Halep’in kuzeyinde Esed güçleri ve muhalifler arasındaki çatışmalar şiddetlenirken, Afrin merkezli YPG güçleri son bir hafta içerisinde doğuya doğru önemli bir ilerleme kaydetti. YPG, muhalif hatların Türkiye bağlantısını boydan boya kesme hedefinde. YPG ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Mera kasabasını ele geçirdiği takdirde, PYD’nin Afrin kantonu da IŞİD ile komşu hale gelecek.
Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa’ya göre YPG’nin asıl amacı da IŞİD’e komşu olmaktı:
"Rusya ve Esed Suriye’deki varlıklarını “IŞİD ile savaşıyoruz” gerekçesiyle meşrulaştırıyor. Rus hava kuvvetleri muhaliflere bomba yağdırıyor. Ama rejim bombalanan yerleri ele geçirecek insan gücüne sahip değil. PYD’nin Afrik kantonu olarak tanımladığı bölge, doğrudan IŞİD tehdidi altında değildi. Arada muhalif bölgeleri vardı. YPG Mera’yı muhaliflerden alarak hem Esed’i memnun etti, hem de IŞİD’e komşu oldu. Bu sayede “IŞİD ile savaşıyoruz” bahanesiyle bölgede Rusya ve Esed’in taşeronluğunu daha kolay bir şekilde yapacaklar."
PYD’nin Cenevre III görüşmelerine alınmadığını hatırlatan Mustafa, Rusya’nın alandaki askeri amaçlarının yanında masada da siyasi bazı hedeflerinin olduğunu düşünüyor:
"Rusya ve Esed, YPG’den askeri güç olarak faydalanıyor. YPG’ de bunun karşılığında hem topraklarını genişletiyor, hem de uluslararası arenada meşruiyetini arttırmayı istiyor. Rusya bir sonraki barış görüşmelerinde masaya, IŞID ile savaştığı için, YPG’yi dolayısıyla da onun siyasi temsilcisi PYD’yi oturtmak istiyor."
Türkiye’nin kırmızı hattında Kobani taktiği
Mustafa, Kobani’de (Ayn El Arab) IŞİD saldırısının püskürtülmesinin ardından YPG’nin, bölgedeki Türkmen ve Arap köylüleri göçe zorlamak yoluyla, demografik yapıyı kendi lehinde değiştirdiğini hatırlatarak, aynı tehlikenin Halep’in kuzeyinde de geçerli olduğunu söylüyor:
"Uluslararası Af Örgütü gibi güvenilir kurumlar YPG’nin bu ihlallerini belgelemiştir. Kobani ve Tel Abyad bölgesinde, yalnızca Türkmenlerden 30 bin kişi bölgeyi terk ederek Türkiye’ye sığınmıştır. Aynı şeyi Halep’in kuzeyinde, Türkiye’nin kırmızı çizgileri olarak belirlediği, Azaz-Cerablus hattında da yapmak istiyorlar. IŞİD’la savaşıyorlar görünümüyle Türkmenleri ve Arapları bölgeden çıkartmak istiyorlar."
Büyük bölümü IŞİD kontrolünde olan ve Fırat’ın batısında kalan Azaz-Cerablus arasındaki hat boyunca 142 Türkmen köyünün bulunduğunu söyleyen Mustafa, bölgedeki Türkmen nüfusunun da 400 bini bulduğunu belirtiyor. Suriyeli Türkmen siyasetçi, Rus bombardımanı ve YPG güçlerinin zorlamasıyla bölgeyi terk edecek sivillerin, Azaz’dan çok daha büyük bir insani krize neden olacağını düşünüyor.
"YPG Halep’in Türkmen mahallesine saldırıdı"
Rusya hava kuvvetlerinin desteğiyle Halep-Azaz bağlantısını kesen Esed güçleri, kenti tamamen kuşatabilmek için manevralarını sürdürüyor. Muhalifler, kent merkezindeki güçlerine Türkiye’nin Cilvegözü sınır kapısına açılan İdlib kırsalı yoluyla ulaşıyor. Mustafa’ya göre, YPG güçleri kent merkezindeki çatışmalarda da Esed güçlerine yardım ediyor:
"YPG, Halep’in Türkmen mahallesi Hüllük’e saldırıyor. Burada yoğun çatışmalar var. Bizden şehit düşenler olduğu gibi, onlara da ağır kayıplar verdiriyoruz. Buradaki çatışmalar rejim ile YPG’nin iş birliğini net bir şekilde ortaya koyuyor."
Rus uçaklarının İdlib yolunu şiddetli bir şekilde bombalamasına rağmen, muhalif güçlerin hala ikmal yapabildiğini söyleyen Mustafa, Halep’in tam olarak kuşatılmasının büyük bir insani felakete yol açacağını savunuyor:
"Halep’in kuşatılması demek muhalif bölgelerinden 300 bin kişilik yeni bir göç dalgası demek. Öte yandan kuşatma altındaki bölgelerde yaşayan siviller de büyük tehlikede olacak. Rejimin içeri girecek askeri kalmadığı için muhalifleri açlığa terk edecek. Bu da ikinci bir “Madaya” felaketinin yaşanmasına yol açabilir."
‘Güvenli bölge şart’
Abdurrahman Mustafa, Halepli muhalif grupların, Türkiye’nin gündeme getirdiği ‘güvenli bölge’ önerisini tek çözüm olarak gördüğünün altını çiziyor:
"Rusya’nın müdahalesi ile bölgedeki güç dengeleri bozuldu. Siviller perişan oldu. Türkiye’nin başından beri savunduğu “güvenli bölge” önerisi uygulanmış olsaydı ne IŞİD bu kadar yayılırdı ne de siviller dalgalar halinde Avrupa’ya kadar göç ederdi. Bugün Almanya Başbakanı Angela Merkel’in uçuşa kapalı alan konusunu destekler açıklamalarda bulunması bizim için çok önemli. Umarım batılı devletler ve Suriye’nin dostları da bir an evvel bu konuda destek olur. Yoksa Suriye’de bir çözüm çok zor hale gelir, masum insanlar ölmeye devam eder."
‘Rusya bombardımanı yaş, kuru ayırt etmiyor’
Mustafa, Rusya’nın Esed yanlısı güçlere sağladığı hava desteğinin, Türkiye topçusunun YPG’ye yönelik bombardımanıyla karşılaştırılamayacağını söylüyor:
"Türkiye bir yeri bombalarken çok dikkatli davranıyor. Nokta hedefleri seçiyorlar, sivillerin zarar görmeyeceği şekilde hareket ediyorlar. Ama Rus uçakları öyle değil. Hem attıkları bomba sayısı daha fazla, hem de sivil-asker ayırmıyorlar. Amaçları halkı terörize edip, kaçmalarını sağlamak. Hastaneleri, okulları ve yerleşim yerlerinin tereddüt etmeden vuruyorlar."
Kaynak: Al Jazeera