Ahmet Varol’un Yeni Akit’te yayımlanan yazısı (30 Ağustos 2019) şöyle:
Gazze’de Polis Noktalarına Saldırılar
27 Ağustos Salı akşamı Gazze’de polis noktalarını hedef alan iki ayrı bombalama eylemi gerçekleştirildi. Bunlardan biri Gazze kentinin güneybatısında yer alan Ed-Dahduh kavşağındaki polis noktasını biri de Ez-Zehra kavşağındaki polis noktasını hedef almıştı. Saldırılarda üç polis şehit olurken üç kişi de yaralandı. Şehit olan polisler 45 yaşındaki Vail Halife, 32 yaşındaki Selame En-Nedim ve 32 yaşındaki Ala El-Ğarabeli idi.
Gazze’deki İçişleri Bakanlığı tarafından ertesi gün yapılan açıklamada saldırıların iki intihar eylemcisi tarafından gerçekleştirildiği ve eylemi gerçekleştiren kişilerin kimlikleriyle ilgili bilgilerin tespit edildiği ifade edildi.
Siyonist işgal rejimi olaylarla bir ilgisinin olmadığını söyledi. Fakat tabii vurulan hedefler siyonist işgal güçlerinin hedefleriyle aynıydı ve eylemler de sadece işgal rejiminin hesaplarına yarayacak türdendi. Ama maalesef eylemi gerçekleştirenler işgal rejiminin kirli hesaplarına alet olabilecek nitelikte işbirlikçilerdi. Fakat tabii saldırıyı gerçekleştirenlerin intihar eylemcisi olmaları bu eylemlerde hayatlarını feda etmeye değecek kadar bir üstün ideal arıyor olduklarını gösterir. Bu da onların aslında kafayı bir yerlere teslim ederek çok karanlık ve kirli hesaplara alet olabilecek kadar aldatılmış olduklarını gösteriyordu.
Filistin’in ileri gelenleri, siyasi liderleri ve Gazze’deki resmi kurumlar bu saldırıların sadece siyonist işgal rejiminin çıkarlarına hizmet ettiğine dikkat çekerek, onun hesabına hain işbirlikçiler tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu ve arka planda yine işgalci siyonist rejimin elinin bulunduğunu dile getirdiler.
Hamas’ın Siyasi Birim Başkanı İsmail Heniyye, olayları işgal rejiminin doğrudan saldırılarla ve baskılarla gerçekleştiremediğini böyle komplolarla ve karanlık cinayetlerle gerçekleştirme çabası olarak değerlendirdi ve bu tür çabaların da başarılı olamayacağını dile getirdi.
Fetih örgütünün bazı liderlerinin bu olayları kirli bir propagandanın malzemesi olarak kullanmaları ve normalde hiçbir alakası olmayan birtakım hadiselere benzetmeleri yahut bunun Hamas’ın Gazze’deki politikasına tepki olabileceği yönünde yorumlar yapmaları çirkin bir tutumdu. Bu saldırıların işgalci siyonist rejimden başka kimsenin işine yaramadığı çok açıktır ve Gazze’de polisin Ramallah hükümetinin polisleri gibi baskı ve şiddet politikasına başvurmadığı da o bölgede yaşayan bütün herkes tarafından bilinmektedir.
Resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalarda infazcı olarak kullanılan kişilerin ne gibi bir örgütsel bağlantıları olduğu hakkında henüz bir bilgi verilmedi ama gayri resmi kaynaklarda IŞİD bağlantılı olduklarına dair bilgiler yer aldı. Resmi makamlar tarafından yapılan açıklamada olayın soruşturulup ayrıntılara ulaşılması durumunda eylemcilerin bağlantılarıyla ilgili bilgilerin verileceği söylendiği için şimdilik bu konuda bir hüküm vermeye yetecek miktarda elimizde bilgi olmadığını söylememiz gerekir.
Ama maalesef IŞİD’in böyle kirli bir komploda kullanılmasının hiç ihtimal dışı olmadığını da belirtmeliyiz. Bu örgütün Suriye’de nasıl kirli oyunların aracı olarak kullanıldığı artık iyice biliniyor. IŞİD’in Kabil’de 17 Ağustos’ta bir düğün törenini hedef alan vahşi saldırısı seksenden fazla insanın hayatını kaybetmesine iki yüzden fazla insanın da yaralanmasına neden olmuştu. Oradaki saldırı örgüt tarafından yapılan açıklamalarda üstlenildi. Ne yazık ki bu örgütün kirli komplolara müsait olan yapısından ve mensuplarına buna açık bir anlayışın kazandırılmış olmasından işgalci siyonist rejimin Filistin’de de yararlanmak istemesi mümkün ve muhtemeldir.