İşgüzarlığa gerek yok, Atatürkçülüğü Atatürkçülere bırakın!

İsmail Kılıçarslan, Disney tartışmalarına dahil olurken konuyu oldukça sorunlu bir yerden ele alıyor.

Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

Disney’in “Atatürk” dizisi etrafından yaşanan tartışmalar Türkiye’nin düşünce sorunlarını gözler önüne sermeye devam ediyor. Meselenin hatalı bir noktadan ele alındığını daha önce izah etmeye çalışmıştık.

İsmail Kılıçarslan da Disney tartışmalarına katkı sunarken konuyu Disney’e yönelik baskıların neticesinde alınan bir karar şeklinde lanse ediyor. İlk düğme yanlış iliklendikten sonra hatalar birbirini takip ediyor.

Yaklaşık bir haftadır sol-Kemalistlerin başlattığı tartışmalar etrafında tabir-i caizse yer yerinden oynadı. Türkiye’nin sanki başka meselesi yokmuşçasına herkes bir dizinin belirlenen platformda değil de başka bir platformda -hatta platformlarda- yayımlanması kararını tartışıyor. Ancak tartışma o kadar kötü ilerliyor ki sanki Disney, Atatürk düşmanı gibi bir noktaya çekiliyor.

Öncelikle Disney bir içeriği hem televizyonda hem de sinemalarda göstererek çok daha fazla insana ulaşmasını sağladı. Disney’in Türkiye’de ürettiği ve Atatürk’ü merkeze alan bir filmin yurt dışında izlenme olasılığı nedir? Vaziyet buyken Disney bu tartışmalar sayesinde bolca reklamını yaptığı filmi Türkiye’de sinema ve televizyon eliyle daha kolay ulaşılabilir hale getirip milyonlarca insana izletecek

Atatürk’ü merkeze alan bir filmin bu kadar çok izlenecek olması başlı başına bir sorunken İsmail Kılıçarslan gibi “kültürel iktidar” meseleleri üzerine kafa yoran bir Müslümanın konuyu ele alışındaki "küçük hesapları" görmek üzüntü verici. Kılıçarslan bazı ünlü isimlerin Disney’e tepki vermediğini söylerken normalde bu isimlerin “Atatürkçü gezindiğini” belirtip bir tutarsızlığa dikkat çekmek istiyor.

Hadi diyelim ki tepki göstermediler ve normal şartlarda “Atatürkçü” olan bu isimlerin işi gücü para olmuş tutarsızlık içinde yaşamlarını sürdürüyorlar… Bu rezillerden zaten bir beklentimiz yok ama İsmail Kılıçarslan’dan hala beklentimiz var! Bu bağlamda zikredilen rezillerin tutarsızlığı vurgulandıktan sonra Atatürk’ü koruyup kollamak size mi düştü sayın Kılıçarslan?

“Mickey Mouse Atatürk’ten büyük mü şimdi?” başlıklı yazısında İsmail Kılıçarslan son yıllarda giderek artan bir furyaya dahil olmuş. “Ortak değer” vurgulu bir Atatürk yazısı kaleme alan Kılıçarslan daha en başından Disney’in yerli yapımlar hakkında aldığı kararı görmezden gelerek hatalar silsilesi içinde bir yazı kaleme almış. En sonunda ise Atatürkçülerden şikayet ederek bir Atatürk filmi yapmayı dahi teklif etmiş…

Her şeyden evvel eli kalem tutan Müslümanların işgüzarlıktan vazgeçerek Atatürkçülüğü Atatürkçülere bırakması gerekiyor. Bırakalım onlar bildikleri işi yapsınlar... Bizse korku ve tehditlerle bastırıldığı için riyakarlığı huy edinen kalabalıklara uymayalım. Yedi düvelin bildiği gerçeklere gözlerimizi kapatıp kendimizi kandırmaktan vazgeçelim...

Türkiyeli Müslümanların yaşadıkları zulümlerin ve bugün dahi maruz kaldıkları gayri insani muamelelerin temelinde Mustafa Kemal’in başını çektiği rejim ve onun isminden neşet eden Kemalizm ideolojisi var. Mustafa Kemal’in buradaki mesuliyetlerini unutarak kurmaca ve yapay bir “ortak değer” hissiyatı oluşturmaya çalışmakla bir yere varamayız!

Kültürel iktidarı tartışmaya açan Müslümanlar dahi böylesi suni bir söylem üzerinden meşruiyet zemini bulma çabası içine gireceklerse sorun tahmin ettiğimizden çok daha büyük demektir. Allah aşkına şu cümleleri kurmak İsmail Kılıçarslan’a yakışıyor mu?

… Yeni filmi için Disney Plus’la anlaşmamış olsa da edemezdi üstelik. Niye biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Mustafa Kemal’in tam aksine, bu başıbozuk takımı elindeki kılıcı gâvura sokmak yerine kendi… Tövbe estağfurullah.

