Kaleme aldığı "Şapka Risalesi" dolayısıyla Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklanarak idama mahkum edilen, cesedi üç gün boyunca idam sehpasından indirilmeyen ve sonrasında 90 yıl boyunca cenazesi gizli bir mezarda tutulan İskilipli Atıf Hoca etrafında yaşanan tartışmalar bitmek bilmiyor. Kemalist ideoloji ve kadrolar yalan ve nefretle ördükleri propagandayla İskilipli Atıf Hoca'yı anma toplantılarına bile engel olmak istiyor hala. Çünkü İskilipli Atıf Hoca her şeyden önce Tek Adam ve Tek Parti despotizmini, İstiklal Mahkemeleri isimli cinayet şebekesinin kıyımlarını, Kemalist oligarşinin İslami değer ve sembollere karşı sergilediği barbarca saldırıları sembolize eden mazlumiyet ve şehadeti temsil eden bir alimdi.
Önce Mehmet Sılay öncülüğünde bir ekip tarafından uzun, dikkatli ve sabırlı çalışmalarla İskilipli Atıf Hoca'nın mezarı tespit edilip bulunmuş ve memleketi İskilip'e taşınmıştı. Kısa bir süre sonra ailesi ve sevenleri tarafından şehid İskilipli Atıf Hoca'nın mezarı kitabesiyle birlikte belirgin bir biçimde oluşturdu ve her sene 1926'daki idamının yıldönümü olan 4 Şubat tarihinde mezarı başında dualarla anılmaya başlandı. Bir süre sonra İskilipli Atıf Hoca'yı anma toplantılarına kaymakam, vali, milletvekili, müftü, rektör ve diğer siyasi-bürokratik kadrolar da katılmaya başladı.
Geçen yıl Atıf Hoca'yı anma toplantısını tertipleyen İskilip Kaymakamı Muharrem Eligül, CHP ve Kemalist yayın organlarının ağır hakaretlerine maruz kalmış, görevden alınması için kampanyalar tertip edilmişti. Fakat mülki amirlerle ilgili kararnameyi hazırlayan İçişleri Bakanlığı ve onaylayıp yürürlüğe sokan Cumhurbaşkanlığı Kaymakam Muharrem Eligül'e karşı başlatılan linç kampanyasına kulak asmamıştı.
Atıf Hoca'yı anma toplantısının üzerinden geçen bir buçuk yılın ardından Kaymakam M. Eligül Ankara Ayaş'a asaleten kaymakam olarak atandı. İskilip'e göre nüfusu oldukça küçük olan Ayaş ataması bir terfi midir, tenzil midir tartışmaya açıktır ama Ankara'nın mülki idare sınırlarına girmiş olmasını Kemalist-ulusalcı kesimlerin içine sindirememiş olması, Eligül'e inatla vebalı muamelesi yapması önemli bir gösterge sayılır.
"Şapka devrimi" denilen akıl ve ahlak dışı müsamere sebebiyle Kemalist Tek Parti rejimi bir çok cana kast etmiş, toplumun akıl ve ruh sağlığını bozup ülkeyi bir açık hava tımarhanesine çevirmişti. Tam da bu sebeple "şapka devrimi" isimli kanlı ve despotik müsamereyi tartışma dışı bırakmak için İskilipli Atıf Hoca'yı "İngiliz işbirlikçisi olduğu ve vatana ihanet dolayısıyla idam edildi" gibi namussuzca ithamlarla kirletmeye yönelik kara propaganda unsurları devrede tutuluyor. Oysa İstiklal Mahkemeleri isimli cinayet şebekesinin uzun yıllar boyunca herkesten özenle saklanan tutanaklarında dahi İskilipli Atıf Hoca ve beraberinde yargılananlar Şapka Risalesi ve Şapka Kanununa muhalefet dolayısıyla yargılanıp idama mahkum edildikleri açıkça görülmektedir.
Bürokratik oligarşi ruhunu, Tek Adam ve Tek Parti despotizmi özlemlerini, İslami değer ve sembollere düşmanlığı, İskilipli Atıf Hoca gibi, Şeyh Said gibi, Seyyid Rıza gibi, Said Nursi gibi, Erbili Esad Efendi gibi sembol isimlere karşı bitip tükenmek bilmeyen nefret ve düşmanlığı söküp atmak, tarihi ve toplumsal hafızayı arı duru bir hale getirmek için kat edilmesi gereken daha çok mesafe var önümüzde.
Kemalist ideoloji ve kadrolar sistematik bir şekilde toplumu fanatizm, nefret ve düşmanlık eğitimine tabi tutarak ayakta kalıyorlar. Sadece siyasi açıdan değil kültürel, tarihi hatta itikadi açıdan bile kimlerin saygı ve sadakatle anılacağına kimlerin nefret ve lanetle anılacağına bile karar verme yetkisini ellerinde tutmak istiyorlar. Akıl ve irademizi Kemalist oligarşiye teslim etmeye razı değilsek, adaletin ve vicdanın gereğini yerine getirmekle, yalan ve iftiralarla mücadelede öne çıkmakla mükellef olduğumuzu da unutmamalıyız.
*
Öte yandan Muharrem Eligül’ün Ankara Ayaş'a atanması laik-Kemalistlerin gözünden kaçmadı.
Örneğin bunu bir “ödüllendirme” olarak algılayan T24 yazarı Tolga Sardan, yazısını kendince Muharrem Eligül’ün ne derece “tehlikeli” biri olduğunu anlatmaya hasretmiş.
Eligül hakkında müstehzi ve tahkir edici ifadeler kullanılan yazıda Sardan şunları söylemiş:
“Anımsatayım; ‘Vatana ihanet’ suçlamasıyla 4 Şubat 1926'da idam edilen İskilipli Atıf Hoca, ölümünün 96'ıncı yılında Çorum'un İskilip ilçesindeki mezarı başında anıldı. Anma törenine Vali Mustafa Çiftçi, AKP milletvekili Erol Kavuncu, Çorum Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın, Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk ve Atıf Hoca'nın torunları ile bazı aile yakınları katıldı.
Anmayı organize etmekle birlikte el açıp dua eden ilçe Kaymakamı Muharrem Eligül, kısa süre önce vekâleten Ankara'nın Ayaş ilçesine getirildi. Kararnameyle ilçenin asil kaymakamı oldu. Böylece Eligül, Ankara'nın mülki idare sınırlarına girdi.”