyetler arası diyalog ve işbirliğidir. “Hılful fudul”un güneşi yükseliyor. adaletten, barıştan, özgürlükten yana, katılımcı, çoğulcu, şeffaf, insan haklarına saygılı yeni bir dünyanın temellerini atmak için, ittihad, ittifak, itilaf çağrısı ile ayağa kalkıyoruz..
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır. Ne zaman derseniz, kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.
Allah, servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çevirendir.. Allah bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle kimi zaman artıracak, kimi zaman eksiltecektir. O kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan edendir. O, bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir. O, bizi yeryüzünün varisi kılmak istemektedir. Kâfirler istemese de.
Selam ve dua ile..
Yeni Akit