İşi bir de şöyle görelim!

Abdurrahman Dilipak

Mahallede bir hırsızlık vakası olur.. Hırsız evdekileri öldürmüştür.

Hırsız bulunamaz.
Ama birkaç gün sonra biri, hırsızların, mahalle karakolundaki bazı polislerin gözü önünde, gizlenmeksizin hırsızlığı yaptıklarını, ellerini kollarına sallayarak olay mahallinden ayrıldıklarını basına ihbar eder..
Emniyet Müdürü, emniyetin içinden bilgi sızdırıldığını, bunun polisin moralini bozduğunu, disiplinsizlik yapıldığını ve bu kişilerin gizli bilgileri basına sızdırmakla suç işlediklerini ve bu gazetelerin de bunlarla suç ortağı olduğunu söyler..
İşin ilginç ve garip olan yanı, hırsızlık ve cinayetin soruşturulması için bir işlem yapılmazken, bilgi sızdıranlar hakkında soruşturma açılıyor. Ve bu işin içinde çelişki olduğu ve sorumluların soruşturulması gerektiğini söyleyenler, hain ve suçlu ilan ediliyor ve açıkça tehdit ediliyor.
Hani birilerinin heyheylerini uyandırmamak için emniyeti örnek verdim..
Burası Türkiye. Birileri için suç olmayan bir şey, bir başkası için sözkonusu olduğunda suç olabiliyor.. Mesela Kurtul Altuğ bana bir şey söylerse o suç olmuyor, ama ben Kurtul Altuğ ya da o çizgide birisi için söylersem suç oluyor..
Bu ülkede herkes eşit ama, birileri daha fazla eşit!
Başbakan'a, Cumhurbaşkanı'na aklınıza geleni söyleyebilirsiniz, ama ona bağlı bir askeri bürokrata aynı şeyleri söylediğinizde ne olduğunu görürsünüz. Zaten olanları da görüyorsunuz..
Aktütün olayı, yukarıdaki örnek gibi işte aynen böyle anlaşıldı kamuoyunda..
Şimdi gergin bekleyiş sürüyor..
O günden beri sokak gösterileri durmuyor..
Öfkeli açıklamalar, tehditkar meydan okumalar, PKK’yı umutlandırmış, cesaretlendirmiş gibi sanki..
Bakalım bundan sonra dökülecek kanların hesabını kim verecek?..
Apo’ya işkence yapıldığı iddialarının arkasından başlayan sokak gösterilerini tahrik etmek için ister misiniz, Apo’nun başına bir şeyler gelsin..
Neden olmasın. Maksat kriz çıksın!..
Apo zaten tehlikeli olmaya başladı. Bir konuşursa işler karışır. Apo'nun konuşmaması gerek. Kürt Ergenekonu deşifre olursa, Türk Ergenekonu, ile derin bağları da ortaya çıkabilir. O zaman birçok kişinin başı ağrır..
Hele 29 Ekim öncesi laikçi histeri tavan yapmışken, ekonomik kriz etkilerini sürdürürken, işe biraz irticai bir boyut, “İslâmcı”ları sokağa çekecek, ses getirecek birkaç eylem diye düşünebilir birileri..
Ergenekon duruşmaları başladı ya.. Artık her gün Ergenekon'la yatıp, Ergenekon'la kalkacağız.. İddianame okunacak, ardından ek iddianameler gelecek. Tanıklar, sanıklar, müdahiller, müştekiler, itiraflar..
Sanmayın ki Ergenekoncular iddialarından vazgeçtiler. Duruşmanın ilk günü ne yaptıklarını gördünüz.. Bakalım ilerleyen günlerde daha neler olacak?
Bu işlerin çivisi çıkmış durumda. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Uğur Mumcu'nun karısı CHP'de milletvekili. Baykal Ergenekon'un fahri avukatı! Mumcu’nun abisi İP’in avukatı.. O bir Cumhuriyet yazarı idi.. Kurban mı, sistem içi bir aktör mü, dışarıdan bir saldırı mı, bir iç hesaplaşma mı, belli değil.. Ya hu, Mumcu Ergenekonvari bir örgütün eliyle infaz edilmedi mi?
Kimin eli kimin cebinde.. Kim kimdir bu alemde!
Abdi İpekçi suikastı da benzer bir olay değil mi? İpekçi sistem içi bir “Beyaz Türk” değil mi idi? Jak Kamhi suikastini hatırlayın. Sistem yeri gelince kendi evlatlarını da yiyor.. Onun için Veli Küçük’ün can güvenliğinin ciddi bir şekilde sağlanması gerek. Sakın o da bir gün merdivenden düşüp boynunu 3 yerden kırıp, beyin kanaması geçirip hafızasını kaybetmesin!
Düşünebiliyor musunuz, Cumhuriyet'e atılan bombaların emrini kim veriyor? Ya da Danıştay saldırısının emri kimden?..
Sahi neden hâlâ İP hakkında kapatma davası açılmadı?.. Yoksa!
Perinçek; ‘benim, Anayasa Mahkemesi'nde yargılanmam gerek’ diyor.. Dosyasının ayrılıp AYM'ye gönderilmesini istiyor..
Bu işin içinde olmayan var mı diye bakma ihtiyacı hissediyorum çevreme.
Öyle anlaşılıyor ki, geçmiş iktidarların çoğu bu derin güçle burun buruna gelmiş. Ve onlar da hesaplaşmak, olayın üzerine gitmek yerine uzlaşmayı, oradan bazı adamları yanlarına almaya çalışmışlar ve sistem kendisi ile ilişkiye geçenleri içine çekip öğütmüş..
Bana kalırsa bu konuda bugünkü iktidarın içinde bir kanat da aynı yanlışı deneme eğiliminde..
Bakalım bu işin sonu nereye varacak!?
Sinir bozucu bekleyiş sürüyor.
Selâm ve dua ile..

VAKİT