“İşimiz lay lay lom”dan Ergenekon tiyatrosu!

Ali İhsan Karahasanoğlu

TBMM’yi “silahlı darbe ile devre dışı bırakma” suçundan yargılanan tutuklular, “milletvekili olma”ya çalışıyor..

Tam tiyatroluk bir olay..
MehmetHaberal.. Mustafa Balbay.. Ve dahi İlhan Cihaner, milletvekili adayı..
Hem de adaylıkları, demokratlık iddiasındaki solcu parti CHP’den..
Gelin de gülmeyin bu işe..
Olayın tiyatroluk boyutu, hafta boyu tekrarlanan duruşmalarda sürekli karşımıza çıkıyor.
Dün sanıklardan Fatma Cengiz dinleniyor..
Soruluyor Cengiz’e: “Susurluk mahkûmu İbrahim Şahin’le 12.000 telefon irtibatın var.Bu bir maliyet gerektirir.Nasıl karşılıyorsun?”
CHPGenel Başkanı’, “Ergenekon nerede, söyleyin gidip üye olayım” dediği örgüt var ya.. İşte o örgüte üye olmakla suçlanan Fatma abla cevap veriyor: “Düzenli bir aylık almıyorum. Telefonuma 3 ayda 50-100 kontör yüklüyordum. Ancak tanımadığım kişiler tarafından bana kontör gönderiliyordu..”
Tiyatro nasıl?
Dört dörtlük değil mi?
Dört dörtlük olmalı ki; dün bir ara, emektar tiyatrocu Yıldız Kenter de Silivri’ye gelmiş, duruşmayı izleyip gitmiş!
Anlaşılan, “Verilen rolleri iyi oynuyorlar mı?” diye merak etmiş..
Bakmış ki, “Tanımadığım kişiler bana kontör yolluyordu” derken, sanığın hiç yüzü kızarmıyor, “Tamam, işler yolunda” demiş ve çıkıp gitmiş,Yıldız Hanım..
Sadece bu kadar değil, dünkü Ergenekon duruşmasında gerçek tiyatroyu aratmayan sahneler..
Soruyorlar Fatma ablaya: “Bir sürü mesaj geçmişsin. Ne iş?”
“Canım ne var Ergenekon’da. Sanıklar suçlarını bile bilmiyorlar” dedikleri davanın gizemli sanığı şöyle cevap veriyor: “Bir ara telefonum kilitlendi. Puk numarasını bilmediğim için açamadım. Ankara'ya servise gönderdim. Tamirden sonra bazı tuhaflıklar yaşadım. Telefonu akşam saat 22.00'de kapatıp yatardım.. Sabah kalktığımda telefonu açık bulurdum. Hatta telefonum kendi kendine mesajlar atıyordu. Bu durumu, azalan kontörlerden biliyordum.”
Nasıl güzel mi?
MehmetHaberal’ın sanığı olduğu dosyada, örgütün önemli isimlerinden birisinin beyanlarına bakın.
Telefonu kilitleniyor, açamıyor. Kayseri’de servis yokmuş gibi, telefonu Ankara’ya tamire gönderiyor. Tamirden gelen telefon, kendi kendine açılıyor, kendi kendine mesajlar atıyor. Telefonun sahibi de bu durumu, kontörlerin azalmasından anlıyor!
Yıldız Kenter, tiyatronun bu kısmını kaçırdı ise, yazık etmiş.
Bak ne güzel oynuyor, Kayserili sanık abla..
Tanımadığı kişilerden gelen kontörler. Kendi kendisine atılan mesajlar..
Bekir Coşkun’lar.. EminÇölaşan’lar.. Yılmaz Özdil’ler vesair..
“Ergenekon davasını sulandırma”ya çalışıyorlar ya..
Fatma abla onlara bol malzeme veriyor..
Bakın Fatma abla, Susurluk bağlantılı kim varsa hepsi ile irtibatlı olduğu halde, Korkut Eken ile görüşmesini nasıl izah etmiş: “Eken'i tanımıyorum. Koruması olan Akif Aktan ile telefonda görüştüm. Ben radyocuyum. Şaka yaparım. Benim işim lay lay lom!”
İşte böyle sayın seyirciler..
İbrahim Şahin ile görüşüyor.
“Ben konuşmadım, telefon kendi kendine açılmış, kendi kendisine konuşmuş olmalı” diyor.
Korkut Eken ile görüşüyor.
“Eken ile değil, koruması ile görüştüm” diyor..
Sonra da, “Benim işim lay lay lom!”
Ne dersiniz Kemal Bey bu işe?
Aday gösterdiğiniz isimler de aynı numaraları yapmıyorlar mı?
Biri (Mustafa Balbay) “Ben gazeteciyim.. Benim işim bu” diyor. Arkasından “Ben o yazıları bilgisayardan silmiştim.Kim çıkarmış onları?” diyor..
Bir diğeri (MehmetHaberal), “Ben bilim adamıyım.Benim işim bu” diyor.. “Bir aylık ömrü var” raporu verdiği Ecevit’in 6 sene yaşadığı söylenince, “Biz tedavi ettik ya” diyor..
Bir diğeri (İlhan Cihaner), “Ben savcıyım, benim işim bu” diyor.. “Görev alanına girmeyen suçları soruşturmuşsun” denilince, “Tam görevli savcıya yollayacaktım, beni gözaltına aldılar” diyor..
Her şeyiyle tiyatroluk ifadeler, tiyatroluk olaylar..
Yıldız Hanım da, tiyatronun en kralını seyretmeye gelmiş anlaşılan.
Bir perde seyretmiş, çıkıp gitmiş!
Bakalım tiyatronun sonunda ne çıkacak?
Göreceğiz, “Bizim işimiz lay lay lom”u!
Göreceğiz, “kontörler nereden geliyor”muş.. “Mesajlar nereden atılıyor”muş!

YENİ AKİT