İşkencedere’ye işkence etmenin ne anlamı ve kime ne yararı var?

Cengiz İnşaat, İyidere Lojistik Limanı’nda sahil dolgusu olarak kullanmak istediği taşları alabilmek için ormanda iş makinelerini çalıştırırken yöre halkının arazileri neden acil kamulaştırma kararı ile gasp ediliyor?

Fatih Demir / HAKSÖZ HABER

150 günü aşkın bir süredir İkizdere’de sular durulmuyor. Bölge halkı tarafından protesto edilen taş ocağı için alternatif güzergâhların daha uygun olduğu aktarılırken, Cengiz İnşaat’ın ısrarla Eskencidere mevkiinde taş ocağı yapmak istediği aktarılıyor. Bölgede geçtiğimiz aylarda kazı çalışmalarına başlayan inşaat firmasının neden olduğu tahribat da görsellere yansıyor.

2020 yılında ihalesi gerçekleştirilen projeyi 1 milyar 719 milyon lira karşılığında Cengiz İnşaat ve Yapı&Yapı AŞ ortaklığı kazanmıştı. Liman Projesi kapsamında; 3 bin ton kargo kapasitesi, 8 bin ton dökme yük kapasitesi, 100 bin ton konteyner kapasitesi, 100 bin araçlık ro-ro kapasitesine sahip olacağı belirtilerek, liman için gerekli dolgu malzemesinin Eskencidere’de bulunan İkizdere’den karşılanması planlanıyor.

Yöre halkı ise kendi topraklarında taş ocağı yapılmasına karşı olduklarını belirterek, işlerinden olduklarını ve doğal geçim kaynaklarının sona erdirilmeye çalışıldığını iddia edip eylem düzenleyerek iş makinelerinin bölgeye girmesine uzun bir süre izin vermedi. Ardından Rize Valiliği eylemleri engellemek için 15 günlük yasak yaptırımı uyguladı.

Rize Valiliği’nin, İkizdere'de Cengiz İnşaat'ın taş ocağı projesine karşı yapılan eylemleri yasakladığı günler hala hafızalarda tazeliğini korurken, Kalkandere Asliye Hukuk Mahkemesi de bölgede ‘Acil Kamulaştırma Kararı’ aldı.

Yüklenici firma olan Cengiz İnşaat da taş ocağı arazisinin bakanlık tarafından tercih edildiğini iddia etmiş ve bir basın açıklaması yapmıştı. Açıklamada, "Bu süreçte yasal olarak ham maddenin temin edileceği taş ocağının seçilmesi konusunda, şirketimizin herhangi bir tespit yetkisi veya tasarrufunun bulunmadığını önemle belirtmek isteriz. Ham maddenin temin edilmesi planlanan İkizdere Cevizlik Taş Ocağı, Bakanlık tarafından seçilmiştir. Çevresel etkileri dikkate alınarak sürecin en başından itibaren ham maddenin temin edilebileceği tüm alternatif taş ocakları Bakanlık tarafından araştırılmıştır.” denilmişti.

Gelinen son noktada Kalkandere Asliye Hukuk Mahkemesi de acil kamulaştırma kararı aldı. Acil kamulaştırma kararında, “Acele kamulaştırmaya ilişkin şartların oluşturulduğunun anlaşılması ile verilen ara karar üzerine bilirkişilerce yapılan keşif sonucunda mahkemeye ibraz edilen raporların esaslara ve bilimsel niteliklere uygun olduğu anlaşılmış, bu doğrultuda acele kamulaştırılma bedeli olarak belirlenen Rize ili, İkizdere İlçesi Cevizlik Köy dahilinde bulunan 101 ada 460 parsel nolu taşınmazın acele kamulaştırma bedeli 763 bin 850 TL’nin davacı kurum tarafından 20 Ağustos 2021 tarihinde Ziraat Bankası İkizdere şubesinde depo edildiği anlaşıldı. İstinaf yolu kapalı olmak üzere taşınmazın tamamına el konulmasına karar verildi”denildi.

İşkencedere’de ikametleri olan vatandaşın ısrarla vurguladığı “ekmeğimizden oluyoruz” sözleri ise duyulmadı. Doğa tahribatıyla birlikte geçim kaynaklarını da kaybedeceklerini belirten yöre halkı, İkizdere'de "organik çay ve bal üretiminin" de bittiğini aktarıyor.

Taş ocağı arazisi, Karadeniz’de bulunması ender bir saha olarak görülüyor. Ormanların yok edilmesini ve kimyasal maddelerin toprağa karışmasını da tetikleyen çalışmalar neticesinde, doğal hayatın zarar göreceği biliniyor. Haliyle yöre halkı da geçimlerini sağladıkları doğal gıdaların üretiminin engellendiğini ve kendilerinin bu bölgenin sakinleri olarak yıllarca sürdürülmesi planlanan taş ocağı işletmesinin haneleri kötü sonuçlar ile karşı kaşıya bırakacağını ifade ederek, işletmeye ve arazinin tahrip edilmesine karşı çıkıyor.  

Yüzbinlerce ton toprağın ve taşın dökülmesi planlanan liman işletmesinin ise Türkiye’nin en çok ihale alan firması tarafından kazanılması da bölgedeki tansiyonu yükselten bir diğer sebep olarak görülüyor.

Yetkili mercilerin ve isimlerin de yöre halkı ile görüşmeye yanaşmaması ve talepleri dinlememesi, ‘vatandaşın sözünün dinlenmeyeceği intibaını’ güçlendirerek bir sorunu daha meydana getiriyor.

Protestoların bugünlerde yeniden başladığı yörede, taş ocağı çalışmaları da devam ediyor. Kamuoyunda da "rant uğruna yaşamlarının yok sayıldığı" düşüncesi belirginlik kazanıyor.  

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sel fekaleti nedeniyle Rize’de dile getirdiği "Tabiatla uyum içinde bir hayatı inşa etmek yerine ona tahakküm edilmeye çalışıldığında bunun bedelini insanın yanı sıra tüm canlılar ödüyor. Bu tür durumlarda insan bilerek ya da bilmeyerek çoğu zaman kendi felaketini bizzat kendi eliyle hazırlıyor’’ sözleri hatırlatılarak bu sözün gereğinin yapılması isteniyor.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!