Gelin, memleketin Atatürkçülerini, kurulduğu 1930’lardan bu yana faşist ve ötekileştirici içerikleriyle “berbat” bir karnesi olan Disney’in yapacağı Atatürk dizisinden medet ummaktan kurtaralım. Mehmet Bozdağ dostumuza bir Atatürk dizisi sipariş edelim. Hiç merak etmeyin, hakkını vererek yapacak ve dizisi en az 100 ülkede gösterilecektir.

Sonun sonu: Yazık bu memlekete. Bu kifayetsiz takımın gündem belirlediği, kanaat oluşturduğu bir yere geldik. Vallahi yazık. Mickey Mouse’u Atatürk’ten büyük gören bu çakma ve çıkmalara insanlar “kendi bahçelerinde oyalanıyor” diye “hastırın lan oradan” demeyecek ya, ona daha da yazık.

Mustafa Kemal “elindeki kılıcı” gâvurla mücadele etmek için mi kullanmış? Türkiye’de şu vasatta kim yaparsa yapsın çekilecek Atatürk filminden nasıl bir medet umuyorsunuz? Daha fazla insanın Allah’ın ayetlerine savaş açmış kimselerle duygusal, ideolojik yakınlık kurmasından başka neye yarar sağlar böyle bir film? Atatürkçülere "Atatürk'ü savunmuyorlar" diye kızarak nereye varılmak isteniyor?

Sorular birbirini takip ediyor ancak bizi anlayabileceğini düşünerek İsmail Kılıçarslan'a bir hususu hatırlatmak istiyoruz:

Söylenen her söz içinden çıktığı kalbin libasını taşır. Zalimler hakkında olumlu sözler sarf edip kalbimize ihanet etmeyelim. Kendi elimizle inşa ettiğimiz tarih kurgularının içinde birer figürana dönüşmekten sakınalım. Bırakalım Atatürkçülüğü Recep İvedik, Erşan Kuneri yapsın…


İsmail Kılıçarslan'ın bahse konu olan yazısı:

Önce sosyal medyada “muhetesem0640” mahlası ile tespitin kralını yapan bir kullanıcının yazdıklarıyla başlayayım: “Vallahi sosyoloji bilmiyorsunuz? ‘Efendim biz halka bunların Atatürkçü olmadığını göstereceğiz!’ Lan halk da Atatürkçü değil zaten. Neyi gösteriyorsun? Atatürkçülük adında somut bir ideoloji de yok zaten. Yaşam tarzını ideolojiye dönüştürmüş nefretle dolu bir kesim var sadece.”

Bu, burada bir dursun. Hatta bu, burada hep dursun.

Yeni Şafak gazetesinde 10 yıldır yazıyorum. Değişmeyen yazı konularımdan biri de memlekette “kültürel iktidar” bağlamının bir alt kümesi olarak gördüğüm ve bizatihi o mekanizma tarafından kendilerine “sanatçı” payesi verilen müptezel, menfaatçi, yavşak “soytarı takımı” olagelmiştir. Bu soytarı takımının ipliğini pazara çıkarmaktan zevk aldığımdan değil. Asıl amacım, bizi dört bir yandan saran kültürel kuşatmaya dikkat çekmek, imkân bulunduğunda bu kuşatmayı yarmak için her türlü eylemi gerçekleştirmeyi tavsiye etmektir.

Kerametleri kendilerinden bile menkul olmayan, renk değiştirmede bukalemun hayvanlarını, kılık değiştirmede Tom Braks abimizi kendilerine hayran bırakan bu takımın bir tanrıları bir de peygamberleri vardır. Tanrıları para, peygamberleri de şöhrettir. Bu iki kavram dışında hiçbir kutsalları, hiçbir ilkeleri, hiçbir tutarlılıkları yoktur, olmamıştır, olmayacaktır da.

Son olay, bu sınıfın küresel kültür endüstrisi ve sermaye karşısında nasıl çukurlaştıklarını bir kez daha ve ibretlik şekilde ortaya koymuştur.

“Son olay” dediğimi biliyor olmalısınız. Türkiye’ye hızlı bir giriş yapan Disney Plus platformu, -bütçesini doğru okuduysam- 8 milyon dolar harcayarak ve “küresel ağında yayınlamak niyet ve beyanıyla” bir Atatürk dizisi yaptırdı. Dizi yayına hazırken bunu platformda yayınlamayacağını, sinemalarda göstereceğini açıkladı. Sebebi de çok basitti: Ermeni lobisi, Atatürk’ün anlatıldığı bir dizinin küresel platformda gösterilmesine şiddetle karşı çıktı ve Disney, Ermeni lobisinin bu tehdidini göğüslemek yerine diziyi platformdan uzak tutmayı tercih etti.

Beklenildiği gibi memleketin Atatürkçüleri “Disney Plus aboneliklerimizi iptal ediyoruz” kampanyası başlattılar ve tepkilerini organize ettiler. En azından “organize etmeye çalıştılar” diyelim. Bekledikleri, umdukları desteği pek de bulamadılar bu sefer. Çünkü mesele “iktidara öfke kusmak” değil, bir küresel sermaye odağına kafa tutmaktı. Gavura “gavur” demekti yani.

