4 buçuk yılı tecritte olmak üzere 6 yıl cezaevinde yattığını söyleyen Durak, işkence yapanların ruh hastası olduğu kanaatinde. "İnsan, insana zulmederken eğlenir mi? Maksatları suçluluğumuzun ortaya çıkarılması değildi." diyor. Onlarca tür işkenceye maruz kaldığını aktaran Durak, en çok elektrik işkencesinden etkilendiğinin altını çiziyor: "Çırılçıplak soyuyorlardı. Kulak mememizden, göğsümüzden vücudumuza elektrik veriyorlardı."
Yılma Durak, 171 kişinin işkenceden öldüğü kanlı 12 Eylül darbesinde götürüldüğü Harbiye Kışlası'nın zemin katında işkenceye maruz kalır. Harbiye'den ayrılırken yanına gelen bir çavuş ağlayarak 'kışladaki eski ekibin gönderildiğini ve özel bir işkenceci ekibin getirildiği'ni anlatır. Daha sonra emniyette Durak'ın, Harbiye'yle ilgili bu durumu bir komisere söylemesi üzerine polisler buraya baskın düzenler. Böylece Harbiye'de tamamen illegal bir işkence yapılanması kurulduğu ortaya çıkar. 10 gün hastanede yatan ve işkence raporu olan Durak'la ilgili o zamanın Hürriyet ve Günaydın gazetelerinde 'kaçarken vuruldu' şeklinde manşetler attırılır.
Durak, 12 Eylül'de sistematik işkence için illegal bir yapı kurulduğu bilgisini veriyor. Yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Orada bir çavuş beni işkenceye götürüp getiriyordu. Hüngür hüngür ağlıyordu bir kez. 'Abi buradaki bütün yapıyı değiştirdiler' dedi. Niçin değiştirmişler? İşkencelerin daha sistematik yapılması için. Bana iki grup işkence etti; gündüz heyeti vardı, gece heyeti vardı. Beni Selimiye'ye sevk ettiler savcılığa. Orada bir komiser arkadaşı gördüm. Tanınmaz haldeyim. Dedim ki bu Harbiye'de sadece bizi sorgulamıyorlar. Daha sonra polis gidiyor orayı basıyor. Davanın ileri gelenlerini alıyorlar emniyete taşıyorlar. Hem tanzim ettikleri mekan kanun dışı hem sorgulayanlar da tanınmıyor. Eğer sadece 146. maddeden yargılansaydım 1 sene cezaevinde yatmazdım. Her suça bir ceza verdiler. Muhsin Yazıcıoğlu ile İstanbul Emniyeti'nde beraber sorgulandık."
İşkence soruşturmasına şikâyet dilekçesi yağıyor
Darbe döneminde cezaevlerinde aylarca işkence görenler, yaşadıkları insanlık dışı uygulamalardan şikâyetçi olmaya devam ediyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'nın sanık olarak yargılandığı 12 Eylül davasına bakan Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, "işkence ve kötü muamele"ye ilişkin soruşturmayı ana dosyadan ayırınca 51 ilde yeni soruşturmalar açılmıştı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Murat Demir'in Mamak Cezaevi'ndeki işkence iddialarıyla ilgili yürüttüğü soruşturmada işkence görenler tek tek savcılığa ifade vermeye başladı. İfade sürecinin ardından işkence yaptığı iddia edilen isimler üzerinde inceleme başlatılacak.
12 Eylül mağdurlarının oluşturduğu Yusufiyeliler Derneği Başkanı Recep Küçükizsiz, ana davada işkencelerden şikâyetçi olan bin mağdurun dışında 200 kişinin daha savcılıklara başvurarak ifade vermek istediğini vurguladı. Kendisinin de önceki gün giderek savcıya talimatla ifade verdiğini anlatan Küçükizsiz, yaşanan işkencelerin tekrarlanmaması için darbeyle ilgili yasal mevzuatların bir an önce değiştirilmesini istedi. Avukat Hasan İlter ise sadece Ankara Mamak'la ilgili soruşturmada 40 kişinin müvekkilliğini yaptığını ve haklarını aramak için sonuna kadar mücadele edeceklerini belirtti.
Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Mamak'ta işkence görenlerle ilgili bir süre önce Ankara dışında ikamet eden müştekilere yazı göndermişti. Bu kişilerden başta hastane raporları olmak üzere delil, tanık ve şikâyetçi oldukları işkencecilerin isimlerini istemişti. Mağdurlardan gelen cevaplar çerçevesinde şüpheliler belirlenip soruşturmada ifade alınma aşamasına geçilecek. Alınan bilgilere göre savcılık şu ana kadar işkence iddiasıyla önlerine gelen isimlerin üzerinde hassasiyetle duruyor. İşkencecilerin hangi bölgede görev yaptıkları ve işkenceye katılıp katılmadıkları konusunda incelemelerde bulunuyor. Suçlanan isimlerin listesi, erlerin dışında albay, yarbay, binbaşı, yüzbaşı, üsteğmen, teğmen, çavuş, onbaşı ve sivil gardiyanlardan oluşuyor.
Raporla yaşını büyütüp idamla yargıladılar
İşkence soruşturmasında savcıya ifade veren Yusufiyeliler Derneği Başkanı Recep Küçükizsiz, 12 Eylül'den 20 gün sonra polis tarafından gözaltına alınır. Bu sırada dışarıda jandarma bölgesinde işlenen bir suçtan dolayı televizyon ve gazetelerde fotoğrafları yayınlanır. Daha sonra Adana İl Jandarma Alay Komutanı Faik Agah Üner, Küçükizsiz'i emniyetten alarak alay komutanlığına götürür. Burada 3 gün boyunca işkence yaparlar. Ardından Pozantı İlçe Jandarma Karakolu'na götürülür ve burada da 10 gün boyunca işkence görür. Nezarette komutan askerlere 'bu çocuk sapığı' yalanını uydurunca Küçükizsiz'i 15 asker küçük bir nezarette 3 gün boyunca postallarıyla öldüresiye döver. Üçüncü gün komutan gelir ve zorla suçlamaları kabul ettirir. Adli Tıp'tan alınan raporla yaşı büyütülen Küçükizsiz, hakkındaki suçlamalardan idamla yargılanır. Ancak hiçbir şahit kendisini teşhis edemez. (zaman)