Cem Yılmaz’ından Şahan Gökbakar’ına, Eda Ece’sinden Gökhan Özoğuz’una bu muazzez millete Atatürkçülük dersi veren, ellerine geçen her fırsatta Atatürk vurgusu yaparak halkı aşağılayan, mevcut iktidara Atatürk üzerinden nizam vermeye çalışan, hatta nefret kusan bu takım ne yaptı dersiniz? Sahip oldukları sosyal medya gücüyle “iktidarın aleyhine olabilecek” her olaya balıklama dalıp duyar üzerine duyar kasan, baret takıp yangın söndürme şovu yapan bu arkadaşlar beklendiği gibi bu konuda da öncülük ettiler mi? Her gün ikişer sosyal medya gönderisi paylaşıp insanları Disney Plus’u boykot etmeye çağırdılar mı?

Elbette ve tabii ki hayır. Çünkü Disney Plus bunların küresel mabetlerinden biri. Bunların tanrıları da peygamberleri de Disney Plus’ta mücessem hâle gelmiş durumda. Değil seslerini, çıtlarını çıkaramadılar. Çıkaramazlar da. Hadlerine değil.

Hele hele bu takımın içinde öyle bir karakter var ki, tam evlere şenlik. Tanırsınız siz onu. Her hıyara tuz alıp koşan bir duyar kasıcısı, bir “gösteri peygamberi” herif hani.

Bu şahıs, Ayasofya Camii’nde, caminin “fethin ve muktedir olmanın sembolü” olduğu gerçeğinin altını çizmek üzere hutbeye kılıçla çıkılması üzerine İstiklal Mahkemesi göndermesi yapmış, Diyanet İşleri Başkanımızı zımnen idamla tehdit etmiş, “Atatürk de Atatürk” yazarak memleketteki derin ayrışmayı kendince daha da derinleştirmişti. Beklemez misiniz şimdi Disney Plus’ın Ermeni lobisinden tırsarak Atatürk dizisinden vazgeçmesini bu arkadaşın protesto etmesini?

Asla edemez. Yeni filmi için Disney Plus’la anlaşmamış olsa da edemezdi üstelik. Niye biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Mustafa Kemal’in tam aksine, bu başıbozuk takımı elindeki kılıcı gâvura sokmak yerine kendi… Tövbe estağfurullah.

Neyse, ciddileşeyim. Ciddisi üç meseledir. Birincisi, bu takımın memlekete yaptığı kötülüğün telafisi oldukça zordur. Dolayısıyla Disney’in bu hareketini protesto edememelerini bir bakıma olumlu buldum.

Belki insanların bir kısmı bunların ne mal olduğunu anlar bu vesileyle.

İkincisi, Türkiye’ye giren küresel dijital platformları “yolunacak kaz” gören bu ekibin organize dolandırıcılıklarını, üç kuruş etmeyecek dizilerini ve filmlerini nasıl ve hangi düzeneklerle milyonlarca liraya bu platformlara fatura ettiklerini, her gün bir platformdan niçin “yerli yapımları azalttık, durdurduk” açıklaması geldiğini çok yakında konuşmaya başlarız bence. İsimler ortaya saçıldıkça, bu organize dolandırıcılığın boyutları daha da şaşırtıcı bir hal alır. Özellikle, memleketin en etkili yapım firmalarından birinden çıkan ve bu platformları ele geçirip kafalayan yöneticilerin yediği haltlar ortaya saçıldığında herkesin “vay be” diyeceğinden eminim. O yüzden de susuyorlar, susmak zorundalar, başka çareleri yok. Ancak Disney Plus Türkiye’den çekilme kararı falan alır yahut bu fırsatçılar Disney’den kazanmayı umut ettikleri parayı misliyle bir başka yerden kazanabileceklerine ikna olurlarsa konuşurlar. O yüzden memleketin Atatürkçüleri bir para toplama kampanyası falan yapıp toplanan paraları bunlara ateşleyebilirler.

Görün bakalım nasıl da “en Atatürkçü” olur bunlar.

Üçüncüsü ve en ciddisi de şudur. Gelin, memleketin Atatürkçülerini, kurulduğu 1930’lardan bu yana faşist ve ötekileştirici içerikleriyle “berbat” bir karnesi olan Disney’in yapacağı Atatürk dizisinden medet ummaktan kurtaralım. Mehmet Bozdağ dostumuza bir Atatürk dizisi sipariş edelim. Hiç merak etmeyin, hakkını vererek yapacak ve dizisi en az

100 ülkede gösterilecektir.

Sonun sonu: Yazık bu memlekete. Bu kifayetsiz takımın gündem belirlediği, kanaat oluşturduğu bir yere geldik. Vallahi yazık. Mickey Mouse’u Atatürk’ten büyük gören bu çakma ve çıkmalara insanlar “kendi bahçelerinde oyalanıyor” diye “hastırın lan oradan” demeyecek ya, ona daha da yazık.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!